Bölüm-16

25K 1K 91
                                    

Selamlar...

Yine son dakika bölümü değiştirdim. Uzun bir bölüm yazıp hiç düşünmeden silip tekrar yazmak adet oldu. 😇
Düzenleme yapılmadan yayımladım. Sizi daha fazla bekletmek istemedim.💕

Keyifli okumalar dilerim 🌹

_________________________________________

Sessizlik...
Cümlesini yarıda bırakıp ardında bıraktığı koca sessizlik su misali içime akıp beni içten içe yakıp kavuran yangınımı söndürmeye başlamıştı. Nefesi aramızdaki yakınlık nedeniyle nefesime karışmış ciğerlerimin özlemle kavrulmasına neden oluyordu. Bir adam bir yangından beni kurtarırken, bir yangına nasıl atabiliyordu.

"Sen hala ne?" devam etmesi için yalvarırcasına çıkan sesim arabaların sesleri arasında eziliyordu. Kimse duymuyordu belki ama duyması gereken kişi çoktan duymuştu. Burnu yanağıma değdiği an gözlerim kapandı. Gözlerim bu anın şahidi olursa zihnim her fırsatta beni buradan vurabilirdi. Fakat gözlerim kapalıyken bu anın tek şahidi kalbim oluyordu. Onun ritmi hızlandıkça hızlanan nefeslerim ve onunla dolan içim...

Fakat içimdeki ses buna engel olurcasına acı bir şekilde çığlık attı. Bu çığlık göğüs kafesinden içeriye doğru inen zift gibi bir tat midemi bulandırmaya başlamıştı.

'-Benim karım böyle bir şey yapmaz!' Bir adım geriye doğru giderek onun büyüğünden kurtulmak adına uzaklaştım.

'Doğacak çocuğumun annesi o!' Sesi kulaklarımda yankılanırken bir adım daha geriye gidip onun şaşkın bakışları altında gözlerimi açtım.

'Sen küçücük masum bebeğimizin katilsin!' Yüzüm acıyla kasıldı. Özlemim için burada ona dudaklarımı teslim edecekken Berrak'ın karnındaki masuma ihanet edecektim. Midem daha fazla kasıldı. 'Anne sende beni bırakacaksın, gelmeyeceksin sandım.'

"Sen hala aynı Ulaş'ın. Beni terk eden, doğmamış çocuğumuzdan vazgeçip o şirketi -pardon babanı kurtarmak için o kadına giden adamsın. Şimdi de kalkmış hamile karını bırakmış burada benimle zaman geçiren adamsın. Berrak beni bile bile seni benden almış olacak kadar iğrenç bir kadın olabilir ama ben öyle biri değilim. O yüzden benden uzak dur!" Yükselen sesim araba seslerini bastırmaya meydan okurken bir kez daha arkamı dönüp gitmeye çalıştığım da kolumdan bu sefer daha sert çekildim.

"Ne demek bu?"

"Bırak kolumu!" Kolumu kurtarmaya çalışırken onun kolumu kavrayan eli daha da sıkılaştı.

"Seni bile bile nasıl beni alıyor? Bir şey söylüyorsan devamını getir!" Acıyla yüzüm buruşurken uyguladığı güçün farkında değildi. Berrak ile ilgili ne zaman bir şey söylemiş olsam her defasında aynı güç ile karşılaşmak can yakıyordu.

"Niye yine bana inanmayıp sözlerine kir dök diye mi? Yine benim karım, doğacak çocuğumun annesi böyle bir şey yapmaz demen için mi?" Gözleri koyulaşırken kolumun uyuştuğunu hissettim. Gözlerindeki tutarsızlık içinde derin bir mahkemenin kurulduğunun kanıtıydı.

"Beni nereden tanıyabilir ki o?" Bu soru benim cevaplamam gereken bir soru değildi zira bu soruyu bana değil kendine soruyordu.

"Beni tanısa bile neden beni senden almak istemiş olsun ki? O bana gelmedi, şirket ortaklığı için ben onun babasına gittim. O evlilik şartı koydu bana!" İlk defa bunu sorguluyor gibiydi. Ona geçmişimize air öyle bir kapıyı aralamıştım ki benden sonra düşünmeden, sorgulamadan o kapının ardında sakladığı her şey şimdi tek tek yüzüne çarpıyordu.

VazgeçişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin