Vakit epeyce geç olmuş, alkol duvarları hafiften aşılmış, şirketin manasız kimlikleri kadınlara sarkacak hale gelmişti. Salonda keskin bir alkol kokusu vardı. Müzik iyiden iyiye disko ile tekno arasında gidip geliyordu. Masadaki sarışın şarabı biraz fazla kaçırmış ve niyetini açıkça fısıldamıştı Arda'nın kulağına. İlgilenmedi bile. Hatta aklından bile geçirmedi. Telaşla etrafa baktı. Tanıdık yüz aradı. Bulamadı. Sigaraya gitme bahanesi ile kadını masada bırakarak, elleri ceplerinde, ruhu mülteci, adımlarını sıklaştırarak dışarı çıktı.
Hani bahar gelecek, hani cemre düşecekti? Keskin bir soğuk vardı dışarda. Junior eleman ve şirketin gençlerinden bir iki çocuk koyu bir sohbet eşliğinde içiyorlardı. Finansçılardan indirilen viski neredeyse bitecekken son kadehi kendine almak için uzandı Arda. "ooo abi hoş geldin. Nerdesin yahu? Bakındık ama göremedik çıkarken" dedi yakışıklı junior eleman. Ne ele avuca sığmaz gençlerdi bunlar. Ama iyi çocuklardı özünde. Severdi Arda onları. Onlar da saygıyla karışık bir sevgi beslerlerdi Arda'ya.
O kadar çok kişi vardı ki dışarda. Sanki salondaki herkes nefes almak ya da geceye dışarda devam etmek için oraya gelmişti. Gözleri istemsizce onu aradı. Oradaydı işte. Sol elini bedenine sarmış, rüzgârın oyunlar oynadığı şifon elbisesinin içinde titrer gibi duvara dayanmıştı. Yine hararetli biçimde bir şeyler anlatıyordu karşısındakine. Muhtemeldir ki sağ elinde, ortasına kadar geldiği sigarası yanıyordu. Sigarayı bile erkek gibi içerdi. Hele sohbet koyu ve elinde de bardak varsa; sağ elinin yüzük ve küçük parmağı arasına sıkıştırıverirdi sigarasını. Kalan parmakları ile de bardağı tutardı. Ne şanslı bardaklar geçmişti ellerinden kim bilir? Hastalıklı biçimde cam içki bardaklarını, porselen kahve kupalarını kıskandığını fark etti. Bozuldu. Kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi kızdı kendine.
Tüm haklarını içinde bir yere sıkıca sakladı ve toparlandı hızlıca. Lâl'in hararetle bir şeyler anlattığı gruba doğru yürüdü. Durdu. Ceketini çıkardı "Üşüyeceksin patron" diyerek ceketini kadının omuzlarına hafifçe bıraktı. Lâl, ceketi elleri ile omuzuna yerleştirdi ve teşekkür eder gibi baktı Arda'nın yüzüne. Kimselerin yine duyamadığı binlerce kelime aktı aralarında.
Superman mı yoksa Batman'mi diye tartışılıyordu. Belli ki alkol bir hayli keyif vermişti grubun üyelerine. Mevzu derindi yani. Ertesi gün sıkıcı sunumların yapılacağı koca bir gün sürecek toplantıdan önce geyik muhabbetinin dibini bulacaktı anlaşılan şirket çalışanları. Tuhaf bir kahkaha ile kesiliverdi grubun tartışması. Masadaki sarışın elini Arda'nın omuzuna atarak "ayyy sıkıldım bu ergen muhabbetinden hadi gidelim biz" deyivermişti. Arda üzerine alınmamaya çalıştı ama grubun geri kalanları cümlenin hedefinde Arda'nın olduğunu anlamışlardı. Müsaade isteyerek gruptan kadın ile birlikte ayrıldı ve kendilerine doğru koşarak gelmekte olan, sarışının ekip arkadaşına doğru hızlıca yürümeye çalıştı. Sarışını arkadaşına teslim eder etmez gruba geri dönmek üzere arkasını döndü. Ama Lâl gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL BİR HAYAL... (Tamamlandı)
General FictionBİR BEYAZ YAKALI HİKAYESİ... Arda'nın tutku dolu dünyasına girmek üzeresiniz. Gerçi o dünyada tek bir kişi var ama siz yine de girin bakalım neler olacak? Siz Arda hakkında ne düşüneceksiniz, ne hissedeceksiniz? Bir adamın kendi ve bir kadına ola...