Bölüm 27

317 39 39
                                    


Yağmur gibiydi yüreği. Bir çoşup bir duruluyordu. Kıskanmış mıydı yoksa kızmış mıydı? Ama kıskanmak için sahip olmak gerekmez miydi? Neden geçiştirmişti ki soruyu Lâl? Neyi saklamak istemişti? Gerçekten önemsiz miydi dediği gibi? Ama öyle olsa sinirlenirdi. Tanıdığı Lâl tepkisiz kalmazdı böyle bir sahneye. Bilemedi. Bilmek istemedi...

Anahtarı kapıya soktuğunda saat 01:00 idi. Ev serindi. Kedi bacaklarına süründü usulca. Kucağına aldı kediyi, mutfağa geçti.Hala bir ismi yoktu kedinin. Yemeğine yumulan kediyi orda bırakıp salona geçti.Daha erkendi, zaten uyku onu terkedeli gunler olmuştu yine. Müziği açtı, viskisi alıp koltuğa kuruldu; Notre Dame de Paris - Le Temps Des Cathédrales çalıyordu.

Bu eserin 1998 sahnelendiği hali en iyisiydi galiba. Ya da ona öyle geliyordu. Defalarca kadınla birlikte dinlemişlerdi ofiste sabahladıkları gecelerde. Her şey kadına aitti hayatındaki ama o kadın yoktu içinde. Tuhaf ve hastalıklı da olsa seviyordu bu durumu. Aslında kadını seviyordu galiba kendine itiraf edemese de. Sahi seviyor muydu Lâl'i? Cevap vermek istemedi. Pencerenin yanındaki koltuğa bıraktı bedenini.

LÂL BİR HAYAL...  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin