Bölüm 40

250 31 20
                                    

"Kızım pijama partisi mi bu? Yapma Allah aşkına. Liseli miyiz biz? İcat çıkarma" dediyse de dinletemedi. Belki kadına sormak isteyip de soramadığı soruların cevaplarını alabileceğini düşünerek kabul etti. Fakat işin bir de öbür tarafı vardı. Ya Lâl onu sıkıştırırsa ne olacaktı?

"Bir şartla ama. Detay sormak yok. Verilen cevaplar kurcalanmayacak." dedi ve çapkınca gülümsedi.

Kadın şişeyi çevirdi. Ucu Arda'yı gösteriyordu.

-"Hadi at ilk kurşunu bakalım" dedi Arda ve devam etti "doğruluk"

-"peki o halde. Sıkı dur bakalım. Geliyor. "En son neden ağladın?"

Sensizlikten! Demek istedi dudakları ama tuttu kendini adam.

-"Geçen hafta. Ayağım taşa takıldı ve canım yandı çok ağladım"

-"yaaa mızıkçılığa başlama hemen. Ciddi cevap ver lütfen."

-" tamam tamam. Özlemden ağladım diyelim o zaman"

-"Kime ya da ne ye özlem peki?"

-"Hakkın geçti güzelim. Tek soru ve kurcalamak yok unuttun mu? Sıra bende." Şişeyi hızlıca çevirdi fakat ucu yine Arda'yı gösteriyordu. Kadın muzip bir kahkaha attı ve devam etti.

-"en son özlem ile ağladığında ne ya da kim için ağladın?"

Hızlı düşünmeli, doğru cevap vermeli ama çaktırmamalıydı.

-"Çok sevdiğim biri için ağladım. Çok özlemiştim kokusunu. Burnumun direği sızladı derler ya işte öyle olmuştu. Kokusuna hasret özlemle ağladım" dedi. Adamın gözlerindeki özlemi gerçekliğini farkeden ve biraz zorlasa gözlerinden tekrar yaş geleceğini anlayan  kadın muzipliğini bir yana bırakarak üstelemedi bu kez. Arda hızlıca toparlandı ve "yaa bu şişenin ucu bana taktı. Bence çevirmeyelim şişeyi bir sen sor bir ben" dedi. Sessiz kaldılar bir süre kadın 'doğruluk' diyince adam ilk soruyu sordu:

-" En son ne zaman bana yalan söyledin?"

Kadın durdu. Yerden kalktı. Sehpanın üzerindeki kadehe uzandı ve kanepeye geçti. Derin bir nefes çekti ve uzun bir yudum aldı şaraptan. Damağında lezzetine vardıktan sonra şarabın cevapladı:

-"Sana şimdiye kadar hiç yalan söylemedim. Söylemem de."

O halde diye geçirdi adam aklından şimdi sorsaydı ya 'beni sever misin o isimsiz adamları sevdiğin gibi? Harelerin tutuşur mu bana bakınaca acaba bir gün?' alacağı cevaptan bir çocuğun karanlıktan korktuğu gibi korktu. Derin sessizliği yine kadın bozdu.

-"Peki sıra bende o vakit. Hazır mısın? Geliyor. Yani seni çok uzun zamandır tanıyorum ama konuşmadığımız, benimle paylaşmadığın bir şey soracağım. Eğer seni rahatsız edecekse cevap vermeyebilirsin". Hayatının belki de en büyük yalanını söyleyerek; -"sana veremeyecek cevabım yok" dedi ve devam etti " zaten iş 'cesaretten' çıktı paso 'doğruluk' oynuyoruz ergenler gibi"

-"Tamam sen bu akşam havanda değilsin anlaşıldı. Son 2 soru. Bir ben bir sen sonra da son kadehleri içeriz."

-"Peki yolla gelsin o zaman." dedi Arda.

-"hiç aşık oldun mu?

-"Evet. Yani bilmiyorum bu aşk mı? Ya da tutku mu? Ama o kadar yoğun bir şey yaşadım." Dedi adam ama 'hatta yaşıyorum' diyemedi.

Kadın adamın gözlerindeki buğuyu ve sesindeki hasreti, bedenindeki susamışlığı anlamış gibi üstelemedi.

Ortalık garip bir sessizlik ve gerginlik ile sarsılıyordu. Müzik değişti o sırada 'Gripin- Gül Güzeli' çınladı kulaklarında. 

Adam tutamadı gözlerinde düşmek için can atan iki damla yaşı, hızlıca kalktı kanepeden ve mutfağa doğru ilerledi.

Biraz toparlamaya çalıştı kendini mutfakta. Saçmalamaya başlamıştı. Kahrolası şarap yumuşatmıştı beynini galiba. Üstü başı 'aşk' kokuyordu. Elini tutamıyordu kadının ve dilini de tutamıyordu artık. Bir an evvel kendine gelmesi gerekiyordu yoksa tatsız bitebilirdi gece. Belki de bitmezdi kim bilir?

Arda salona geri döndüğünde kadın orta parmağına bulaştırdığı bir damla şarabı kulaklarının arkasına sürüyordu. Kadının boynuna yüzünü gömmek için dipsiz bir istek yükseldi içinden. Derin bir nefes alıp koltuğa geçti yine. Tam yanına kadının.

Kadın aniden yüzünü adama yaklaştırdı. Yanaklarından az önce düşmüş iki damlayı anlamış gibi yüzünü avuçlarının arsına aldı ve gözlerinin içine bakarak ; "Özür dilerim. Seni üzmeyi hiç istememiştim" dedi.

Nefes almayı unutacağı kadar yaklaşmıştı şarap tadındaki dudakları kadının, kalbinin sesi duyulacak diye ödü koptu adam. Hiç kavuşamadığı bu kadını sonsuza kadar kaybetme korkusu her şeyin önüne geçti ve "Saçmalama. Üzülmedim. Sadece Öyle bir andı işte. Geldi geçti" deyiverdi. Kadın tüm masumiyeti ile başını göğsüne yasladı ve gözlerini kapattı usulca. Adam saçlarından yayılan kokuyu içine çekerek kolunu küçük ve narin bedene doladı. Çırıl çıplak duvarlarda suretleri vardı mum ışığından yansıyan. Uykunun büyülü kollarına bıraktılar kendilerini. 

LÂL BİR HAYAL...  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin