Bölüm 16

464 55 102
                                    

Güneşin ısıtıyormuş taklidi yaptığı aydınlık bir gündü. Saat kaçtı kestiremedi. Acıkmıştı. Ürkütmeden seslendi;" patron, uyan da balığa çıkalım."

Her ne kadar kahvaltı etmeyi sevmese de ikna edebilmişti kadını. Bi Cola-Cola Light sözü bile vermişti. Çok severdi günün erken saatlerinde cola içmeyi Lâl. Hatta sabahın sekizinde bile içtiğine şahit olmuştu Arda. Nedensizce her alışkanlığını bildiğini fark etti kadının. Tek bilmediği, bilemediği; içinden, aklından, yüreğinden geçenlerdi kadının. Bir türlü aralayamamıştı o kocaman yüreğindeki heybetli kapıyı. Ya da yeterince çabalamamıştı açmak için...

Mekân sakindi bir hafta sonu sabahı için. Açlığı midesinde miydi yoksa kalbinde mi kestiremedi ama tüm dükkânı yiyecek kadar açtı. Sakin bir müzik vardı içerde. Tılsımını yakalayabilmek için sabahın, arka bahçenin en yeşil köşesini kestirdi gözüne. Sakince yerleştiler masaya. Her şey planlanmış bir senaryonun kareleri gibi akıyordu hızla. Garson sanki onları tanıyormuşçasına ihtimam göstermişti servise. Aklını okur gibi Lâl'in en sevdiklerinden bolca peynir çeşidi de getirmişti masaya. Bir kedi geldi kuruldu kucağına kadının. İtiraz etmeden kabul eyledi kediyi. "Uğur getirir tekir kedi. Acaba damağı da mühürlü mü?" dedi. Kedinin gördüğü şefkati kıskandı kısa bi an. Sonra keyiflendi o da kedi gibi. Kadın mutluydu ya şu an. Yeterdi.

Kalabalıklaşmaya başlayan mekândan çıkarlarken rastlaştılar kumral kadına. Sanki dün gece ayrılmışlar gibi samimi bir havada sarılı verdi kadın boynuna ve bi öpücük kondurdu yanağına. Haydaa! Neydi şimdi bu? 4 aydır görmemişti kadını. Hesapsızca seviştiği bu ten niye çıkmıştı ki şimdi karşısına? Lâl almış mıydı acaba aralarında geçen gecenin ter kokusunu? Yok canım yine saçmalamaya başlamıştı. 


hanımlar beyler biraz yorum yazın yahu. meraktayım

LÂL BİR HAYAL...  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin