Tam 10 yıl önce görmüştü onu Arda. Filmlerdeki sisli güneş ışığı süzüyordu pencereden o'nu ilk gördüğünde. Ya da şimdi ona öyle gelmişti o ilahi an. Hiç aklından çıkmayan bir kareydi Lâl'in buğulu gözleri.
Mavi, hâkim yaka gömleğini, bej duble paça bir pantolon ile birleştirmiş, George Hogg marka erkek ayakkabıları ile tamamlamıştı kıyafetini kadın. Sertti. Ya da öyle durmaya çalışıyordu. Ama Arda, içinin bir yaprak gibi titrediğini hissetmişti kadının. Hani şu "zaman durdu" dedikleri anlardan biri gibiydi işte. Bi an etraftaki her şey ve herkes kaybolmuş o ilahi ışık sadece Lâl'in üzerine düşmüş, gözlerindeki kelebekleri görmüştü bu kadının.
"Arda toplantıya geliyor musun?" diyen ses ile kendine geldi. Nerede olduğunu hatırladı ve dönüp "evet!" dedi klasik kısa cümlelerinden biri ile. Toplantı odasına doğru yürürken anımsadı. Yeni müdür gelecekti bugün. Kurumsal hayatın altı ayda bir yaşanan değişikliklerinden biriydi işte bu da. Sürekli müdürler gelir, direktörler gider, uzmanlar delirirdi her değişiklikte. İstemesen de bir koltuk kavgasının içine giriverirdin İstanbul'un şirketlerinde. O koltuk varlık sebebin haline gelirdi. Toplumun en önemli etiketi gibiydi bir kurumsal firmada çalışıyor olmak. Sahi ne ara karışmıştı bu keşmekeşin içine Arda? Düzenli çalışma saatleri, sabit ve iyi bir gelir tuzağına düşmüştü o da. Ne olacaktı ki, ajanstaki işlerin yarısı bile olmazdı kurumlarda ama insan yönetmek daha zordu; nerden bilecekti ki. Karıncalar gibi zihnine üşüşen bu garip düşüncelerden sıyrıldı birden. Keskin bir bıçak böldü düşüncelerini;
-"Merhaba, ben Lâl. Sizinle birlikte çalışacağız bundan böyle."
Olamaz! Bu titrek yürekli, buğulu gözlü kadınla mı çalışacaklardı şimdi? Yoksa, yoksa şu bir aydır hakkında çalışma arkadaşları ile dedikodu yaptıkları yeni müdür bu kadın mıydı? Heyecan geldi çöreklendi midesine. Terlemeye başladı. Kulakları uğuldadı. Daldı, gitti. Ne demişti kadın; "Ben Lâl."
"Lâl". Divan yazınında kırmızı şarap ya da sevgilinin dudağı... Kadın açıklamıştı yine adının anlamını da. Derken; ateşten yanmış elini sobadan çeken bir çocuk gibi acıyla kendine geldi. Canı yanmıştı. İyi ki de yanmıştı da gerçeklere dönmüştü. Toplantı odasındaydı yine işte. Kendine gelmişti gelmesine de niye ve nasıl dağıldığını bir türlü anlayamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂL BİR HAYAL... (Tamamlandı)
Fiction généraleBİR BEYAZ YAKALI HİKAYESİ... Arda'nın tutku dolu dünyasına girmek üzeresiniz. Gerçi o dünyada tek bir kişi var ama siz yine de girin bakalım neler olacak? Siz Arda hakkında ne düşüneceksiniz, ne hissedeceksiniz? Bir adamın kendi ve bir kadına ola...