Bölüm 26

341 43 44
                                    

Doğma büyüme İstanbullu olan biri olarak Galata Kulesi'nin önünden birçok kez geçmiş ancak bir kere bile çıkmamıştı. Bu açıkçası bir Parisli'nin hayatında hiç Eyfel Kulesi'ne çıkmaması gibi bir durumdu. Bu ayıba geç de olsa dur demesi gerekiyordu. Efsaneye göre Kız Kulesi Boğaz'da yalnız başına sıkılırken karşısında tüm heybeti ile Galata Kulesi inşaatı başlamış. Derken ikisinin arasında bir aşk başlamış. Bir başka efsaneye göre ise buraya ilk kez çıkardığınız sevdiğinizle evlenirmişsiniz. Fakat çiftlerden biri daha önce Galata Kulesi'ne çıktıysa bu tılsımın bozulacağına inanılırmış. Lâl Kuleye çıkmış mıydı acaba daha önce?

Ortak bir projede yolları kesişmişti işte. Bir süre birlikte çalışacaklardı yine. Onca yıldan sonra tekrar yan yana geçecekti günler bir süre. 3-5 nöbetleri yine başlayacaktı anlaşılan.

Ceneviz Kafe'ye oturdu, bilgisayarını açtı ve bi çay söyleyip beklemeye başladı. İkinci büyük bardak çayından tam bir yudum almıştı ki onu gördü. Yanında esmer yapılı bir adam vardı. Kimdi ki acaba? Daha önce görmemişti. Tartışıyor gibiydiler. Gördüklerine bir anlam vermeye çalışırken, adam sertçe kadını kendine çekerek hırsla öpmeye başladı. Gözlerini acı ve öfkeyle karışık kapattı. Yer ayaklarının altında sallandı. Neydi şimdi bu? Sonra tekrar baktı bıçak gibi kareye kadın cevap veriyor mu bu öpüşe diye. Anlayamadı. Anlamlandıramadı. Beyni karıncalandı.

"Selam. İyi misin?" dedi kadın. Sendeledi ayağa kalkarken. Kadına doğru hamle yaparak sarıldı ve saçlarına bir öpcük konudurdu. "Hoş geldin. İyiyim. Yani biraz tansiyonum oynadı. Sabah kahvesindendir." dedi. Lâl heyecanla bir şeyler anlatmaya başlamıştı ama Arda yoktu.

Kimdi bu lanet olasıca yakışıklı adam? Yeni sevgilisiydi heralde? Peki her şeyini paylaşan Lâl neden bahsetmemişti bu adamdan? Yok yok sevgilisi değildir. Peki o zaman nenden öptü bakmaya bile kıyamadığı o dudakları? Offf ki ne offf!. Ne halt edecekti şimdi? Sorsa mıydı acaba? Ya terslerse?

Rüzgârı tam arkasına almıştı otururken. Buram buram kokusu geliyordu burnuna. Derin bir nefes çekti ve ölümüne daldı girdaba.

-"Kimdi o?"

-"Kim kimdi?"

-"O adam kimdi? Seni öpen?

-"Kimse diil."

-"Kimse diilse neden öptü seni? N'oluyor? Anlatmadın hiç."

-"Anlatacak bir şey yok. Hadi şu işlere bakalım şimdi"

LÂL BİR HAYAL...  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin