Bölüm 46

226 22 9
                                    

Evettt gelsin bakalım yorumlar ve vote'ler....

Saat akşam yediydi. Arda önce masasını sonra kafasını toparlamaya çalışarak çıktı odasından ve Lâl'i görmek üzere yan odanın kapısını tıklatıp odaya girdi. Kadın kafasını bilgisayardan kaldırdı ve güneş gibi gülümsedi. Öylece kalmak istedi Arda. Dünyanın en güzel resmine bakmak ve bakarken zaman akmasın diye hareket etmek bile istemedi. Kadın bozdu yine büyüyü. "Şimdi toparlanıyorum hadi çıkalım" dedi.

Garaja kadar konuşmadılar. Arabaya doğru yürürken Lâl "açım ben. Sen?" diye sordu. Aç değildi ama 'evet' diye yanıtladı kadını. "Bak ne diyeceğim şu meşhur aşçılığını görelim o zaman, hem ben biraz dinlenmiş olurum hem de bu halde fazlaca insan içinde dolaşmayayım. Bana gidelim mi?" diye sürdürdü lafını.

-"Tamam. Mekanı sen seçtin silahları ben alırım o zaman" diyerek sağ koltuğa kuruldu kadın.

Aynı anda radyoya gitti elleri. Adamın eli kadının elinin tam üzerindeydi. Telaşla elini çekti ve "dur telefonu bağlamadım daha araca" dedi. Kadın geri çekildi, kemerini bağladı ve bekledi.

Manasız bir sessizlik içinde yola çıktılar. Alışveriş edecekleri mekâna gelene kadr hiç konuşmadılar. Zehir gibi olan sessiziliği yırtarak konuştu kadın. "Alışverişi ben yapacağım sen içecekleri hallet "dedi.

Gerekli malzemeleri alarak tekrar yola koyuldular. Saat itibariyle az da olsa seğrelmişti trafik. Bu kez sessizlik yerine – TheBeatles-Michelle çalıyordu arabada. Kolları paketlerle doluydu. Kapıyı açmak için kadından yardım istedi. Cebindeki anahtarı alarak kapıyı açtı Lâl ve açar açmaz meşhur sahne yaşandı. İsmini verdiği kedi bacaklarına sürünerek içeri girmelerini engelledi. Güçlükle ilerleyerek içeri girebildi. Elindeki paketleri bırakmak üzere mutfağa geçti. Lâl kedi ile konuşarak üzerini çıkarttı ve salona geçti. Arda elinde 2 kadeh ile geldi salona ve"biraz dinlenelim sonra mutfak senin şefim" dedi. Gülümsedi kadın. Ne güzel gülüyordu isteyince. Kadın uzun zamandır gelmediği bu evde bir değişiklik var mı diye etrafa bakarken ilk yudumunu aldı kadehten. "Hala yatmadan şiir okuyor musun?" diye sordu. "Evet" diye yanıtladı adam. " hala şiirlerden fal bakmadan yatmıyorum. Misal bir tane açıp okuyalım bakalım gecenin şansına ne gelecek?" Kadın sehpanın üzerinden duran kitaba uzandı ve rastgele bir sayfa açarak yüksek sesle okudu:

Karanlık ne kadar ağır
Ben taşırım diyorsun
Issız dağ ateşlerini
İnatla seviyorsun
Kartallar sarmaşığa
Çam suya karışırken
Tütün bulutlanıyor
Aklıma geliyorsun

Sonra sustu. Gözleri kadehin içindeki renge takılı kalakaldı. İkisinin de bildiği ama bilmemezliğe geldikleri bir sır gibi büyüdü sessizilik aralarında. Kedinin miyavlaması ile döndüler dünyaya ve mutfağa geçtiler.

LÂL BİR HAYAL...  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin