Alis...
11.05.2009 ~Cuma günü,tören çıkışı~"Ayla gel gitmeden azcık voleybol oynayalım!"
"Tamam!"dedi ve karşıma geçti.
Lal oynamıyordu,sadece bir köşede dikilmiş bizi izliyordu.Arkamızda da,kapının önünde duran hocalar vardı.
Ayla'nın elinde streç filmi vardı. Ama streç film bittiği için,elinde sadece sopamsı şey vardı.
"Elindeki şeyi bırakır mısın?"
"Kanka atsana bir kere böyle vurmak istiyorum..."dedi.
Topu attığımda,evet topa vurmuştu ama top hocalara doğru gitmişti.
Topu gidip elime aldım. Bir süre oynadıktan,sonra okulun çıkış kapısına gidiyorduk.
Tam arkamı dönüp gidicekken Zehra Hoca(Türkçe Hocası) kolumdan tuttu.
"Alis?"
Gülerek hocaya baktım."Efendim hocam?"
Ama hoca hiç bir yüz ifadesi takınmamıştı,duygusuz bir biçim de bana bakıyordu.
Hoca sarılı olan sağ bileğime bakınca,bende direk oraya bakmıştım."Senin sağ bileğin sakat değil miydi?
O yüzden derste de yazı yazmadın...""Evet hocam öyleydi hala öyle.Dersinize girmeden önce Ayla üstüme düştüğü için daha çok ağrı yapıyordu. Şimdi ağrısı hafifledi ama oynarken ağrı yapıyor..."
"E o zaman voleybol oynuyorsun da kalem tutamıyor musun?"
Sadece bakıyordum. Ne diye bilirdim ki?
"Hocam kalemi tutmak için parmaklarımla güç uygulayıp,sıkmam lazım."
Hoca gülerek sırtımı sıvazladı.
O sırada başka bir hoca bu konu hakkında konuşup,gülüyordu.
"Hocam neden hep benim başıma geliyor ya!"
İngilizce hocası olan,ama bizim dersimize girmeyen hoca da,gülümseyip sırtımı sıvazladı.
Aga be! Bu günler de mi görecektim?! Saygılar canım hocalarım...
Günümüz 30.07.2018
Amerikan tipi mutfak'ın tezgahına dayanmış, sağ bileğimi tutup gülümsüyordum. Nedense her bu olay aklıma gelince,bu hareketi sergiliyordum.O sırada yanıma Janset geldi.
Kahve makinasına,kahve atarken güldü. "Sağ bilek olayı mı?"
'Herkeste gülmeye başladı he!'
'İç ses SANANE?! Bırak insanları kendi haline'
Yemekten sonra,Selim hepimizi evlerine bırakmıştı. Fakat beni uyku tutmamıştı,aslına bakılırsa Janset'i de öyle.Odalar üst katta olduğu için,kimseyi rahatsız etmeyeyim diye,üstümü değiştirip hemen aşağıya inmiştim.
Yaslandığım tezgahtan doğruldum ve çikolataları koyduğumuz dolaptan,3-4 tane çikolata aldım.
Elindeki kupaların birini bana uzattı. "İster misin?"
"Olur..."
"Bahçeye çıkalım."
Bardağı alıp,cebimdeki çikolatalarla birlikte, battaniye almak için salona gittim. Salon'a girdiğim an Akın'ın kanepede uyumasını beklemiyordum.
Anlaşılan,burada kaldığına göre Lal'le barışmışlardı.Onların barışması yüzünden,yüzümde oluşan gülümseme Akın'ın kollarını birleştirmesiyle,hemen telaşlı bir yüz ifadesini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENÇLİK ATEŞİ
Teen FictionÇok şey yaşadık ve bir çok şey atlattık. Hayatın veya kaderimizin karşımıza çıkardığı,bir sürü şeyle başa çıktık ya da başa çıkmaya çalıştık. Birbirlerimiz için dost olarak veya birkaçımız için aşık olarak,her zaman birlikte kaldık. En önemlisi,umut...