Alis...
"Heh Akın şimdi sıçtın!"dedim kısık bir sesle kendi kendimce.
İsmini hala daha öğrenemediğimiz kız,sanki komik birşey varmış gibisinden gülerek,Akın ve Lal'in önünde dikiliyordu.
Lal yumruklarını sıkarken Akın'a doğru döndü. so"Akın bu kim?!"
Akın cevap vermedi,şok olmuş bir biçimde karşısında ki kıza bakıyordu.Sol tarafımda kalan Savaş dayanamayıp kızın yanına gitti.
"Sorry,slut wearing red dress.What is your name?"
(Pardon,kırmızı elbise giyen sürtük.İsmin ne?)Kız hiç birşey olmamış gibi Savaş'a döndü. Lan aq malı hala gülüyor! Valla yolarım ben bunu!
Sarı saçlarıyla oynarken,gülerek Savaş'a baktı. "Anastasia..."
Olayları kavrayamamış bir şekilde Akın'a dönerken göz göze geldik. Olumsuz anlamda başını salladı,ben de onun bu hareketine karşılık kaşlarımı çattım.
"Akın sana diyorum! Bana şu an neler olduğunu açıklayacak mısın?"
"Bak sakin ol,şu an anlatıcaklarımı yaparken,iyi değildim kendimde değildim..."
Ahaaa! Valla öldün Akın...
'Bu da salak mıdır nedir! Hem yapıyor,hem de kendimde değildim diyor...'
'Sen sus iç ses!'
"I think you've quickly forgotten what we've been through..."
(Yaşadıklarımızı çabuk unutmuşsun...)Kızın bunu demesiyle anında bakışlarımı Lal'e çevirdim.Elleri titriyor ve kırgın bir şekilde Akın'a bakıyordu.
"Sana inanamıyorum..."
O sırada anında bulunduğumuz ortamdan çıktı,Akın tam peşinden gidiyordu ki onu durdurup,Toprak ve Melisa'ya gitmeleri için işaret ettim.
Tuttuğum kolunu benden kurtarmaya çalışıyordu. "Alis bıraksana gideyim!"
"Akın...Olmaz..."dedim burukça çıkan sesimle.
Bana yalvarıyormuş gibi bakıyordu.Bardaki insanlar bağrışmalardan dolayı bize bakıyorlardı.İlkay ve Emre insanların dikkatini dağıtmaya çalışırken,birden Akın önümde dizlerinin üzerine çöktü.
Aynı zamanda açılan gözlerimle şok olmuş bir biçimde onu izliyordum.Gözleri arkamda ki bir yere takılmış duruyordu öylece.Akın gibi bende dizlerimin üzerine çöküp ona sarıldım.
"Ona yalan söylememeliydin..."dediğim an ağlamaya başladı.
Savaş hemen yanımıza gelip,Akın'ı yerden kaldırıp dışarıya çıkarmama yardımcı oldu,o sırada Ayla ve Janset'te eşyaları topluyordu.Toprak'ta hesabı ödüyordu.
Kapının önüne geldiğimizde Akın hala boşluğa bakıyordu.Alev içerden tökezliye,tökezliye gelince içimden "kim bilir ne diyecek de herşeyi boka çevirecek" diye geçirmeden edemedim açıkcası.
"Oğlum yia..."dedi ağzını yaya yaya konuşurken.
"Böyle mallıklar neden sürekli belirli kişilerin başına geliyor..."dedi kaldırımda oturan Akın'ın yanına oturup.Bende kollarımı göğsümde birleştirmiş,tam karşılarında elektrik direği gibi dikiliyordum.
"Hayat,o kadar kişi arasından,dönüp dolaşıp eğelencesini yine bizde buluyor sanırım."dedi Akın hafif bir gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENÇLİK ATEŞİ
Teen FictionÇok şey yaşadık ve bir çok şey atlattık. Hayatın veya kaderimizin karşımıza çıkardığı,bir sürü şeyle başa çıktık ya da başa çıkmaya çalıştık. Birbirlerimiz için dost olarak veya birkaçımız için aşık olarak,her zaman birlikte kaldık. En önemlisi,umut...