BÖLÜM 30

2.3K 126 46
                                    

Bu bölüm 88sumeyra adlı okuyucuya ithaf edilmiştir.😊

Mehmet

Kendimi ölüme hazırlıyordum, sadece küçük bir kesik. Arkadaşımı kurtarmak için tek gereken buydu. Bu hayata gözlerimi kapayacak olduğum düşüncesi ödümü koparıyordu. Tıpkı her zaman olduğu gibi, yine korkum kararımı etkiliyordu, bu güne kadar hiç değişmedi. Hayatıma şekil veren hiç bir zaman ideallerim olmadı, korkunun gölgesinde yaşadım.

Şimdi yine korkunun kollarındaydım acak bu sefer gayem arkadaşımın hayatıydı. Bir kez olsun korkumu bastırabilmeliydim. Derin bir nefes alıp zihnimi boşalttım ve bıçağı tuttuğum elimi sıkılaştırdım. Kapattığım gözlerimi açıp son kez can çekişen arkadaşıma baktım. Ten rengi kararıyordu, cildinde ki ve gözlerinde ki damarlar belirginleşnişti.

Yaşlı kırmızı gözler ile beni izlerken, yapmamamı istediği çok açıktı. Böyle bir cehennem azabında dâhi benden vaz geçmek istemiyordu. Şu an için yapabileceğim tek şey en azından bir süre daha yaşamını uzatmak. Belki işe yaramazlığımın telafisi bu olurdu. Evet yapmam gereken kesinlikle buydu. Birimizin yaşaması gerekiyorsa bu kişin kim olması gerektiği gayet açıktı.

Bıçağı yavaşça bileğime bastırdım, çeliğin derimi delip geçtiğini hissedebiliyordum. Atar damarım kesildiğinde kan büyük bir basınçla dışarı akmaya başladı. Bileğimi harlı yanan ateşe uzattım, şimdiden bilincimi kaybetmeye başlamıştım. Başım dönüyordu, bileğime vuran ateşin sıcaklığı ölümün soğuğunun ensemde olduğunu unutturmuyordu. İyi yanından bakacak olursak ateş kanımla yıkadığım odunları terk ediyordu.

Ahmet

Bahsi geçen kulubeye neredeyse varmıştık, anlaşılan içeride birileri vardı, yanan ateşin yarattığı gölge oyunları bu mesafeden görülebiliyordu. " Acele edin galiba birileri var!" Samet ve Onur gittikçe yalpalamaya başlıyorlardı ancak şimdi onları kontrol etmek için duraksayamazdım. Eğer içeride ki kişi Selin ise arkadaşlarımın başı ciddi bir belada olabilirdi.

Adımlarımı gittikçe hızlandırırken kulubenin iyice yakınına gelmiştim. İçeriden çığlık sesleri duyuluyordu. " Acele edin!" " Sen önden git hemen arkandayız!" Onu ikiletmeye niyetim yoktu içeriden gelen çığlıklar tanıdıktı. Artık kulubeye doğru koşmaya başlamıştım. Evet şüphe yok bu Tahsin'in sesiydi. Hız kesmeden derme çatma ahşap kulubenin kapısına var gücümle bir omuz darbesi indirdim. Kapı dayanıksıksız olduğu için tek darbe de kırabilmiştim.

İçeriye girer girmez yerde yatan Tahsini ve karşımda kalan şöminenin önünde ateşe elini uzatmış beli bükük Mehmet'i gördüm. Kırılan kapının gürültüsü dikkatlerini üzerime çekmişti. İşte tam karşımdaydı, o kızıl cadıyı acı çeken arkadaşlarımın yanında gördüğümde içimde daha önce hiç hissetmediğim duygular canlandı.

Yerde kıvranan Tahsinin acı haykırışları kafamın içinde yankılanırken, karşı koyması güç bir öldürme isteği ruhumu kasıp kavuruyordu. "Demek geldin! Açıkçası seni daha geç bekliyordum ama olsun, biz de daha yeni başlıyorduk zaten!"

" Mehmet!" Tahsin güçsüz sesi ile fısıldadığında onu zar zor duyabilmiştim ancak sesinde ki endişe çok netti. Gözlerimi güçlükle Selinden ayırıp Mehmet'e çevirdiğimde bileğinin kesilmiş olduğunu gördüm, bileğinden akan kan çoşkun bir pınar gibiydi. " Ne yaptın sen!" " Hmm, aslında çok bir şey yapmadım, bu arkadaş yerde ki sarışını kurtarmak için kendi seçimini yaptı. Ne yani sen beni bir tür cani falan mı sandın!"

Bütün hiddetimle onun üstüne yürümeye başladığımda suratında ki eğlenen ifadenin yerini ciddi bir ifade almıştı, kan bürümüş gözlerini bana dikti. Hızlı bir hamle ile ateşin üstünden ak kor haline gelmiş demiri alıp Mehmetin başını saçlarından çekerek geriye yatırdı. Ateşin ışığı ile parlayan demirin kırmızı rengi arkadaşımın boğazına yansıyordu.

" Tek bir adım ve arkadaşın soluk borusuna elveda der!" Gözlerinde ki öldürme isteği benimkinin aynısıydı, blöf yapmıyordu. " Ona zarar verecek olursan sana çektireceğim acıya hayal gücün yetmez!" " Seni elime geçirdiğimde hayal dünyamın genişliğine şaşıracaksın tatlım!"

Onur

En nihayetinde o kulubeye varmıştık, bacaklarım o kadar güçsüzleşti ki yere yığılmama ramak kalmıştı. Kapıya vardığımda başımı uzatıp konuştum. " Herkes iyi....mi!" Önümde ki manzara sorumu cevaplamaya ziyadesi ile yetmişti. Ahmet göz ucu ile bize baktıktan sonra tekrar Selin'e döndü. " Eğer onu bırakırsan şu kapıdan yürüyüp gitmene izin vereceğim!" Ahmet'in umutsuz teklifine karşılık Selin bir kahkaha patlattı. "Bunca şeyi öylece yürüyüp gitmek için yapmadım! Bak ne diyeceğim, yanında bitap düşmüş arkadaşlarını getirmen bana bir fikir verdi!" Yüzünde ki psikopat gülümseme ile bana bakmaya başladı. " Arkanda ki sırık seni bana teslim ederse ikimiz buradan çıkıp gideriz herkes istediğini alır, kârlı bir anlaşma!" " Hadi ya, peki buradan çıkınca seni Ahmet'ten koruyacak olan nedir zeki kız!" " Ne kadar tatlısın, yoksa benim için endişelendin mi!" " Hayır! Sadece arkadaşımın ellerine bozuk kanının bulaşmasını istemiyorum!" " Merak etme, sevgili arkadaşın kanımı akıtmaya fırsat bulamadan kendi kanında boğulacak!" " Yeter!" Ahmet itiraz istemediğini belli eden sesi ile bağırdı. " Kabul ediyorum, beni al!" " Sen kafayı mı yedin, bu çatlak sürtüğün sözünü tutacağına inanıyormusun!" Bana bakmadan cümlesini tekrarladı. " Kabul ediyorum!" " Mükemmel! O zaman şu sırıktan kapının arkasında ki urganı alarak ellerini arkandan sıkıca bağlamasını rica et!" " Bir de ayak işini mi yapacağım! Daha neler!" " Onur! Zaman yok ikisinin de durumu kötü! Bir kez olsun kararıma saygı göster ve şu lanet ipi alıp bağla!" " Hay ben böyle işin!" Ahmet haklıydı ikisi de fazla dayanamazdı. Samet'i kapı eşiğine bırakıp içeri girdim ve kapıyı kendime doğru çekip eğilerek arkasında duran kalın urganı aldım.

Küfürler saydırarak Ahmet'in yanına gittim ve ellerini arkasında birleştirerek bağladım. " Ellerini dış taraftan iyice sarıp tekrar düğümle! Sevgili dostumuzun yol üstünde sorun çıkarmasını istemeyiz değil mi!" Küfürlerime devam ederken söylediğini yaptım. İşi bitirdiğimde Ahmet'in kulağına doğru fısıldadım. " Umarım planın hepimizi ölüme götürmek değildir!"

YN: Arkadaşlar küçük bir duyuru olarak pazartesi gelecek bölümün sezon finali olduğunu söylemek istiyorum. Kitap kısa bir aranın ardından kaldığı yerden devam edecek. Anlayış göstereceğinizi umuyorum :))




DAVET2: Ateşten Gelenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin