BÖLÜM 35

2.1K 113 72
                                    

Olayların üzerinden iki gün geçmişti, Fatıma hâlâ ortalarda yoktu Muhammed sık sık nereye gittiğini söylemeden ortadan kayboluyordu. Durumdan şüphelenmeye başlamıştım, bu ikisi bir şeyler çeviriyor olabilirmiydi, benim bilmediğim bir şey. Zaman bunu ortaya çıkaracaktı sanırım şimdi iki tuhaf cinden daha önemli sorunlarım vardı. Tahsin gittikçe iyileşiyordu, ikna edilebilirliği de doğru orantıda azalıyordu.

Sürekli onları görmek istediğini söylüyordu zaman geçtikçe onu dinlenmeye ikna etmek zorlaşıyordu. Henüz yerinden kalkamadığı için Mehmet'in hâlâ baygın olduğunu ve Ahmet'in de onun başından ayrılmadığını söyleyerek  idare edebiliyordum. Ancak tamamen kendine geldiğinde eminim beni buna pişman edecekti.

Samet ise kendini odaya kapatmıştı, yemek zamanlarında zar zor çıkarabiliyordum. Yanıma geldiğinde ise ağzını bıçak açmıyordu. Psikolojik destek konusunda neredeyse hiç tecrübem yoktu. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak fikrim yok.

İçinde demir taslarda çorba bulgur pilavı ve haşlanmış tavuk bulunan ahşap küçük tepsiyi elimde tutarken dirseğimle Tahsin'in bulunduğu odanın kapısını yavaşça açtım. İçeriye girdikten sonra ayağımla kapıyı kapattım. Biraz fazla güç uygulamış olacaktım ki kapı sertçe çarptı. Büyük bir gümbürtü ile kapanan kapı onun uykusundan irkilerek uyanmasına neden oldu.

Ani şokla açılan mavi gözleri sesin kaynağına yani bana korkuyla bakıyordu. " Kontrolsüz güç, bazen böyle sıkıntılar doğurabiliyor." Sesimin biraz olsun neşeli çıkmasına özen göstermiştim. Tahsin gelenin ben olduğumu anladığında rahat bir nefes aldı ve kendini tekrar yatağa bıraktı.

Tepsidekileri dökmemeye özen göstererek ona doğru yürüdüm. " Bu kaçıncı ama! En sonunda bana kalp krizi geçirteceksin!" Tepsiyi baş ucuna doğru indirirken yapmacık neşemden ödün vermeden konuştum. " Bu kadar korkak olmamalısın dostum! Yanımda cesur adamlara ihtiyacım var, tırsak veletlere değil. Bir de seni avutmakla uğraşmayayım." " Bunu sen mi söylüyorsun! Yaptığımız son şakayı hatırlıyorsundur."

Nasıl unutabilirdim ki Kâbir şokunu yeni yeni atlatmaya başladığım zamanlarda Ahmet ile bir olup beni en savunmasız halimde, uyurken kumpasa düşürdüler. O gün bana bir maça gideceklerini ardından arkadaşlarının evinde kalacaklarını  söyledikleri için  evde yalnız olduğumu sanıyordum. Dışarıda biraz takıldıktan sonra eve gelip planlarını hayata geçirmişlerdi.

Tahsin yatağımın altına girip sesini değiştirerek. " Senin için geri geldim. Bana ihanet ettin, şimdi ödeşeceğiz!" deyip yatağımı var gücüyle sallamıştı ben de uyku sersemliğinden olsa gerek bir an için onu öldürdüğümüzü unutmuştum. Tabi sonra çığlıklar eşliğinde odamdan kaçtığımda siyah bir çarşafa sarınmış olan Ahmet beni koridorda bekliyordu. Korkudan konuşamamıştım bile. En son yere çöküp dua etmeye başladığımda ışıkları  açıp bir şaka olduğunu açıklamışlardı.

" Neredeyse bir hafta boyunca bizimle konuşmamıştın." " Az bile yapmıştım keşke sizden bir intikam alsaydım!" " Eski güzel günler!" Yavaşça doğrulup tepsiyi önüne çekerken derin bir iç geçirmişti. Günlerin bir daha eskisi gibi olmayacağını öğrendiğinde tepkisi ne olacaktı acaba.

Selin

Kımıldayamaz halde farelerin gezindiği iğrenç, rutubetli köy evinde yarı ölü yatarken Asaf'a lanetler yağdırıyordum. Beni kurtarmasaydı belki durumum daha iyi olurdu. O cinnianın karnımda açtığı derin yaralar hayatımda hiç hissetmediğim kadar acı hissetmeme neden oluyordu. Asaf önceden tanıdığı bir büyücü ile anlaşıp bana bakmaya ikna etmişti, onu tehdit ettiğini düşünüyorum çünkü kadın yaptığı işte kesinlikle istekli değildi.

Yaşlı cadının uyguladığı koca karı yöntemleri acımı dindirmiyor aksine katlıyordu. Eğer beni iyileştirmeyi başarısa ona canı gönülden bir teşekkür edecektim, tabi önce derisini yüzmeyi planlıyorum! Bana bir köpek gibi davranıyordu. Bayat ekmekleri ve artık yemekleri yemek zorunda kalıyordum. Evine gelip giden insanlar görmesin diye beni karanlık küçük bir kilere kapatmıştı.

Yaraya uyguladığı berbat karışımlardan daha kötü kokan tek şey bu lanet mekan olabilirdi. İçerideki kokunun resmen tadı vardı. Burada bir yerlerde ölü bir hayvan olduğuna eminim. Hele bir ayağa kalkayım o karıyı bu fare deliğine gömeceğim!

YN: Arkadaşlar siz söylemeden ben söyleyeyim bu bölüm biraz kısa oldu. Ama merak etmeyin sevgili yazarınız diğer bölüm için sizi fazla bekletmeyecek. Yarın yeni bölüm gelir diye tahmin ediyorım, en kötü ihtimal cumartesi. :)) Bu arada instagram gurububile ilgili son zamanlarda bir kaç katılım isteği aldım. Eski gurubu kapattım. Ancak eğer oy birliği yapılırsa tekrar açma konusunu değerlendirebilirim. Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayınız. 😊😊

DAVET2: Ateşten Gelenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin