BÖLÜM 13

2.8K 160 36
                                    

Bu bölüm IbrahimBulbul adlı okuyucuya ithaf edilmiştir😊




SAMET

Silüet artık görülebilir olmuştu, ancak onu gördüğüm anda bir şok daha geçirdim. Kurtulmak için medet umduğum kişi tüm bunları ayarlayan kişi olabilir miydi!  Camı paramparça eden Onur kolunu içeri uzatarak kapıyı açtı. " Neden!" ağzımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. Cevap vermeye tenezzül bile etmemişti, elinde tuttuğu cismin bir levye olduğunu şimdi anlamıştım. Karşısında korkudan tir tir titreyen bana bakarak öylece sırıtıyordu. Her şey o kadar anlamsızdı ki, evde yalnızken veya gece uyuyorken bizi rahatlıkla öldürebilirdi. Neden bunu burada halka açık bir alanda yapmayı tercih etmişti. Neden normalde kahve rengi olan gözleri şu an kan kırmızıydı, neden bunu yapıyordu. Nedenler zihnimi kuşatmıştı, ancak sonuca ulaşamayacağım açıktı.

SELİN

"Hala o lanet şeyi bulamadınız mı!" acılar içerisinde kıvranırken Asaf'a sert bakışlar atıyordum. Bağırıp çağırmak istiyordum ama yorgun düşen bedenim ve neredeyse parçalanmak üzere olan ses tellerim buna izin vermiyordu. Tabi ki bunun altında kalmayacaktım hatta işlemlere başlamıştım bile. Yazık ki elimde Ahmet'e ait saç kan, tırnak vesaire  olmadığından dolayı arada kalan onun zavallı arkadaşı olacaktı. Neler döndüğünü bilmiyorum ama onu tanıdığım kadarı ile sadece canımı yakmak için bu vefk meselesini yapmamıştır. 

Büyük bir şey planlıyor olmalıydı, beni oyalamaya çalışıyordu. Ona mahal vermemek adına canımı ne kadar yaksa da ayakta durmaya çalışıyordum, bu gerekliydi! Duvarlardan destek alarak büyük, ahşap kitaplığıma ulaşmayı başardığımda gerekli malzemelerin bulunduğu ahşap ve cam kavanozları mı özenle dizdiğim rafa uzandım. Cam kavanozu elime aldığımda elim zangır zangır titrediği için yere düşürmüştüm. İçimden sağlam bir küfür savururken bir yandan da dizlerimin üzerine çökmüş yerlere saçılan hayvan bağırsaklarını topluyordum. 

Bunun intikamını ondan fena alacaktım, onu bir elime geçirebilsem cinlerden önce ben parçalayacaktım. Kopmuş uzuvlarını ve kemiklerini şimdiden rafımda hayal edebiliyordum. Harut ve Marut'un ilmine de eriştiğim zaman yapacağım ilk büyüde onun kemiklerini kullanmak istiyordum. Çektiğim bunca acıya rağmen bunun hayali bile beni mest ediyordu. Aklımdbıa canlanan sahneler ile kendimi perçinleyerek bir gayret ile işime devam ettim. yazmış olduğum büyüyü ve Samet'in saç telini yakıp bir kaba koyduktan sonra yerden topladığım hayvan bağırsaklarını da aynı kaba alıp karıştırdım. 

Kabı elime alıp dökmemeye özen göstererek evimin bodrumuna indim. Şimdi bunu kara köpeğime yedirmeliydim. İşin o kısmı çok zor olmayacaktı gerçi, köpeğe sadece yaşamasına yetecek kadar yemek e su verip karanlık bir yerde zincirli tutuyordum. Bu sayede önüne ne koyarsam hiç düşünmeden yiyordu. Bodrum katın kapısını açtığım anda o leş gibi koku burnuma doldu, hayvan hiç dışarıya çıkmadığı için umumi ihtiyaçlarını olduğu yerde görüyordu. Yaklaştığımda  Köpek direkt olarak üzerime doğru atlamıştı eğer bu mesafede benden başka biri olsaydı şimdiye çoktan paramparça olmuştu. 

İyi ki ona zamanında benden korkması gerektiğini sıkı sıkıya tembihlemiş tim, tabi demir bir sopanın yardımı ile. Köpek gelenin ben olduğumu anladığında o vahşi halinden eser kalmamıştı, kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp inleyerek köşesine çekildi. Aslında bu hali epey hüzünlüydü, neyse ki bir kalbim yok. Kabı köpeğin önüne indirip arkamı döndüm ve sarsak adımlarım ile yürümeye başladım. Ben uzaklaştığım anda kapta ne var ne yok silip süpürmüştü.

ONUR 

Benzinliğin lavabosundan çıkıp arabaya yürümeye başladım, yürümeye devam ederken bir yandan da sert bir kahve yudumluyordum. Beni ancak bu kendime getirebilirdi, uzun yol şoförlüğü gerçekten zor bir iş. Ben bu durumlara düşecek insan değildim aslında, sadece kendimi düşündüğüm o zamanlarda işler daha kolaydı. Birileri ile bağ kurmak benim mükemmel bohem kişiliğime tersti ama olan olmuştu işte. 

Arabanın yanına geldiğimde arka koltukta Tahsin ve Mehmet'in kollarından tutarak Samet'i sabitlemeye çalıştıklarını gördüm. Elimdeki kahvenin sıcaklığını unutarak tek seferde kafama diktikten sonra iki saniyelik bir pişmanlık yaşamıştım. Hemen yanlarına koşup kapıyı açtım. " Ne oldu!" "Hiç bir fikrim yok birden bire bağırıp çırpınmaya başladı! Tutmak gerçekten zor!" Mehmet bütün gücünü onların ellerinden kurtulmaya çalışan arkadaşımıza yöneltmişken Tahsin hızlıca konuştu. Anlaşılan Ahmet Selin'i düşündüğü gibi saf dışı bırakamamış. Neyse ki ben hazırlıklıydım, ceketimin iç cebinde duran vefk i çıkarıp Samet'in göğsüne bastırdım. 

Bu hüddamın yazdığı vefklerden kopyalamıştım. Her ne kadar enerjim ona denk olmasa da Samet'i sakinleştirmek konusunda işe yaramıştı. Ancak sadece hareketleri kesilmişti bayılmış gibi. Uyandırma konusunda bir fikrim yoktu "Kemelerinizi bağlayın çocuklar bu mesele ciddi hemen hüddamın yanına gitmeliyiz!" İkisi de lafı ikiletmeden yerlerine oturdular ve kemerlerini bağladılar " Hız sınırı cezalarını uyandığında Samet ödeyecek!" Bu konuda ciddiydim, benden kuruş işlemez. Gaza sonuna kadar yüklendiğim den kakarken aşırı sürtünmeye maruz kalan tekerlerden dumanlar çıkmıştı. Samet'in hesaba dört tekerlek daha eklenmiş oldu.

***

O kadar hızlıydık ki yolu yarı zamanda gelmiştik, birkaç ciddi trafik kazası da atlattık. Bu eski ahşap ev pekte hoş olmayan anıları tekrar hatırlamama neden olmuştu. O ikisi arka koltuktaki Samet'i sırtlayıp çıkarırken bende evin kapısını açmıştım. Bu kapının kilitli olduğunu hiç hatırlamıyordum birazcık itince hemen açıldı. Odalara tek tek girip Muhammed'i arıyordum ancak görünürde ne o nede Ahmet vardı, derken üst kattan bir patırtı koptu. Benim gibi sesi duymuş olan Tahsin durup Samet'i yere yatırdıktan sonra Mehmet'e başında beklemesini söyleyip benden önce üst kata fırladı.

Bu herif arkadaşlarını korumak konusunda hep gözü kara olmuştur. Onun peşi sıra yukarıya çıktığımda yerde kıvranan Ahmet ile karşı karşıya geldim. Onu böyle görmeyi beklemiyordum!

YN: Bu bölümde fazlaca yazım hatası olabilir, çünkü  12 saatlik kabus gibi bir yolculuğun ardından yarı kapalı gözlerle yazıyorum :)) Bölüm hakkında ki fikirlerinizi paylaşmayı unutmayınız, oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz :))

DAVET2: Ateşten Gelenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin