Bu bölüm borishardy adlı okuyucuya ithaf edilmiştir😊
Muhammed beni yere bırakırken vücudum zeminle temas ettiği anda inanılmaz bir acı zihnime hücum etti. Düşerken açılan yaralar temas halinde epey can yakıyordu. " Bunların izi kalacak gibi! " Onur şu an ki durumuma bakarak mükkemmel bir tahminde bulundu, duymaya ihtiyacım varmış gibi. Yaralar göz ardı edilemeyecek durumda olsa da şu an aklımda sadece onların neden burada olduğu sorusu dönüyordu.
"Ne zaman ve neden geldiniz!" Sorumu muhattap alan Tahsin olmuştu. "Sen habersizce ortadan kaybolduğunda buraya gelmiş olabileceğini düşündük. Bizde hem seni yalnız bırakmamak hemde yalnız kalmamak için yola çıktık!" " Size evde kalmanızı söylemiştim!" " Evet ama kalmadık!" Tam ona karşılık verecekken Tahsin beni susturdu. " Belki bizi ayak bağı olarak görüyor olabilirsin, yoluna çıkabileceğimizi düşünüyor da olabilirsin. Ancak şunu kafana sok bu yolda yalnız değilsin, başımıza gelenlerde hepimizin payı var, ya beraberce bu işin içinden çıkacağız yada hatalarımızın bedelini beraber ödeyeceğiz! Artık bizi görmezden gelmeyi ve olayların merkezine kendini yerleştirmeyi bırakmalısın!" " Ben sizi korumak istedim merkezde olmak değil! En başında işlerin büyümesine göz yuman bendim ve sizi istemediğiniz bir savaşın içine sürükledim! Siz daha ilk rüzgarda savrulmaya hazırdınız. Ne yapsaydım yani kenara çekilip daha da dibe batmanızı mı izlemeliydim!" " Bana fikrimi soracak olursanız bir şeylere karışmadan takılmaktan yana sıkıntım yok." Lâbâle tavırları ile araya giren Onur ikimizin de öfke dolu bakışlarına mağruz kalınca kafasını yere eğip sessizce mırıldanmaya devam etti.
Tartışma giderek büyüyecekken Muhammed araya girdi. "Kavga etmenizin size yararı yoktur, olan olmuş vakit birlik vaktidir!" Ses tonundan itiraz istemediği anlaşılabiliyordu. Tahsin'in hakkımda böyle düşünmesi beni kızdırmıştı. Ben olayların merkezinde olup kahraman gibi görünmek için değil onları bu karanlığın dışına çıkarmak için her şeyi üstlenmeye çalışıyordum. Ancak onlar bunu egoistlik gibi algılıyorlardı, madem onlarda batmak istiyordu benim için hava hoş engel olmaya çalışmayacaktım. Tartışma boyunca sessiz kalmış olan Mehmet telaşla "Samet!" dediğinde yerde nöbet geçirir gibi zangır zangır titreyen arkadaşımı gördüm.
Muhammed hemen yanına gidip sağ elini onun göğsüne bastırdı ve bir dua okumaya başladı. Ona büyü mü yapılmıştı! Ama nasıl mümkün olur Selin baş ağrısından hareket bile edemiyor olmalıydı, nasıl büyü yapmayı başardı. Sanırım bu kızın öfkesi tahminimden çok daha kuvvetli olacak. Belki de yaşanan onca tartışmaya rağmen buraya gelmeleri daha iyi olmuştur. Bir anlığına Tahsin ile göz göze geldiğimde bakışlarındaki hayal kırıklığını ve üzüntüyü çok net görmüştüm. Belki de hakkı vardı, onlara balık vermeye çalışırken balık tutmayı öğrenmelerini engelliyordum.
Onları korurken diğer yandan da savunmasız bırakıyordum. Kafam çok karışmıştı doğru olduğunu düşündüğüm şey yaptığım en büyük hatalardan birine mi dönüşüyordu yoksa! Arkadaşımın savunmasız bir halde öylece kıvranışını izlemek beni gerçekten düşünmeye itiyordu. Ancak onlara yolu açtığım zaman bu yoldan geri dönebileceklerinin de garantisi yoktu. " Haydi oğul kalk bana hazırlık için yardım et arkadaşını sen iyi edeceksin!" Daldığım düşüncelerden Muhammed'in beni sarsması ile sıyrılmıştım. Daha şimdiden büyü bozma işini benim yapma mı istiyordu, peki ya beceremezsem. İşleri çok daha kötü bir hale getirebilirdim büyü bozmak tehlikeli bir iştir bilinçsizce yapılmaya kalkışıldığında büyüye uğrayan için de bozmaya çalışan için de sonuçları çok ağır olabilirdi.
Sanırım öğrenmek için denemem gerekiyordu, gerçi ilk denememi bir arkadaşım üzerinde gerçekleltirecek olmaktan pek memnun değildim ancak başarmak zorundaydım. Onur yanıma gelip beni kaldırmak için koluma girdi. Muhammed önde biz arkada yan odaya yürümeye başladık. Odanın kapısına geldiğimizde koluma girerek Onur'a durmasını işaret etti. " Sen arkadaşlarının yanına dön oğul, sonrasını ben hallederim." Onur başı ile onu onayladıktan sonra hızlı adımlar ile tekrar odaya döndü. Muhammed gireceğimiz yerin kapısını açıp odanın ortasında bulunan siyah düz mindere oturmama yardım ettikten sonra dönüp odanın kapısını kapattı.
Dağdan topladığımız malzemelerin olduğu çantayı ve bakır, su dolu bir kabı önüme bıraktı. Gerekli karışımı hazırlamam için malzemeleri sırası ile sayarak her birini eklerken okuyacağım duaları da söyledi. Yan odadan duyulan Samet'in acı haykırışları ve hali hazırda aürekli duyduğum sesler dikkatimi toplamamı çok zorlaştırıyordu.
***
Yaklaşık yarım saatlik bir zaman zarfında karışımı hazırlayıp arkadaşlarımın yanına dönmüştük. Muhammed diğerlerine çıkmasını söylemişti ancak kalmak konusunda çok direttiklerinde kimsenin çıt bile çıkarmamasını söylemişti. Dikkatimin dağılmasını istemiyordu, Samet'in baş ucuna oturduğumda başını elimle biraz kaldırarak kaptaki karışımdan içmesini sağladım. Ardından yanıma Fatıma'yı çağırdım ben gerekli duaları okurken o da ardımdan tekrarlıyordu. Muhammed duaları yüksek ses ile okumam gerektiğini söylemişti, bende acılarımın izin verdiğince yüksek bir ses tonunda kalmaya çalışıyordum.
Bir süre sonra Samet'in titremesi durdu ancak sayıklamaya devam ediyordu nefessiz kalıyor gibiydi ve ben dua okumaya devam ettikçe daha da kötüleşiyordu. Ama bu beklediğimiz bir şeydi durmadan okumaya devam ettiğimde aniden gözlerini açarak üzerime doğru atlamaya kalkıştı ancak Fatıma onu anında yerine sabitledi. Anlayamadığım bir dilde yüksek bir ses ile bağırıyordu canının çok yandığını görebiliyordum. Çaresizliği gözlerinden okunuyordu. Bu durum beni gerse de odaklanmam gerekiyordu hata yapma lüksüm yoktu.
Bir anda etrafta duyduğum bütün cinlerin konuşmaları çığlıklara dönüştü ve hepsi kaçışmaya başladı. Bir şey geliyordu ve çok güçlüydü!!!
YN: Yoğun isteklerimiz üzere bölümü uzun tuttum. Bundan sonra ki bölümlerde de mümkğn olduğunca aynı standartı korumaya çalışacağım. Sonumuz hayrola:)) Bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayınız. Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVET2: Ateşten Gelenler
ParanormalKaderin senin için planları varsa elinden bir şey gelmez!