Eve döndüğümüzde kimseyi bulamadık, yine haber vermeden ortadan kaybolmuşlardı. O yolun yorgunluğunun üstüne bizimkiler diretk olarak yataklarına gitmişlerdi ancak ben uyuyamıyordum. Kafamda dönüp duran milyonlarca soru beni alı koyuyordu.
Yaşananlarda bir tutarsızlık vardı, o büycü kadını kendi başlarına halledeceklerse neden bizi de götürdüler. Bizi bunca acıdan bir çırpıda kurtarabilecek muskalar hazırlamayı biliyordularsa neden ızdırabımıza seyirci kaldılar.
Dün bizi o evde yalnız bıraktılar bu gün cevapsızca ortadan kayboldular. Neden her şey hep bu kadar karmaşık olmak zorunda.***
" Daha ne kadar böyle sürecek! Onlardan gerçeği ne kadar daha saklayabileceksin!" Fatıma hocasına olan sitemini daha fazla içinde tutamıyordu. Her ne kadar işine duygularını karıştırmaması gerektiğini bilse de o gençler ile arasında oluşan bağ onu epeyce zorluyordu.
Onların intikam yeminlerinin ardında ki acıyı yüreğinde hissediyordu. " Benim seçimim olmadığını biliyorsun o böyle olmasını istiyor!" Gecenin sessizliği ile sarıp sarmaladığı ıssız ormanda ağır adımlarla ilerliyorlardı.
" Her şeyden çok bu sırrın ağırlığı yoruyor! Onu ikna etmeyi denemedin bile, seni dinleyecektir!" Muhammed derin bir iç çekerken adımlarını durdurup yorgun gözlerini eski öğrencisine çevirdi. " Bunun olmayacağını en az benim kadar iyi biliyorsun kızım! Onun inadı böyle sürdükçe çıktığı yoldan dönmeyecektir!" " Gideceğimiz yerde bu durum her şeyi daha da zorlaştıracak! Dikkatimizi toplamamız gerek bütün gücümüze ihtiyaç olacak! Ayrıca Onur bizden kesinlikle şüpheleniyor bir şeyler döndüğünün farkında!" Muhammed kendini arada kalmış hissediyordu. O da en az öğrencisi kadar gençleri seviyor ve başlarına bir şey gelmemesi için elinden geleni yapıyordu.
Mesele de buydu ya, Fatıma'nın şu an ki isteği doğrultusunda elinden bir şey gelmiyordu. Ona cevap vermeden derin bir iç çekti ve tekrar yoluna döndü. Evde onları fazla yalnız bırakmak istemiyordu.
Fatıma hocasının bu tutumu üzerine denemeye devam etmenin anlamsız olduğunu anlamıştı. Ayrıca kabul etmek istemese de onun haklı olduğunu biliyordu. Üstelemenin alemi yoktu. Hiç bir şey söylemeden Muhammed'in peşinde yoluna devam etti.
***
Pencerenin kenarına oturmuş gecenin karanlığını yarıp geçen ay ışığını seyre dalmıştım. Bazı inançlara göre karanlık aydınlığın annesi olarak görülüyordu. O olmasaydı aydınlık da olmayacaktı. Bu günün karanlığı yarının ışığına hazırlıktı. Güneşin yeniden bizim için doğacağı güne kadar geceyi kucaklamalıydık. Aslında gece ürkütücü olduğu kadar huzur vericiydi de. Tüm o yorgunluk engin siyaha karışıp kaybolurken ben dalmak üzere olduğum uykumdan kapının sesi ile sıyrıldım.
En sonunda gelebilmişlerdi, merdivenlerde Muhammed ve ardından Fatıma göründü. " Bu sefer sizden ciddi bir açıklama bekliyorum. Tüm bu saçmalığın olayı ne!" Arkdaşlarımı uyandırmamak için elimden geldiğince sessiz olmaya çalışsam da içinde bulumduğum anlam karmaşası ses tonumu etkiliyordu. " Hele bir sakinleş oğul, bu ne hiddet!" " Biriniz bana tüm bu ortadan kaybolmaları, muskaları ve birlikte girdiğimiz işte bağımsız hareket edişinizi açıklayana kadar sakinleşemeyeceğim, kusura bakma!"
Muhammed yavaşça yanıma gelip oturdu. " Bak oğul sizin kadar biz de kayıplarımıza üzülüyoruz, biz de karşılık vermek istiyoruz! Lakin herkesin sadık kalması gereken bir takım sınırlar ve kurallar var, sen tam o sınırın üstündesin! Sen işine odaklan bizimkini bize bırak!" Onun ses tonu benim kadar yüksek olmasa da satır aralarına bakıldığında imaları benden aşağı kalır değildi. Ona bağırıp çağırarak belki bu tepkiyi hak etmiştim ancak bu haklı olduğum neticesini değiştirmiyor.
" Bizi o evde öylece bırakıp giderken ardınızda sadece bir mektup bırakmanız işbirliğini ihlal etmiyormu!" " Ne mektubu?" Bir an için yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Saniyeler içinde bu ifade tedirginliğe dönüşürken bir elini sakalına götürüp kısaca düşündü. " O mektup meselesini tamamen unutmuşum! Sizin için daha iyi olacağını düşündüm oğul. Hepiniz hırpalanmıştınız etrafta tehlike kalmadığına emin olduktan sınra orada rahat bir uyku çekmenize engel yoktu!"
Artık bir şey gizlediğine emindim. Toparlamaya çalışsa da o saniyelik tereddüt yakayı ele vermesine neden olmuştu. Göz ucu ile Fatıma'ya baktığımda huzursuz olduğunu gördüm. Gözleri Muhammed ile benim aramda gidip gelirken ikileme düştüğünü fark ettim. Anlaşılan zayıf halka o, eğer doğru şekilde üstüne gidersem bir şeyler elde edebilirdim. Şimdilik bu konuyu kapatıp şüphelendiğimi belli etmemeliydim! " Notta Fatımanın bize olayı anlatacağını yazmışsın!"
Gözlerimi Fatıma'ya çevirip cevap beklerken ellerimi dizlerimin üstüne yerleştirip ona doğru döndüm. Bir anlığına yutkunur gibi olduğuna yemin edebilirdim! " Cadıyı konuşturduk! Doğru iz üzerinden gitmişiz Seline o bakmış bir süre! Asaf ile önceden çalışmış, söylediğine göre Selin Harut ve Marut'a giden yolu öğrenmiş Asaf onu güçlendirmenin peşindeymiş. Tek şansımız peşinden gidip tutsak meleklere ulaşmadan onu yakalamak! Selin o mağaraya girecek olursa vay halimize!"
YN: Final yaklaşırken heyecan dozajını yavaş yavaş artırıyoruz, tadını çıkarmak gerek değil mi.:)) Olay örgüsü hakkında düşüncelerinizi duymak istiyorum. Sizce Selin meleklere ulaşabilecekmi yoksa ekibimiz onu durdurabilecekmi? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVET2: Ateşten Gelenler
ParanormalKaderin senin için planları varsa elinden bir şey gelmez!