Saçma bir bölümle tekrardan geldim smlqös İyi okumalar!
"Dostum insanlar zombi misin yoksa cidden insan mısın diye gözlük takıp bakıyorlar sana." Taehyung'dan sabah sabah azar işitiyordum ve bu yorucuydu. "Tae. Vücuduma kalsaydı inan uyumayı seçerdim. Ne kadar çabalasam da uyuyamadım neden bana kızıyorsun?" Taehyung sınıfından içeri girerken kime kızması gerektiği hakkında böbürleniyordu.
Alnımı ovuşturarak üst kata çıkıyordum ki merdivenlerin başında Jeon'un bana baktığını fark ettim. Gülümseyerek hızlıca yanına çıktım. "Neden burada bekliyorsun?" Bir adım geriye çekilerek omuz silkti. "Basketboldayım ve aşağı inmemiz gerekiyor. Kulübün başkanını bekliyorum, burada kalmamı söyledi." Anladığımı belirterek kafamı salladım.
"Yani, bu derse katılmayacaksın?" Tek kaşımı kaldırarak sorduğumda sadece kafa sallamakla yetinmişti. İzinliydi. Derin bir nefes verip tekrardan gülümsedim. "Gidiyorum, hoşça kal." Tekrar kafa salladığında ilerlemeye başlamış ve görmeyeceğinden emin olduğum için bir kaç defa göz devirmiştim. Çok bir şey değildi istediğim; ama bu seferlik böyle olsun. Bir kaç kitabımı dolabıma koymam gerektiğinden hızlıca dolabıma koşmuştum. Birazdan öğretmen sınıfta olurdu. Kitaplarımı koyacağım sırada Jeon'un silgisini fark etmiştim.
'Dün için teşekkür ederim.'
Kitapları hızlıca yerleştirip silgiyi alarak alt kata koştum. Pek bir zaman geçmemişti bu yüzden merdivenin başında olmasını ummuştum; fakat gitmişti bile. Elimde ki silgiye tekrardan bakıp yukarı çıktım.
Bunu saklayacağım.
Notuyla beraber tekrar dolabıma koyup sınıfa girdim. Sanırım yokluğundan pek etkilenmeyecektim. En azından bu hareketinden sonra.
♧
Zil çaldığında hızlıca sınıftan çıkmış ve basketbol sahasına doğru koşmuştum. Sınıfa gelmediğine göre ya antrenmanlarından sonra dersi ekmişti ya da hâlâ antrenmandaydılar. Neden böyle koştuğumu, hatta neden koştuğumu bile bilmiyordum; ama bunu yapmalıymışım gibi hissediyordum.
Onu görmek istiyorum.
Basketbol sahasının yakınına geldiğimde bir kaç dakika olduğum yerde soluklanmıştım. Kendimi daha iyi hissettiğimde sahaya baktım. Şimdiden aptal kızlar gelmeye başlamıştı. Neyse ki antrenman yeni bitiyordu. Adımlarımı sıklaştırıp sahadan çıkan Jeon'a odaklandım. Birazdan yapacağım şeyin neye mâl olup olmayacağını tartmaya çalışıyordum; fakat henüz bir sonuca ulaşamamışken hızlıca kolumu omzuna atmış ve kendime doğru çekmiştim.
"N'aber~" Bu hareketime verdiği tepkilere gülüp kolumu çektim. "Bak, isteyince sen de sevimli olabiliyorsun." Somurtup yürümeye devam ettiğinde ona eşlik etmeye başladım. "Silgi için teşekkür ederim. Sen verdin değil mi?" Arkasını dönüp kısa bir bakış attıktan sonra yürümeye devam etmişti. Daha geçen onunla konuşmak istediğimi söylemiştim, yine ağzını bıçak açmıyor. Aslında o güne dönmeyi cidden isterim. Kafamı sallayarak düşüncelerimi uzaklaştırdım. Ardından biraz daha hızlanarak Jeon'la aramızda ki mesafeyi kısalttım. "Antrenmandan yeni çıktın, dersimiz beden. Yorulmayacak mısın? İstersen derse girme."
Bir süre sessiz kaldıktan sonra bana döndü. "Yorulmam." Daha fazla konuşacak bir şeyim var mıydı bilmiyordum. Morarmış gibi hissediyordum. "Ah.. pekala." Gülümsediğim de tekrar önüne dönerek soyunma odasına doğru ilerledi. Zil çalar çalmaz basketbol sahasına koştuğumdan hiçbir şeyimi yanıma almamıştım. Anlıma vurup bıkkınca sınıfa çıkmıştım. Taehyung dersimin beden olduğunu bildiğinden büyük ihtimalle spor salonuna benden önce kurulmuştu. Çantamı alır almaz tekrar soyunma odasına indim; fakat sadece bir kaç kişi kalmıştı. Üstelik buna Jeon dahil değildi. Üzerimi değiştirir değiştirmez spor salonuna girdim. Taehyung Hoseok ile bir kenarda konuşurken yanıma gelen Seung'a baktım.
"Çifterli takım oluyoruz. Ne dersin?" Elinde ki topu gösterip gülümsediğinde beklemesini söylemiştim. Jeon ile takım olmak istediğimden şansımı denemem gerektiğini düşünmüştüm. "Kook! Öğretmen ikili takımlar oluşturmamızı istiyormuş. Benimle takım olmaya ne dersin?" Bu kez onunda gülümsemesi için şirince gülümsemek için uğraşmıştım; fakat ne kadar taktik geliştirirsem geliştireyim, hiçbiri işe yaramıyordu. Elinde ki topu bana attığında kabul ettiğini varsayarak Seung'a doğru bakmıştım.
İyi ki bekle dedim.
Çoktan başka bir arkadaş bulduğunda göz devirdim. "Bana Kook dedin." Kafamı olumlu anlamda sallayıp topu yerden aldım. "Sınıf arkadaşıyız sonuçta, sen de bana Chim diyebilirsin." Göz kırptığım da kaşlarını çatmış ve panikleyip topu hızla tekrardan ona atmama, ardından gelmemesi gereken yere gelmesine neden olmuştu.
Hem de ne hızlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Bleu L'ami \ KookMin
FanfictionSeni arayıp bulmak istiyorum... Yanında olmak istiyorum... Kalbindeki karanlık yok olup gidene kadar... Ve sonsuza dek...