Le Bleu L'ami - Bölüm 17

403 31 18
                                    

Bir şekilde ayrı kalırsak ve Jungkook yine ruhen yıkılırsa ne yaparım bilmiyorum.

Jungkook'u uzaklaştırdım bir kez. Yine de bana sarıldığı zaman durmaksızın ağlarken ona baktım ve bir karar aldım.

Bir daha asla ayrı kalmayacağız.

~~~~

Yazarın Gözünden

"Yugyeom Jimin'i kandırmış diye duydum." Taehyung Jisung'a dönüp mırıldandı. Kulüp antremanından kaçtıkları için sahayı süpürme cezası almışlardı. Aslında bir yandan dedikodu yapmak için iyi bir fırsat yakalamışlardı. "Jimin'i Jungkook'a yakın olmak için kullanıyormuş." Jisung süpürgeye sarılıp bağırdı. "Yugyeom mu? O çocuk mu! Şu eziğe bak!"

Seung süpürme işine bir saniye bile ara vermeden sakince konuştu. "Yani Jungkook sandığımız kadar kötü biri değilmiş." Jisung kafasını olumlu anlamda sallayıp işe koyuldu. Taehyung derin bir nefes alıp Seung'ı onayladı. "Evet; ama pisliğin teki olmasa bile Jimin o çocukla takılmaya başladığından beri başına gelmeyen kalmadı değil mi? Üstelik beni ve Hoseok'u unuttu resmen." Taehyung nefretini tekrar ön plana çıkartıp Jungkook'un iyi olmadığını savunurken Hoon araya girdi. "Üstelik onca şeye rağmen hâlâ çok yakınlar, sinir oldum." Herkes birbirini küçük mırıltılarla onaylarken işittikleri alkış sesiyle arkalarını döndüler.

"Ne eğlenceli değil mi? Çocuğun arkasından ne kadar çirkin olduğunu falan da söyleyin bari. Sizi böyle konuşurken görmeye doyamıyorum. İnsanların arkasından gizli gizli işler çevirmeyin." Hepsi birbirine bakarken çocuk tekrar konuşmaya girdi. "Neyse, eğlendirmeye devam edin beni."

<•>

Jimin'in Gözünden

"Neyse ben kulübe gidiyorum." Jungkook dolapla uğraşırken uzaklaştım. "Tamam." Kafasını olumlu anlamda sallayıp dolabının kapağını kapattı. "Dönüş yolunda dikkatli ol Kook." Jeon'u arkamda bırakıp ilerlemeye başladım. İçindeki duyguları dışa göstermiyordu. Her zaman ki Jungkook olmuştu. İnkâr etmiyordum, bu hâllerini de özlemiştim. Nasılsa özünde nasıl biri olduğunu kendi gözlerimle görmüştüm.

"Jimin!" Seokjin elinde kağıtlarla bana doğru koşarken gülümsedim. "Kulüp programını aldın mı?" Ağzım şaşkınlıkla açılırken şu dolap önlerinde ki kızlar gibi bağırdım. "Faaliyet programı çıkmış mı ki?!" Seokjin kağıdı arkasına saklayıp koşmaya başladığında peşinden koşmaya başladım. "Dur da bakayım ya!"

<•>

Yazarın Gözünden

Jungkook, Jimin yanından ayrılır ayrılmaz dolabın kapağını tekrar açtı ve ayakkabısının üzerinde ki notu gergince alıp okudu.

'Kirli geçmişini çok iyi biliyorum. Sana bir iyilik yapıp Park Jimin ile paylaşacağım bir gün!'

Titreyen ellerini notu yırtmak için kullandı. Elinde ki kalan parçaları hızla çöpe döküp koridorda hızlıca koşmaya başladı. Jimin'i arıyordu ki, çok geçmeden bulmuştu bile. Arkadaşlarıyla konuşuyordu; fakat Jungkook umursamadı. Arkasından sarıldı, telaşını belli etmek istemiyordu Jungkook.

"Jimin!" Sesini kısarak konuştu, arkadaşlarının duymasını istemiyordu. "Jimin lütfen. Bugün kulübe gitme, benim yanımda kal." Onunla karşılacak olmasından korkuyordu Jungkook. O nottan sonra Jimin'i yalnız bırakamazdı, bırakmamalıydı. Emin olduğu bir şey vardı. Jimin kendisinin geçmişini öğrendiği zaman sırt çevirecekti. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Tabii, bunlar Jungkook'un düşünceleriydi. Kimse ne olacağını bilemezdi.

"Ne?!" Jimin şaşkınca neler olduğunu anlamaya çalışırken Jungkook'un kollarını yavaşça kendisinden çekti ve Jungkook'a döndü. İkisi ağzını açmadan Seokjin bağırmıştı. "Nasıl ya?! Dur bakalım Jungkook. Neden Jimin sırf senin için kulübe gelmeyecekmiş? İyice asabımı bozmaya başladın! Taehyung burada olsaydı üzerine atlamıştı bile, yat kalk denk geldiğin kişinin ben olduğuna dua et!" Seokjin sözünü bitirir bitirmez duvara hızla atılan çantayla herkes ürkmüştü. Seokjin çantaya döndüğü sırada soğuk bir ses işitti.

"Kendini ne sanıyorsun sen?" Seokjin de dâhil herkes başını sesin geldiği yöne dikti. Çantanın çıkardığı ses ve Seokjin'in bağırışmaları yüzünden etraftaki öğrenciler bu tarafa dikkat kesilmişti. Çocuk sahte bir kıkırdamayla çantayı işaret etti. "Pardon. Elimden kaydı."

Herkes şaşkınlıkla birbirini dürterken Jimin çocuğu tanımadığı için pek şaşkın değildi.

"J-ji.. Jiyong!" Herkes bir ağızdan konuştuğundan ortam epey gürültülü olmuştu. Jiyong eliyle zafer işareti yaptı ve kıkırdadı. "Evet, benim." Okuldan uzaklaştırılmış olduğundan konuşulurken Jimin Seokjin'e döndü. "Ünlü biri falan mı?" Etraftakiler Jimin'in şaka yaptığını düşünerek ona cevaplar veriyorken Jiyong yüzünde ki tebessümü sildi ve Jimin'e doğru ilerledi. Jimin cidden tanımadığını vurgulamayı bırakmış ve kendisine doğru geldiğini görünce kaskatı kesilmişti.

Yarım ağız gülümsemiş ve bir kaç adım geriye gidip Jimin'den uzaklaşan Jungkook'a doğru ilerlemişti. Jimin rahatlayarak nefesini dışa vermiş ve arkasını dönmüştü.

"Selam Jungkook-ah!" Jiyong yumuşak bir şekilde Jungkook ile konuştuğunda Jimin kaşlarını çattı. Jungkook'un babasının dedikleri aklına geliyordu. Jiyong denen çocuğun Jeon'a Jungkook-ah demesine takılmıştı. "Epeydir görüşmüyorduk. Nasılsın bakalım?" Jungkook gözlerini fal taşı gibi açmış, cevap vermek yerine öylece Jiyong'a bakıyordu. Eninde sonunda cevap vermek zorunda kalacağını düşünürken öğretmenin sesiyle herkes arkasını döndü.

"Kwon Jiyong! Senin gibiler ancak dersler bitince ortaya çıkıyor zaten! Haydi! Öğretmenler odasını gidiyoruz hemen!" Jiyong pek korkmuşa benzemiyordu. Umursamazca güldü. "Eyvah, götürüyorlar beni." Dönüp öğretmenin peşinden ilerlemeye başladı. "Sonra görüşürüz Jungkook, güle güle." Gözden kaybolmadan önce son kez Jimin'e bakıp sırıttı.

Jimin fazlasıyla garip hissediyordu. Bir anda korkunç bir ürperme sarmıştı içini.

"J-jimin! Sakın onunla arkadaşlık yapayım deme." Jungkook, Jimin'in kolunu sıkıp kendisine dönmesini sağlamıştı. "E.. Az önce ki çocuk kimdi? Arkadaş olmam, konuşmayı bile denemem ama..." Duraksadı Jimin. Jiyong denen çocuğun Jungkook'a olan yakınlığı aklına gelmişti. "Bir dakika... sen onu tanıyor musun Jungkook?" Jungkook Jimin'in kolunu bırakmış ve bir kaç adım geriye gitmişti. "Pek sayılmaz. Aynı ilkokula gitmiştik sadece, hepsi bu." Jungkook derin bir nefes alıp hızlıca arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı. "Özür dilerim, ben eve gidiyorum."

Jimin Jungkook'un arkasından beklemesi için bağırsada pek umursanmamıştı. Jungkook'un arkasından bakarkan Seokjin kulüple ilgili bir şeyler mırıldanmış ve Jimin'in kolundan çekmişti. Birazdan her şeyi Taehyung'a anlatacaktı Seokjin, bundan emindi Jimin.

Le Bleu L'ami \ KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin