Bölüm 16: Cezalı Tenis Maçı 1

872 48 5
                                    

         Ali Silivri'de sahilde bir cafede çalışmaya başlamıştı. Üniversite tercihlerini doldurmuş sonuçları bekliyordu bu arada da çalışarak üniversite için para biriktiriyordu. Futbol hayatınada devam etmek istiyordu bu yüzden ikinci öğretimi seçip üniversitenin bulunduğu yerdeki futbol takımlarından birinin alt yapısına girmeyi düşünüyordu. Haftanın 6 günü çalışıyordu salı günü izin günüydü. Haftasonları cafe kalabalık olduğu için hafta içi birgünü seçmesi gerekiyordu o da salı gününü seçti, normalde pazartesi günü dinlenmek isterdi ama hafta sonu oluşan dağınıklığı pazartesi temizledikleri için salıyı seçmek zorunda kaldı.

        Güzel güneşli bir salı sabahında saat 7 gibi Ali sabah koşusuna çıkmıştı. Vücudunun biyolojik saati hiç şaşmazdı saat 6 oldumu uyanırdı çok erkende yatsa, geçte yatsa sabit bir şekilde hep aynı saatte uyanıyordu. Her sabah 6:30'dan 8'e kadar koşu yapıyor saat 8:20 dolmuşu ile Silivri'ye cafeye çalışmaya gidiyor. Enes'te Silivri'de Opet'te kasiyer olarak iş bulmuştu onun iznide 1 gündü vardiya değişimin olduğu salı günü izinliydi. Silivri merkezde çoğu işletmelerde, mağazalarda tatil günü hafta içi oluyordu bunun sebebi Silivri'nin tatil için iyi bir yer olması bolca yazlığın bulunduğu tatil beldesinin İstanbul'un ilçeler arasındaki en az gelişmişler arasında ilk sıralarda bulunuyordu. Köylerinin imar planının merkezine göre daha iyi olduğu bu semt çevre semtlerde  tatil için hafta sonları çok sayıda turist ağırlamaktadır. Hafta sonları nüfusun arttığı ilçe etkinlikleriylede insanların hem yüzme,güneşlenme hemde aktiviteleri ile cezbetmekteydi. Bu iki kafadar bilerek tatil günlerini aynı güne ayarlamışlardı birlikte takılmayı çok seviyorlardı. Salı günü onlar için bir haftalık iş stresini eğlenerek attıkları gündü.

      Bir pazar günüydü plaj iğne atsan yere düşmeyecek derecede dolmuştu, sahil kenarındaki cafeler ağzına kadar dolmuştu. Ali tepsideki içeceklerin servisini yaparken telefonu çaldı.

         - Çabuk söyle şuan çok yoğunum telefonla konuşamam.

         - Ohh pardon sadece elimde tenis kursu ile ilgili bir kağıt var haftada 4 gün 2 saat kurs veriliyormuş gidermiyiz diye onu soracaktım.

         - Teniste nerden çıktı şimdi.

         - Lan düşünsene insanlarla iç içeyiz ama karşı cins ile bir türlü etkileşime geçemiyoruz yalnızlık senfonisi gibiyiz gel gidelim yalnız ölmek istemiyorum bu kurs bizim için bir fırsat olabilir.

         - Ben halimden memnunum kıza ayıracak zamanım yok.

         - Hadibe kanka yalnız gidemem sende gel benimle, hem tenis en zor spor belkide seninde kondisyonun için iyi olur hiç olmazsa bir spor öğrenmiş oluruz.

         - Doğru aslında benim için iyi olabilir. Tenis zengin sporu emin misin kurs kaç para?

         - 80 lira kanka bence çok iyi bir ay gideriz bir deneriz ne dersin.

         - Tamam seni mi kıracağım, seni kıracağıma kafamı kırarım daha iyi.

         - Aslansın be kanka adamın dibisin varya.

         - Tamam, tamam yalamaya başlama yine, sana birşey söyleyeyim mi senin ölümün bir am yüzünden olacak. Senin kadar abaza, sapık birini görmedim.

         - Siktir lan. Dıttt dıttt

         - Vay amk yüzüme kapattı  alındı galiba çok ağır mı konuştum lan.

         - Ali hadi işine bak telefonla oynama.

         - Özür dilerim abi.

         Ali sabah 9'dan akşam 7'ye kadar çalışıyordu sadece bir saat yemek ve dinlenme molası vardı. İş yeri sahibi Metin Uluca, Ali'nin babasının bir arkadaşı olduğu için onu işe almıştı. Saat 5'te işi biten Enes, Ali'nin yanına gelmişti sonra ikisi yarım saatlik izin alıp kurs için başvuru yapmaya gittiler. Tenis kortlarının bulunduğu bir işletmeye gelen ikili yetkili kişiyi bulmuşlardı.

         - Merhaba biz tenis kursu için gelmiştik.

         - Merhaba hoşgeldiniz ikinizde mi mi başvuracaktınız?

         - Evet ikimizde kontenjan var mı hâla?

         - Evet var bir saniye sözleşmeleri çıkarayımda imzalayın kurs için şart bu sözleşme.

           İkiside sözleşmeyi aldı üzerinde 3 aylık bir kurs olduğu yazıyordu her hafta başı 80 lira kur için ödenmesi gerektiği yazıyordu ödenmediği taktirde kursla ilişikleri kesilecekti.

         - Hani ayda 80 liraydı lan haftalıkmış ya bu.

         - Ben sana bir aylık fiyatının bu olduğunu söylemedimki, ben vazgeçtim sen kendin git.

         - Hadi be kanka yalnız bırakma yarı yolda bırakma beni, para kardeşinden dahamı değerli.

         - Öffff tamam bakalım başımıza daha neler gelecek, bu arada söyleyeyim beğenmezsem kursu bırakırım.

         - Tamam la ammada nazlandın.

         İkili kursa kayıt işlemlerini tamaladıktan son kursun ilk hafta parasını ödeyip cafeye döndüler. Kurs sabah saat sekiz ile on arasındaydı bu İkiliye biraz sıkıntı yaptı bunu eğitmene söylediklerinde eğitmen diğer başvuru yapanları arayarak bir karara vardılar kurs  saatini akşam saat  altı sekiz arasına aldılar hem böyleye sıcaktan ve güneştende kurtulmuşlardı. Kurs hafta içi Pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günlerindeydi haftaya başlıyordu.

                              ***
         Bir hafta sonra pazartesi günü kurs başlamıştı ilk gün sadece raket ile vuruş çalışmışlardı ilk bir saat raketi boş bir şekilde havada savurmuşlardı ikinci saat top ile alıştırma yapmışlardı. Kursiyer olarak 15 kişi vardı 4'ü erkekti çeşitli yaşlarda olan bu kursiyerlerin arasındaki en yaşlı kişi 33 yaşındaki bankacı Seda İpek'ti diğerleri 29 ve 15 yaş aralığındaydı kurs için 4 tane kortu ayırmışlardı tesiste toplam 12 kort vardı, diğerlerinde tesise üye olan kişiler oynuyorlardı. İlk günki eğitim tüm kursiyerleri biraz sıkmıştı ama bu eğitimin gerekli olduğununda farkındaydılar. İkinci gün yine aynı eğitimi yaptılar, üçüncü ve dördüncü farklı olarak bu sefer  sahada filenin karşısına servis denemelerine başladılar, ikinci haftanın iki günü servis atışı çalışmasında eğitmenin gösterdi yerlere nokta atışı yapıyorlardı Ali aralarındaki en iyi kişiydi. Karşı tarafta servisi karşılayarak eksikliklerini onlara söyleyen eğitmen Ali'nin servislerini karşılarken çok zorlanıyordu sürekli en zor topları atıyordu.

         - Ali daha önce tenis oynadın mı? Servislerin çok iyi.

         - Hayır hocam hiç oynamadım ama televizyonda bir kaç tenis maçı izlemiştim.

         - Oldukça iyisin ünlü tenisçilerin servislerini izle onlardan birşeyler öğrenebilirsin, servisin daha iyi olacaktır.

         - Saolun hocam bu söylediğinizi dikkate alacağım.

         Kurs bittikten sonra cafeye döndü mahalleye son dolmuş gece 11'de olduğu için iki saat daha çalıştı ve eve döndü.  3. Hafta makinenin atmış olduğu toplara vurarak servis karşılamanın ilk aşamasına başlamışlardı daha sonra birbirlerinin servislerini karşılıyorlardı. Ali diğerlerinden çok fazla iyi olduğu için eğitmenler ile çalışıyordu. Arada eğitmenler Ali ile neden küçük iken tanışmadıkları için hayıflanıyorlardı. Şimdiki yaşı tenise başlamak için oldukça geçti bu konuda yapabilecekleri  hiç birşey yoktu.

         

   

        

    

YÜCE FUTBOLCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin