Soyunma odasında arkadaşları Ali'yi teker teker tebrik ediyorlardı maçın adamı seçilmek önemli bir olaydı özelliklede ilk kez onbirde çıktığı maçta seçilmek ayrı bir olaydı. Takımdaki tecrübeli futbolcular Ali ile şakalaşıyorlardı kimi yedek bırakmak istediğini soruyorlardı. Çünkü savunma özelliğinin yanında hücumda da iyi olduğunu göstermişti orta saha ve defans oyuncuları için risk oluşturuyorlardı. Ayrıca frikik golünü nasıl attığını sormuşlardı. O da bütün gücüyle vurduğunu sadece şans olduğunu söylemişti ona inanmışlardı. Aslında bu şutu bilerek isteyerek atmıştı sonucun nasıl olacağını biliyordu. Kendi başına çalışırken kendi hareketlerini oluşturmaya çalışıyordu bu frikikte o denemelerden biriydi. Bu şutun kontrolünü sağlayabilmek için aylarca antrenman yapmıştı. Çok sert vurabiliyordu evet ama istediği yere gönderebilmek zamanını almıştı. Şimdi istediği gibi düşündüğü yere gönderebiliyordu. Herkes duş yaptıktan sonra kulüp otobüsüne bindi Ali, Fikret hocanın yanına gitmişti.
- Hocam sorun olmazsa bugün kendim gitsem sorun olur mu?
- Tabi gidebilirsinde bir şey mi oldu?
- Bugün beni izlemeye arkadaşlarım gelmişti onlar beni bekliyorlarda.
Ali'nin izin almasının sebebi maçtan sonra takım otobüsü ile tesislere dönüp orada küçük bir maç analizi toplantısı yaptıktan sonra normal günlük kıyafetlerini giyip evlerine dönmeleriydi. Arkadaşları ile maçtan sonra beraber takılacaklarına söz verdiği için izin istiyordu arkadaşları onu stadın karşısındaki kafede bekliyorlardı bu yüzden acele ediyordu.
- Tamam git ama bugün dinlenmelisin unutma.
- Tamam hocam, teşekkür ederim.
Ali kafeye doğru yürüyordu üzerinde kırmızı beyaz bir tişört altında da beyaz bir eşofman vardı. Stadın çevresinde kimse kalmamıştı maç biteli 30 dakika olmuştu. Ali tabelasında Sun Cafe yazan yere girdi içeriye bakıyorlardı arkadaşlarını ileride köşedeki bir masada gördü onların yanına doğru yürümeye başlamıştı. Kafede maçtan sonra bişeyler yemek ve içmek için gelen taraftarlarda bulunuyordu. Ali içeri girdiğinde hemen onu tanımışlardı ona gülümseyerek bakıyorlardı. O sırada birisi ayağa kalkıp onu alkışlamaya başladı.
- "Aferin çocuk bugün çok güzel oynadın." Kırmızı bir Pendikspor forması bulunanan bu kişi otuzlu yaşlarda görünüyordu çok mutlu görünüyordu. Onun ardından kafedeki diğer kişilerde Ali'yi alkışlamaya başladı.
- "34 numara, bugün beni çok heyecanlandırdın adını söyler misin bize." Alkışlayan kişilerden birisi Ali'ye numarası ile hitap etmişti adını tam olarak bilmiyordu.
- Lütfen böyle oynamaya devam et şuana kadar gördüğüm en iyi Türk oyuncusun.
- İnşallah hep böyle oynarsın şımarıp kendini yok etmezsin.
- Sen her zaman böyle oyna, her zaman seni destekleyeceğim söz veriyorum.
- Böyle devam edersen en büyük fanın ben olacağım.
- O attığın goller neydi öyle füze atsan böyle gitmezdi.
Kafedeki taraftarlar onu övüyorlardı bugün onlara tatlı bir şaşkınlık yaşatmıştı. Böyle yetenekli oyuncuları stadlarda çok nadir görüyorlardı. Türkiye'de şuanki takımlarda taraftarı heyecanlandıracak futbolcular yoktu yetenekli olarak lanse edilen genç futbolcular vardı ama onlarda ya şans bulamıyorlardı yada lige ayak uyduramıyorlardı ne kadar yetenekli olsalarda teknik bakımdan güç, tecrübe gibi eksiklikler olunca yeteneklerde işlevselliğini kaybediyordu. Bugün sahada gördükleri bu genç ligin çok üstünde bir yetenek olduğunu göstermişti böyle oynamaya devam ederse devre arasında bile üst liglere gidebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜCE FUTBOLCU
FantasiaKahramanımız 17 yaşında bir lise öğrencisi. Kendisi bu hayata şanssız başladı ve öylede devam etmekteydi. Annesini henüz yeni doğmuşken kaybetmişti. Babası ile gecekonduda yaşamaktaydı. Babası Ali'yi fazla sevmemekteydi eşinin ölüm sebebinin O olduğ...