Bölüm 59: Okulun En Güzel Kızı!!

808 65 16
                                    

Haftasonu babasının yanında geçiren Ali pazar akşamı tekrar eve döndü. Çarşamba günü büyük maç vardı, bu maç takımının ulusal düzeyde  tanınması için önemli bir aşamaydı. Bu maç televizyondan da yayınlanacaktı babasınada söylemişti.

             Fikret Akdemir son bir aydır kupa takımını güçlendirmek için ağır bir antrenman yaptırıyordu, ilk maçtaki takım artık daha güçlüydü ama hâla eksikleri vardı. İlerki turlar için yeterlimiydi bunu bilmiyorlardı bu yüzden bu yoğun antreman programı devam edecekti.

Pazartesi günü dersten sonra antrenman için tesise gitti. Bugün genellikle Kayseri maçı için taktik antrenman yapıyorlardı. Koç herkes için bir görev belirlemişti maçta ne yapmaları gerektiğini bir kağıda yazmıştı herkesin görevi ayrı ayrı o kağıtlarda yazıyordu. Herkes görev listesine göre hazırlık yapmaya başladı. Her ne kadar bu listedeki plana göre hazırlanıyor olsalarda rakibinde bir planı vardı sahaya çıkacak takımda bir muammaydı.

             Salı günü sınıfta üçüncü dersi beklerken sınıftan biri Ali'ye seslendi. " Ali baksana koridorda biri seni soruyor" Ali seslenen kişiye baktı  etrafına baktı sonra kapıya doğru yürüdü kimse aklına gelmemişti kim olabilirdi. " Hacı kim beni soruyordu"

             " Valla bilmiyorum kanka güzel bir kızdı." Ali'ye göz kırptı  ve kafasını salladı.

             "Hay Allah kim acaba kimseyide tanımıyorum." Ali içinden düşünüyordu tanıdığı herkes bu sınıftaydı başka bölümlerden kişiler ile muhatap olmuyordu.

             Kapıdan çıktığında karşısında 170 boylarında, uzun siyah saçları, büyük kahverengi rengi gözleri, kırmızı dolgun dudakları beyaz teni ile melek gibi bir kız duruyordu. Üstünde yarısı siyah yarısı beyaz fermuarlı bir gömlek vardı fermuarı göğüslerine kadar çekmiş dekolte bırakmıştı. Pantolon olarakta, beyaz bağlama detaylı yüksek bel bir pantolon giymişti. Ayakkabı olarak üstü açık yüksek topuklu bir ayakkabı giymişti.

             " inanılmaz, bir kadın nasıl bu kadar seksi olabilir yıkılıyor resmen." Ali bunu içinden söylemişti sesli söyleyecek kadar cesur değildi. " Beni mi arıyordun?" Ali biraz şaşkın ifade ile sordu.

             " Evet, cuma günkü yardımın için teşekkür etmek için geldim, çok teşekkür ederim yardımın sayesinde  gitmem gereken yere zamanında ulaştım." Sonra elindeki şemsiyeyi Ali'ye uzattı.

             Ali şimdi ne için geldiğini anladı, o şemsiye ve bu kızı unutmuştu bile. O zaman sadece hareketlerine ve durumuna dikkat etmişti yüzüne fazla dikkat etmemişti şemsiyeyi hemen verip gitmek istemişti sadece. Böyle getirip vereceğini düşünmemişti, kimse yokken sırasına bırakacağını yada sınıftan birine vereceğini düşünmüştü. " oh, rica ederim, zahmet etmesiydin keşke unutmuştum zaten."

             " Olur mu öyle şey saygısızlık olurdu bu, ben rahat edemezdim."

             " İyi ozaman, işini gördüyse sevindim, şemsiyeyi getirdiğin için teşekkür ederim" Ali sınıfa geri gitmek için dönerken kız onun kolunu tuttu.

             "Ali eğer işin yoksa bugün bişeyler içelim mi? Düzgün bir şekilde teşekkür etmek istiyorum."

             Ali'nin yüzü  mutsuz görünüyordu. " Çok isterdim, ama bugün antrenmanım var."

             " Antrenman saat kaça kadar sürüyor, antrenmandan sonra gidebiliriz.

             " Ben Pendikspor'da oynuyorum karşıya gitmem lazım geç saatlere kadar sürebiliyor bazen yarında maçım var."

             " Hmmmm, anladım peki müsait olduğun bir zamanda olabilir ne dersin?"

             " Perşembe yada cuma günü müsait misin?"

             " Perşembe günü meşgulüm ama cuma günü müsaitim telefon numaranı verir misin saati kararlaştırırız."

             " Tamam, numaram 0541*** ****."

            Kız Ali'nin telefonunu çaldırdı kapattı. İkiside numaraları almıştı artık  rahat bir şekilde haberleşebilirlerdi. Ama Ali hâla kafası karışmış bir şekilde orda öylece duruyordu. " Telefonlarımızı birbirimize verdik ama ben senin adını bilmiyorum."

            " Çok özür dilerim kendimi tanıtmayı unuttum, ismim Hale Özyiğit  tanıştığımıza gerçekten memnun oldum."

             " Bende çok memnun oldum, şemsiyeyi getirdiğin için tekrardan teşekkür ederim. Sonra görüşürüz." Elini salladı ona veda edip sınıfa gitti.

             Hale aslında çok şaşkındı, bugüne kadar tanıştığı her erkek ona şehvetle bakıyordu ama bu çocuğun gözlerinde şehvet namına hiçbir şey yoktu. Adını bildiğini düşünmüştü kampüsteki herkes onu tanıyordu, kampüsün en güzel kızıydı. Ama adını sorduğu zaman ikinci şokuda yaşamıştı, Ali ilgisini çekmişti farklı bir çocuktu cuma gününü merakla beklemeye başladı.

             Ali sınıfa girdiğinde, sınıftakiler ona meraklı ve kıskanç gözlerle baktılar. Sınıfa giren bir kız Hale ve Ali'yi  kapıda konuşurken görmüştü sonra sınıftakilere Hale'nin kim olduğunu anlatmıştı. Hale kampüsün en güzel kızıydı bir çok erkek ona çıkma teklifi etsede hepsini reddetmişti. Babası ve annesi doktordu kendisi psikoloji bölümünde okuyordu bu sene üçüncü senesiydi. Hale erkekler için ulaşılmaz bir tanrıçaydı. Sınıftakiler bunu öğrenince özellikle erkekler Ali'yi kıskanmışlardı.

             Sırasına gidip oturduğunda Semih onun sırtına vurdu. " Helal olsun kardeşime senden daha iyisini bulamazdı zaten."

             " Kampüsün en güzel kızını kapına kadar getirdin valla bravo." Mehmet'in gözleri parlıyordu çok mutluydu. Ramazan'da aferin işareti yaptı. Ali hemen ne olduğunu anlamıştı sonra şemsiyesini göstererek, " Hemen kafanızdan hikaye kurmasanız iyi olur cuma günü şemsiyemi vermiştim onu getirmiş."

             " Haaa o kız bu muydu? Bende sevgilin zannettiydim." Ramazan olayı hemen kavramıştı sonra olanları diğerlerine anlattı. Olay sadece yanlış bir anlaşılmaydı sınıftaki erkekler bunu duyunca biraz rahatlamışlardı.

             Ali dersten sonra son antrenmana gitti yarın için son hazırlıklarını yapmışlardı. Kayserispor ilk maçta deplasmana geliyordu yedek ağırlıklı bir kadroyla geliyorlardı. Pendiksporlu futbolcular biraz rahatladılar  bekledikleri gibi oldu as takımdan bir kaç kişi vardı geriye kalan kişiler yedeklerden oluşuyordu.

             Fikret Akdemir motivasyon konuşması yapıyordu bundan sonraki iş genç oyuncularına kalmıştı. Kayserispor bu sene çok kötüydü ligden düşecek gibi görünüyordu belli bir sistemleri yoktu bir kaç bireysel yetenek ile oynama çalışıyorlardı. Yedekleri oynatarak ligde işlerine yarayacak oyuncu arıyorlardı. Kupayı kafalarında silmişlerdi tur onların umurlarında değildi bu Pendikspor için iyi bir ortamdı.

             Ali yarınki maçını bütün akrabalarına ve arkadaşlarına söylemişti. Aspor'da yayınlanacak olan maç saat birde başlayacaktı. Sosyal medyadan takipçilerinede bildirmişti. Heyecanlıydı ilk defa televizyonda canlı yayınlanacak  bir maça çıkacaktı. Eğer bu şansı iyi değerlendirebilirse  ulusal medyanın dikkatini çekebilirdi. 

             Takımda diğerleride heyecandan uyuyamamışlardı televizyonda gözükecek olmak onlarıda çok heyecanlandırmıştı. Hepsi arkadaşlarına haber veriyorlardı şöhret hayali kurmaya başlamışlardı.

             Zaman hızla geçmiş öğlen vakti gelmişti bugün hava kapalıydı ve rüzgar vardı ama stat yinede tam doldu. Pendikli insanlar evlerinde, dükkanlarında, okullarında bu maçı bekliyordu. Ali'nin sınıfındakilerde maçı bekliyorlardı öğlen arasında aşağıya kantine gitmişler orda televizyonu açmışlardı.

YÜCE FUTBOLCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin