Mahalleye döndüklerinde herkesin keyfi yerindeydi. Ali çok mutluydu çok iyi bir oyun oynamıştı özellikle hoca onu tebrik etmişti haftayada ilk 11'de olduğunu söylemişti aynı performansı göstermeye devam ederse A takım ile maça çıkabileceğini söylemişti. Özgüveni yerine gelmişti.
Bu sırada A takımda Pendik Doğanspor ile oynadığı maçın son dakikalarına gelinmişti ve 4-0 Pendik Doğanspor maçı yenmekteydi. Fevzipaşaspor'da moraller bozuktu saha içinde oyuncular birbirleriyle kavga etmekteydi teknik direktör Hüsamettin Tez kulübede ifadesiz bir şekilde sahaya bakıyordu. Zaten son maçlara geliniyordu şampiyon olamayacakları belliydi öyle bir beklentileride yoktu. Maç bittikten oyuncular arabada teknik direktörü bekliyorlardı o sırada Hüsamettin gençlik takımının durumunu sormak için Umut'u aramıştı normal zamanlarda iki teknik direktörde A Takımının da gençlik takımınında maçına giderlerdi ama bugün iki maçta aynı güne denk geldiği için takip edemediler takımları. Bu telefon konuşmasından Hüsamettin çok şaşırmıştı genç takımın galip gelmesini beklemiyordu hatta farklı mağlup olmasınlar diye dua ediyordu. Bu onun ilgisini çekmişti özellikle Umut'un, Ali'den överek bahsetmesi merak uyandırmıştı çünkü Ali'yi iyi biliyordu oyunculuğu orta dereceliydi ama bugün Selimpaşa'yı durdurmuş ve hücumda oyunu çok iyi yönetmişti biraz daha konuştular ve çarşamba günü A takım ile genç takım arasında bir maç yapmaya karar verdiler.Maçtan sonraki gün Ali'nin keyfi yerindeydi. Okula geldiğinde Enes ile şakalaşıyordu derse katılımı artmıştı daha konuşkandı artık yeni kişiler ile konuşmaya başlamıştı hayatı eskisine göre daha iyi gidiyordu. Kendisinde bir takım değişiklikler olduğunun farkındaydı eskisine göre daha güçlü hızlıydı ayrıca artık daha zekiydi herşeyi tek seferde anlıyor karışık matematik formülleri daha kolaydı öğretmenin anlatmasına bile gerek duymadan kitaba bakarak herşeyi anlayabiliyordu birkaç saniye bakması ile o sayfayı ezberliyordu. Şimdi dünyada en çok bilinen futbolcularının maçlarını izliyordu onların pozitif yönlerini hareketlerini taklit etmeye çalışıyordu. Ayrıca yabancı dilde de kendini geliştirmeye başlamıştı 2 haftada ingilizceyi öğrendi kitapları çok iyi bir şekilde okuyup anlayabiliyordu henüz kimseyle konuşmadığı için konuşması hakkında tam olarak bir bilgisi yoktu.
Çarşamba günü hazırlık maçı başlamıştı ilk yarı A takımın 2-0 üstünlüğü ile geçti goller 37 ve 42. dakikalarda geldi genç takımdakiler son dakikalarda yoğun tempo sebebiyle oyundan düştü. Umut ve Hüsamettin aralarında tutmuş oldukları notları tartışıyorlardı. İlk yarı her ne kadar A takımın üstünlüğü ile geçmiş olsada futbol olarak estetik bakımdan genç takım daha iyi oynuyordu dikine oynuyorlardı ve kontra atak futbolu oynuyorlardı ama karşı takımın defansını bir türlü açamadılar.
İki takımda tekrar sahaya çıktı düdük çaldı ve maç tekrar başladı maç orta saha mücadelesi şeklinde gidiyordu. 63. dakikada genç takım kaleye 35 metre uzaktan karşı takımın kalesinin sol çaprazından bir serbest vuruş kazandı. Topun başında Gökhan ve Ali vardı kendi aralarında konuştuktan sonra Gökhan'da ceza sahasına gitti. Ali topun başında tek başına duruyordu ayaklarını aynı Ronaldo gibi açtı ve aynı onun gibi derin bir nefes aldı bu sırada he iki kulübedeki yedek oyuncular bu duruşu görünce kendi aralarında espri yapmaya başladılar.
- Arkadan bakınca aynı Ronaldo değilmi ama birazdan rezil olacak top kaleye çok uzak.
- Fazla özgüvenli durmuyor mu?
- Aynen duruşu Ronaldo ama vuruşu neye benzer bilemiyorum.- Recep İvedik gibi burun ile vurmazsa iyidir.
O sırada Hüsamettin, Umut'a "serbest vuruşları nasıl etkili kullanıyor mu?"
- Valla hocam yorum yapamıyacağım antremanlardan sonra çok çalıştığını biliyorum ama hiç görmedim vuruş stilini.
- Kendisine güveniyor gibi kaleye şut çekecek gibi.
Tam o sırada düdük çaldı Ali topa doğru koştu çok hızlı bir şekilde topa ayağının üst dışı ile vurdu. Top arka direğe doğru hızlı bir şekilde gidiyordu ama top kaleye yaklaştıkça kaleye değilde ceza sahasına arka direğe falso aldı Gökhan topa yükseldi ve topu kale gönderdi. Gol sonuç 2-1 olmuştu kaleye doğru giden top bir anda dışarı doğru falso aldı sanki oraya geleceğini biliyormuş gibi duran Gökhan'a gitmişti Gökhan'da kalecinin atladığı yönün zıttına topu kafası ile yönlendirerek golü atmıştı. A takım baskı kurmaya başlamıştı 79. dakikada bir gol daha atarak maçı 3-1 kazanmışlardı. İki teknik direktörün gözleri parlıyordu genç takımdan 3 kişinin performansı A takıma denkti hız, güç, azim, direnç bakımından bir farkları yoktu. Ali'nin doğruluğu çok yüksekti A takımdan bile iyiydi çok net paslar veriyordu. Diğer özellikleri ilede A takımda oynamak için fazlasıyla yeterliydi. Gökhan ve Halil iyi performans göstermişlerdi aynı onlarda son haftalarda Ali gibi çok yol katetmişler ve A takım için yeterli gibi görünüyordu. Sonra bu üç oyuncuyu yanlarına çağırdılar üçünede yarından itibaren A takım ile antrenmanlara çıkacaklarını söylediler. Heyecanlanmışlardı üçüde birbirine sarıldı yarın onlar için yeni bir sayfa açılıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/152508627-288-k519569.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜCE FUTBOLCU
FantasíaKahramanımız 17 yaşında bir lise öğrencisi. Kendisi bu hayata şanssız başladı ve öylede devam etmekteydi. Annesini henüz yeni doğmuşken kaybetmişti. Babası ile gecekonduda yaşamaktaydı. Babası Ali'yi fazla sevmemekteydi eşinin ölüm sebebinin O olduğ...