Bölüm 53: Takım Olmak 1!!

893 50 9
                                    

             Akşam saat 8'de bütün takım antreman için toplanmıştı, ısınma hareketleri ile başlanmıştı ilk bir saat basit ve yorucu olmayan çalışma ile geçti.

             Saat 9'da hazırlık maçı başlayacaktı, Ali ve takımı beraber ayrı bir grup halinde çalışıyordu.

             - Arkadaşlar karşımızdaki rakip inanın bana çok güçlü, normal şartlarda bu takımla karşılaşsak bize hiç acımazlar.Gerçi şimdi oynayacağımız maçta bile fark yiyeceğimiz kesin.

      - Sen nasıl bir kaptansın, insan kendi takımına biraz moral verir.

     - Evet buda ne oluyor şimdi sürekli karşı tarafı övüyorsun.

     - Nasıl bir kaptan böyle bir konuşma yapar, as takımdasın diye bizi yetersiz görüyorsun ama inan bana aramızda 18 kişilik kadroda rahat oynayacak futbolcular var.

             Ali karşısındaki oyuncu grubunun tepkilerini belli bir süre sessiz şekilde dinledi, tepkiler azaldığında konuşmaya başladı.

     - En büyük düşmanımız kendi kibrimizdir, öcelikle kendi durumumuzu bilmemiz lazım. Siz iyi birer futbolcular olduğunuzu düşünüyorsunuz. Belki kendinize göre yada çevrenize göre iyi olabilirsiniz, ama inanın bana şuan biz gerçek bir klasmanda bile değiliz. Dünya büyük bir yer arkadaşlar, hiç bir başarı son değildir. Her eriştiğimiz seviyenin üstünde başka bir seviye vardır. Şuan sizlere bakıyorumda siz artık gelişmeyi kabul etmeye bir topluluk olmuşunuz. Artık çalışmıyorsun yerinizde sayıyorsunuz, evet sizin kaptanınızım size gerçekleri söylemek benim görevim.

               Etrafına baktı herkesin kendini dinlediğinden emin olduktan sonra.

     - Demek istediğim daha yolun başındayız, gelişmemiz lazım sahada en iyi olmak zorundayız yoksa üçüncü sınıf futbolcu olarak hayatımız biter. Şimdiki oynayacağımız maçta ilk yarı ben oynamayacağım kendinizi görmenizi istiyorum. Benim gördüğümü sizde görün siz bir sporcu bile değilsiniz, dışarıdaki sıradan insanlardan hiç bir farkınız yok. Benim gördüğümü görseniz kendinizden utanırdınız. Şimdi çalışmaya devam edin ben hocanın yanına gidiyorum.

     - Bizimle nasıl böyle üst mertebeden konuşursun burdakilerin çoğu senden büyük saygılı olmalısın hepimizden özür dilemelisin.

     - Evet

     - Evet saygılı ol biraz

     - hadi özür bekliyoruz

     - Oh!! Sizi kırdıysam özür dilerim, cam kadar narin olduğunuzu bilmiyordum. Neyse sadece size ayna olmak istedim gerçekleri görmeniz için anlaşılan bunları duymak istemiyorsunuz tekrardan özür dilerim. Şunu belirtmek  isterim benden size saygı duymamı beklemeyin çünkü saygı kazanılan bişey ama karşımdaki sizlerin bunu pek önemsediğini zannetmiyorum.

            Ali arkasını döndü ve gitti,  diğerleri çok kızmıştı  ama artık bişey diyemiyorlardı 23 ve 19 yaş arasında olan bu grup U-21 ve U-19 takımından oluşan bir gruptu hepsinin profesyonel sözleşmesi vardı as takımda sakatlıklar çok olduğunda bu takımlardan takviye yapılıyorlardı,  bir kaçı maç kadrosunda yer almıştı ama oynama fırsatı bulamamıştı. Ali'nin sözlerine çok kızmışlardı ama bişeyde yapamıyorlardı çünkü bir yerde haklıydı, onlar hala profesyonel bir maça çıkamamışken karşılarındaki çocuk ligde sansasyon yaratıyordu. Her ne kadar istemeselerde onların kaptanıydı.

    
             Antrenman maçı başlamış ve as takım farkını ortaya koymuştu ilk yarı 5-0 önde kapamışlardı. Genç takım hiç karşılık verememişti aralarındaki fark belliydi onlar daha güçlü, seri, planlı, sistemli ve paslı bir oyun oynuyordu. Yetenek ve güç farkı bariz bir şekilde kendini belli ediyordu. Ali devre arasında dinlenen arkadaşlarının yanına gitti.

     - Şimdi anladınız mı ne demek istediğimi, çok eksiğiniz var görüyorsunuz ne yetenek bakımından onlar ile eşitsiniz nede güç kendinizi geliştirmek için daha ne bekliyorsunuz? Eğer benim takımımda yer alacaksanız çok çalışmanız gerekiyor. Çarşamba günki maç büyük bir sınav olacak bizim için ve büyük ihtimal böyle oynarsak eleniriz. Eğer dahada ileri gitmek istiyorsanız kendi isminizi taraftarların ağzından duymak istiyorsanız daha fazla çalışmalısınız. Bana daha çok çalışacağınıza söz verirseniz Fikret hocadan sizin için ekstra bir program hazırlamasını isteyeceğim. Eğer yok biz böyle iyiyiz diyorsanız çarşamba günü maça çıkar eleniriz sonra herkes kendi yoluna devam eder.

     - Ne farkedecek maça 2 gün kalmış elimizden gelen bu.

     - Önümüzdeki maçı bir takım olarak oynarsak geçme şansımız var ama bir sonraki turda şansımız yok. Bu oyun ile hiç şansımız yok. Bu yüzden hocalarımızdan bizim için özel bir program hazırlamasını istedim ama siz olmadan bu programın anlamı yok benimle beraber çok çalışmanızı istiyorum. Kendi tarihimizi yazmak istiyorum, bir kaptan olarak takımımla ulusal bir turnuvada herkese kendimi kanıtlamak istiyorum. Bu oyun bir takım oyunu tek başıma bunu yapamam, bir takımım var ama onlarda da savaşacak ruh yok, sizi görünce benimde iştahım kalmıyor. Sizden sadece benimle beraber mücadele etmenizi istiyorum tüm gücünüz ile o zaman bende herşeyimi vereceğim söz veriyorum. Biliyorum şuan konuşmam sizin için bişey ifade etmiyor ama bu gece bunu bir düşünün. Eğer benimle beraber savaşmaya karar verirseniz yarın Fikret hocadan yeni antrenman programını alın. Maça gelince ikinci yarı savunma oynayacağız rakibimiz bizden güçlü onlar gibi oynamak aptallık olur bu Çarşamba oynayacağımız maçın provası olacak. Bu turnuvada savunma bizim oyun mantığımız olacak rakibi bekleyeceğiz arkada boşluklar arayacağız.

             Ali oynayacakları taktiği anlattı bir süre sonra Fikret Akdemir geldi Ali'nin anlattığı taktiği daha ayrıntılı bir şekilde anlatmaya başladı. Taktiğin mantığı belliydi rakibi kendi sahalarında bekliyeceklerdi pres ile topu kaparak hücuma çıkmaya çalışacaklardı. İleride her zaman bir forvet olacak uzun toplar ile pozisyon arayacaklardı.

   
             İkinci yarı başladığında ilk yarıdan farklı olarak As takım artık kanatlardan hücumu deniyorlardı. Ali'nin oyuna girmesi ciddi farklılık katmıştı oyuna. Savunma ve orta sahanın göbeği artık daha dinamik olmuş  sürekli pres yapan biri vardı. Genç takımdakiler bile Ali'den yayılan  güçlü bir aura hissetmişlerdi. Ali as takımdaki arkadaşlarının güçlü ve zayıf yönlerini çok iyi biliyordu sürekli zayıf yönlerine saldırıyordu. Topu aldığında dikine çalımlarla pozisyon yaratıyordu.
Ali ne kadar oyuna etkisini koysada bu farkı kapatamadı. Maç bittiğinde skor 9-2'yi gösteriyordu. Ali iki gol atmış  olsada skorda daha fazla farklılık oluşturamamıştı. Maçta hiç durmadan koşarak sahada ayak basmadık yer bırakmamıştı, etkisi çok farkediliyordu ama yinede kaybettiler.

             Genç takımdakiler kaptanlarını izlerken aralarındaki uçurumu şimdi daha iyi farketmişlerdi. Karşı takım güçlüydü evet özel yetenekler ve güçlü karakterler vardı. Ama hiçbirinde böyle güçlü bir aura yoktu, maç sırasında bu auradan etkilenmişler kendilerine bilinmeyen bir güç ve güven gelmişti. Ali ile beraber daha rahat ve kendilerine güvenerek oynamışlardı. Her ne kadar ikinci yarı iyi bir oyun çıkarsalarda rakibin güçüne denk değillerdi. As takım onları rahat bir şekilde bastırmıştı. Ali ne kadar iyi olsada yanındaki adamlarının oyun karakterleri kırılgandı.

             Maç bittikten sonra yarım saatlik bir soğuma programı yapıldı. Ali ve takımı bu süreçte hiç konuşmadı. Hepsi kendi iç düşüncelerine dalmıştı. Ali takımının yetersiz olduğunu biliyordu ama hiç olmazsa mücadele ederek kaybetmek istiyordu. Tek yapabileceği takımın yarın Fikret Hocanın yaptığı programa uymaları için dua etmek olabilirdi.




               

YÜCE FUTBOLCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin