"Parfümünün kokusu... Bu L'Interdit mi?"
Kokumu içine çekerken burnunun ucu boynumdaki boşluğa değiyordu.
"Öyle. Tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi."
{*L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır.
Uyar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"You're the only thing I wanna touch."
* * *
Bay Stark cama yansıttığı görüntülerle sınavda çıkacak konuları anlatıyor, bana sorular soruyordu. Gözlerim ekrandan çok onun üstündeydi. Bazen anlattığını dinliyor ve anlıyor, çoğu zaman ise sadece onu izliyordum.
"Belle?"
İsmimi söylediğinde bakışlarımı daldığım yerden, göğsünden yüzüne doğru çevirdim.
"Beni dinlemiyor gibi gözüküyorsun."
Boğazımı temizledim ve uygun bir cevap aradım.
"Dinliyorum, sadece bazen dikkatim dağılıyor."
Başını anlarcasına salladı.
"Peki dikkatini dağıtan nedir?"
Derin bir nefes aldım ve başımı dikleştirdim.
"Siz."
Sırıtmaya başlarken ekranın önünden ayrıldı ve başka bir sandalyeyi masaya doğru çekerek yanıma geldi.
"Pekala, yanında oturup kağıt üzerinde anlatmamı ister misin?"
Başımı salladım, birde böyle denemekten zarar gelmezdi. Sandalyeye oturdu ve boş bir kağıdı önüne çekerek üzerine bir şeyler yazmaya başladı. O yazarken ben kağıda değil, yüzüne bakıyordum. Onu tüm gün izleyebilirdim.
"Belle,"
İsmimi bir kez daha söylediğinde yüzüne bakmaya devam ettim ve kaşlarımı kaldırdım.
"Evet?"
Gülerken bakışları hala kağıdın üzerindeydi ve yazmaya devam ediyordu.
"Hala beni izliyorsun."
İç geçirdim, bunu yapmayı nasıl kesecektim bilmiyordum.
"Öyle mi? Hiç fark etmemişim."
Sırıttım, bakışlarımı güldüğünde kırışan göz çevresinde, sonrasında ise sakallarında gezdirdim. Bay Stark derin bir nefes aldı, kalemi bıraktı ve çenemi dayamış olduğum elimi tutarak beni sandalyemden kaldırdı. Ben ne yaptığını anlayamadan beni kucağına oturttu ve sol kolunu belime sararak elini karnımın üzerine koydu.
"Artık sırtın bana dönük olduğuna ve beni göremeyeceğine göre anlattıklarımı dinlersin sanırım, değil mi?"
Başımı aşağı yukarı doğru salladım. Bu pozisyondayken ders çalışmaktan başka yapmak istediğim çok şey vardı ama ilk başta bunu isteyen bendim. Onu dinleyip söylediklerini anlamam gerekiyordu.
"Şimdi soruyu çöz."
Kalemi bana uzattığında masaya doğru biraz eğildim ve soruyu çözmeye başladım. O, beni izliyor, karnımın üzerindeki parmaklarıyla karnımı hafifçe okşuyordu.
