"Parfümünün kokusu... Bu L'Interdit mi?"
Kokumu içine çekerken burnunun ucu boynumdaki boşluğa değiyordu.
"Öyle. Tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi."
{*L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır.
Uyar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Make your wish tonight. When you open your eyes, when the lights go bright, I'll be right there."
* * *
*Belle'in gözünden*
Şöminenin karşısında, göle bakan büyük camın hemen önündeki rahat koltukta dizlerimin üzerinden oturuyordum. Elbisem, hafiften üşümeye başlamama sebep oluyordu ama henüz üzerimi değiştirmek istemiyordum.
Elinde iki kadeh ve bir şarap şişesiyle gelen Tony'e kaşlarımı kaldırarak şaşkınlıkla baktım. Henüz 21 yaşında değildim, bu ülkenin sınırları içerisinde yasal olarak içki içmem yasaktı. Bunlar bir yana, o hiçbir zaman bana böyle bir teklifte bulunmazdı.
"Bu gecenin ve manzaranın hatrına, bir istisna yapabiliriz diye düşündüm."
Hafifçe kıkırdadım ve başımı iki yana doğru salladım. Bu kuralı umursadığım yoktu, sadece hiçbir zaman alkolü seven bir insan olmamıştım. Şu ana kadar tattıklarımdan hiçbirinin tadını beğenmememin dışında, vücuduma bana zarar verecek bir şey de almak istemiyordum.
Tony, başımla "hayır" dediğimi fark ettiğinde gülümsedi, yüzünde "işte benim kızım" dercesine gururlu bir tebessüm oluşmuştu. Kendisinin eskiden çok fazla alkol tüketen, sıkça da sarhoş olan biri olduğunu söylemişti. Benimleyken ise sadece özel günlerde birkaç bardak içiyordu. Yanımda neredeyse hiçbir zaman sorumsuz davranmamıştı.
"Neyin hoşuna gideceğini biliyorum."
Mutfağa doğru ilerledi, tezgahın arkasında geçti ve dolaplardan birine uzanarak bir kutu çıkardı. Sonrasında sütü ve kremayı alarak sıcak çikolata yapımına başladı. Bu haline kıkırdarken koltuğun üzerinde duran battaniyeyi bacaklarıma örttüm. Bir süre sonra onu izlemeyi bıraktım ve tekrar dışarıdaki manzaraya döndüm. Açıkçası, hangisinin daha iyi gözüktüğüne karar veremiyordum.
Elinde iki büyük kupayla geri döndüğünde gülümseyerek dikkatlice bir tanesini elinden aldım.
"Dikkat et güzelim."
Boşta olan elimi sıcak bardağa sararak verdiği ısı ile gülümsedim. Ev o kadar da soğuk değildi ama ellerim yine de üşüyorlardı, bunda kıyafet seçimimin de etkisi vardı.
Tony, yanıma oturarak beni dikkatlice kendine doğru çekti, sırtımı göğsüne yaslamamı sağladı ve sağ kolunu yanımdan geçirerek belimin etrafına doladı. Battaniyeyi bacaklarımın yanlarına sıkıştırıp hiçbir yerin açık kalmadığına emin olduktan sonra dudaklarını açıkta kalan sol omzuma bastırdı. Dudaklarının verdiği sıcaklık rahatlatırken aynı zamanda sakallarının verdiği hafif gıdıklanma hissi kıkırdamama sebep oldu.
Sıcak çikolatamdan bir yudum aldım, tadının güzelliği ile gözlerimi bir süre kapalı tuttum.
