"All my feelings on fire, guess I'm a bad liar."
* * *
Başımı sağ tarafa doğru çevirdiğimde yüzümün önünde parlayan bir ışık hissettim. Rahatsız olarak gözlerimi hafifçe araladım ve ışığa baktım. Bay Stark'ın ark reaktörü tüm güzelliğiyle aşağı doğru inip kalkan çıplak göğsünün üzerinde parlıyordu.
Gerçeklik birkaç saniyenin ardından beni vurduğunda gözlerimi sıkıca kapattım ve yüzümü buruşturdum. Şuan olduğumuz durumdan ve birkaç saat önce bu odada yaşananlardan çok fazla utanıyordum.
Gözlerimi tekrar araladım, saat kaçtı bilmiyordum ama hava kararmıştı. Bakışlarımı bir süre yatağın baş ucundaki gece lambasının aydınlattığı tavanda gezdirdim. Bay Stark büyük ihtimalle uyanırsam korkmayayım diye lambayı açmıştı. Bu düşünce beni gülümsetmeye yetiyordu. Cesaretimi toplayarak başımı göğsünden ayırmadan yüzümü yukarı doğru çevirdim ve ona baktım. Yüzünde huzurlu bir ifadeyle uyuyordu.
Onu hayranlıkla izlediğim birkaç dakikanın ardından tekrar uykuya dalamayacağımı biliyordum. Bakışlarımı yüzünden yan yana olan vücutlarımıza doğru çevirdim. Lacivert saten çarşaf onun beline, benim ise göğüslerime kadar örtülüydü. Yutkundum ve çarşafın altındaki sol bacağımı yavaşça oynattım. Kasıklarımda hissettiğim hafif ağrıyla yüzümü buruşturdum, bunun olabileceğini tahmin etmemiştim.
Derin bir nefes alırken yüzümü iyice yana doğru çevirdim. Göğsünün üzerinde duran elimle reaktörü okşadım. Onu uyandırmak istemediğim için kendime bir uğraş arıyordum. Aklıma gelen fikirle sessizce güldüm. İşaret parmağımı göğsünde ve boşta olan, beni tutmayan kolunda gezdirerek vücudundaki benleri tek tek saymaya başladım.
"Belle?"
Uykulu, fısıltı halinde çıkan sesi kulaklarıma dolduğunda başımı kaldırmadan saymaya devam ettim ve gülümsedim.
"Ne yapıyorsun?"
Kolunun iç kısmındaki bene parmağımı hafifçe bastırdım ve bir diğerine geçtim.
"Sayıyorum."
Neden bahsettiğimi anlamadığını biliyordum. Bu sadece daha çok gülmeme neden oluyordu. Yüzümü yukarı doğru çevirdim ve şaşırmış yüzüne baktım.
"Benlerinizi sayıyorum."
Kaşları hafifçe yukarı doğru kalkarken dudakları kıvrıldı ve bana güzel bir gülümseme verdi.
"Nasıl oluyorda bu kadar sevimli olmayı başarıyorsun?"
Cümlesi üzerine utanarak dudaklarımı birbirine bastırdım ve yüzümü tekrar göğsüne doğru çevirdim. Özel bir şey yapmıyordum, onun yanındayken her şey kendiğilinden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'Interdit || Stark
Fanfiction"Parfümünün kokusu... Bu L'Interdit mi?" Kokumu içine çekerken burnunun ucu boynumdaki boşluğa değiyordu. "Öyle. Tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi." {*L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır. Uyar...