{Bölüm 20}

9.3K 457 273
                                    

"Every inch of your skin is a holy grail I've got to find

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Every inch of your skin is a holy grail I've got to find."

* * *

Sessizce geçen birkaç saniyenin ardından Bay Stark hala karşımda durmuş bana bakıyordu. Yüzümün her bir santimini ezberlemek istercesine izliyordu. Elini belimden çekmemişti.

Bir süre sonra boşta olan elini kaldırdı ve önümde olan saçlarımı omzumun arkasına attı. Boynum açığa çıktığında bakışlarını oraya doğru çevirdi. İşaret parmağının üst kısmını yanağıma koydu ve yanağımı okşayarak parmağını yavaşça yanağımdan boynuma doğru kaydırdı.

Boynumu okşadığında hafifçe titremiştim. Yutkundum ve gözlerimi açıp kapattıktan sonra yüzüne baktım. Bu ifadeyi onda daha önce görmediğimden oldukça emindim. Sanki bir şey istiyormuş ve onu yapmamak için kendini zor tutuyormuş gibiydi.

"Jarvis,"

Bakışlarını bana çevirdi ve gözlerimin içine bakarken yapay zeka ile konuştu.

"İçeri kimsenin girmeyeceğinden, kapının çalınmayacağından emin olduktan sonra kendin dahil bütün bilgisayarları kapat. Uzun bir süre rahatsız edilmek istemiyorum."

Gözlerimi irice açıp ona bakarken o hala aynı ifadeyle beni izliyordu. İki elinide belime koydu, beni havaya kaldırıp belinin etrafına yerleştirdi ve yukarı kata çıkan merdivenlere doğru ilerledi.

Bir yanım ne kadar heyecanlıysa diğer yanımda bir o kadar korkuyordu. Aklından ne geçtiğini biliyordum, en azından tahmin edebiliyordum. Ellerimi omuzlarına yerleştirdim ve ona bakmaktan kaçınarak etrafa bakındım.

Odasına girdiğimiz sırada artık daha fazla kendimi tutamadan konuşmaya başladım.

"Bay Stark..."

Ne diyeceğimden emin bile değildim. Bunu istiyordum, hemde bir süredir istiyordum ama yinede bunun için oldukça korkaktım.

Beni yatağının üzerine oturur pozisyonda yerleştirdi ve hafifçe üzerime doğru eğilerek ellerini iki yanıma, yatağın üzerine koydu.

"Kendimi bir süredir tutuyorum Belle."

Gözlerime bakmayı keserek bakışlarını koluma çevirdi ve elini kaldırarak parmaklarını hafifçe koluma sürttü. Bu hareketi bile ürpermemi sağlamıştı.

"Çok uzun bir süredir."

Parmaklarını yukarı, omzuma doğru çıkardı ve salopetimin askısıyla oynamaya başladı. Bakışlarını ordan ayırıp gözlerimin içine baktı.

"Ve artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum."

Nefesimi tuttum ve yutkunduktan sonra düşünmeden bir cevap verdim.

"O zaman yapmayın, Bay Stark."

Gözlerinde gördüğüme yemin edebileceğim bir parlama oluştuğunda hafifçe kıkırdadım ve yatakta geriye doğru kayarak sırt üstü uzandım.

Bay Stark dizlerini yatağın üzerine koydu. Yüzünde bir sırıtış oluşurken gömleğinin düğmelerini teker teker açmaya başladı. Düğmelerin hepsi açıldığında gömleğini çıkarmadan bana doğru yaklaştı ve dizlerini bacaklarımın iki yanına doğru koydu. Üzerime ağırlığını vermiyordu.

Yukarıdan bana böyle bakarken kusursuz gözüküyordu. Onu izlerken gülümsememek imkansız gibiydi. Ellerini kalçamın üzerine koyarak salopetimin eteğini tuttu ve izin istercesine yüzüme baktı. Dudağımın iç kısmını ısırırken başımı yavaşça, emin olmayarak aşağı yukarı doğru salladım.

Bu onun için yeterliydi. Eteği kalçamdan yukarı doğru sıyırdığında salopeti rahatça çıkarabilmesi için kollarımı yukarı doğru kaldırdım ve sırtımı birkaç saniyeliğine yataktan ayırdım. Üzerimden çıkan salopet odanın görmediğim bir kısmına fırlatılırken elleri çoktan beyaz tişörtüme ilişmişti. Tişörtü aynı şekilde rahatça çıkardı ve bir süre gördüğü manzaraya hayranlıkla baktı. Bunun olacağını bilseydim daha farklı iç çamaşırları tercih ederdim, beyaz fiyonklu bir takım değil.

"Belle..."

Ne söyleceğini bilemiyormuş gibiydi. O böyle bakarken bakışlarının altında utanmamak imkansızdı.

"Seni incitmek istemiyorum."

Sağ elini belime yerleştirdi ve baş parmağıyla karnımı hafifçe okşadı. Yüzünde ne yapacağını bilmiyormuş gibi bir ifade vardı.

"İncitmeyeceğinizi biliyorum."

Gülümseyerek yüzüne baktığımda bakışlarını vücudumdan yüzüme doğru çevirdi. Bir şey yapmam gerektiğini hissettiğimden ve yapmakta istediğimden dolayı ellerimi yukarı kaldırdım ve gömleğinin yakasına uzanmaya çalıştım. Uzanamadığımı fark ettiğinde küçük bir kahkaha attı. Ellerimi nazikçe tutarak beni yukarı doğru çekti. Oturmamı sağladı ve ellerimi gömleğinin üzerine, omuzlarına yerleştirdi.

Beyaz gömleğini omuzlarından aşağı doğru iterek gömleğini çıkarmasını sağladım ve bir süre göğsüne baktım. Elimi ark reaktörünün üzerine koyup aşağı doğru kaydırdım ve pantolonunun üzerinde durdum. Yüzüne bakmadım veya onay istemedim, izin vermeme ihtimalinin olduğunu biliyordum. Hızlıca pantolonunun düğmesini açtım ve pantolonu aşağı doğru kaydırmaya çalıştım.

"Ben hallederim, güzelim."

Belimden tutup beni aşağıya doğru çekti ve tekrar sırt üstü uzanmamı sağladı. Pantolonunu hızlıca çıkarıp yatağın yanına, yere bıraktıktan sonra tekrar eski pozisyonuna döndü.

Nefesimi tutarak bakışlarımı hızlıca göğsünden bacaklarına doğru çevirdim ve sonra yüzüne döndüm. Siyah bir iç çamaşırı vardı. Fazla bir şey bile görmemiştim, uzun süre bakmanın garip olacağını düşünüyordum.

Dirseklerini başımın iki yanına doğru koydu ve yavaşça üzerime doğru uzandı. Sol eliyle bozulan kahküllerimi düzelttikten sonra yanağımı okşadı. Elini yanağıma koydu ve yüzünü yüzüme doğru yaklaştırıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Kollarım boynundaki yerlerini alırken onu biraz daha kendime doğru çektim. Bu cesaretin nerden geldiğini bilmeyerek belimi hafifçe kaldırdım ve bacaklarımı belinin etrafına doladım. Yanağımı tutan eli biraz daha sıkılaştığında bunun onu nasıl etkilediğini görebiliyordum.

Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp çenemi, çenemden sonra boynumu ve sonrasında göğsümle boynum arasındaki boşluğu öpmeye başladı. Dudakları iç çamaşırımın açıkta bıraktığı bölgelere değerken hafifçe mırıldandı.

"Parfümünün kokusu... Bu L'Inderdit mi?"

Başımı yavaşça sallarken bulunduğumuz konumdan dolayı nefes almakta zorlanıyordum.

"Öyle, tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi."

Cümlem üzerine zaman kaybetmeden öpücüklerini sıklaştırdı. Göğsümün ortasından aşağı doğru indi ve karnıma küçük öpücükler bırakmaya başladı.

"Vücudunun her bir santimini keşfetmek istiyorum."

İndiği yolu geri çıkarken gözlerimin içine bir kez daha baktı ve dudaklarımızı tekrar birleştirdi.

Kısa bir süre sonra aramızdaki tek engel olan iç çamaşırlarımızda ortadan kalkmıştı.

Ne de olsa yasak olan şeyler insanı her zaman daha çok çekerdi.

-

Umarım bölümü beğenmişsinizdir ve bölüm hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim?

Bu arada Tony'nin gözünden bir bölüm görmek ister misiniz?

* "Vücudunun her yeri bulduğum kutsal bir yer."

* L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır.

L'Interdit || StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin