* * *
Söylenen isim benim değildi, dürüst olmak gerekirse doğru düzgün tanıdığım biri bile değildi. Notları benden daha mı iyiydi? Daha mı çok çalışıyordu? Onun daha mı çok gözüne girmişti?
Sertçe yutkunarak bakışlarımı önümdeki sıradan ayırmadan beklemeye başladım. Yaz tatili birkaç gün sonra olduğu için okuldaki dersler bitmişti, Bay Stark sadece kazanını açıklamak için buradaydı ve bunu çoktan yapmış olduğu için herkes sınıftan çıkmaya başlamıştı.
Normalde olsa sınıfta en sona kalır ve onunla sohbet ederdim ama şuan bunu yapacak gücüm yoktu. Her iki yanımda oturan kişiler aynı anda ayaklandığında bunu bir fırsat bilerek ben de onlarla beraber kalktım ve aralarına karışarak sınıftan dışarı çıktım.
Ona kızgın değildim, olmaya hakkım olduğunu da düşünmüyordum. Kızgın olduğum tek kişi kendimdim. Ne kadar heyecanlı olursam olayım derinler de bir yerde benim seçileceğimden emin olarak buraya gelmiştim.
Belli ki büyük bir yanılgı içerisindeydim.
Alt kata inmek için koridorun sağına döndüğümde Ricard Cooper denilen çocuğu başına toplanmış birkaç kişiyle görmeyi beklemiyordum. Yüzünde mahçup bir gülümseme ve hafif bir kızarıklık vardı, genelde insanları ilk görüşte nasıl biri oldukları hakkında hızlıca bir fikrim olur ve onları tanıdıkça da bu fikrimde ne kadar haklı olduğumu görürdüm. Ricard ise bu stajı kesinlikle hak edecek bir tipe benziyordu.
Yanına doğru ilerleyerek ona tebessüm ettim, üzgün görünmek istemiyordum, sonuçta kazanan biri olmak zorundaydı ve bu ben olmasam bile yine de doğru bir kişi olduğundan emindim.
"Tebrik ederim."
Yüzü biraz daha kızararak başını önüne eğdi ve yavaşça sallayarak bana teşekkürünü belirtti.
Burada daha fazla oyalanamazdım. Onunla karşılaşıp üzgün olunacak hiçbir şey yokken bana üzgün olduğunu söylemesini ve özür dilemesini istemiyordum.
Ben, kendimden özür dilemeliydim.
Küçük ama çok sayıda olan eskimiş merdivenleri hızlı bir şekilde inerek kendimi fakültenin kapısından dışarı attım ve elimden gelen en hızlı şekilde okulun arka tarafına, ormana doğru ilerledim.
Yürüyüş yapan, çimlerde oturan insanları hızla es geçiyor, kimsenin olmadığı ıssız bir yere gitmeye çalışıyordum. Gözlerim çoktan buğulanmış, burnumun ucu yanmaya başlamıştı. Başkalarının yanında ağlamaktan nefret ederdim, bu yüzden yalnız olmam gerekiyordu.
Yeterince ilerlediğimi ve etrafta kimse kalmadığını fark ettiğimde bulduğum ilk büyük kayanın üzerine oturarak tüm gözyaşlarımı serbest bıraktım, ardından onlarla beraber gelen bir çığlığı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'Interdit || Stark
Fanfiction"Parfümünün kokusu... Bu L'Interdit mi?" Kokumu içine çekerken burnunun ucu boynumdaki boşluğa değiyordu. "Öyle. Tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi." {*L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır. Uyar...