"Cause I know I don't understand. Just how your love can do what no one else can?"
* * *
*Tony'nin Gözünden*
Belle'in ellerini başının üzerinde birleştirerek sol elimle bileklerini sıkıca tuttum ve diğer elimi koluna hafifçe sürterek aşağı doğru indirdim. Önce göğsüne sonrada karnına dokunduğum sırada dudaklarının hafifçe yukarı doğru kıvrıldığını ve sırıtmaya başladığını fark ettim. Bazen yaptığım şeylerden korksada aynı zamanda bunlardan ne kadar hoşlandığını görebiliyordum.
Tişörtünü yukarı doğru sıyırdım ve başını nazikçe kaldırarak tişörtü çıkarıp yatağın biraz ilerisinde duran koltuğun üzerine attım. Açık pembe, dantelli bir iç çamaşırı giyiyordu. Güzel gözüktüğü kadarda sevimliydi. Bu renk ona çok yakışıyor, oldukça beyaz olan teniyle uyum sağlıyordu.
Elimi çıplak belinin üzerine koyduğumda gerildi. Onu rahatlatmak istercesine baş parmağımla belini okşadım ve önüne düşen, bazen çektiği fön yüzünden görüşünü engelleyen kahküllerini elimle kenara doğru ittim. Yüzüne doğru eğilerek burnunun ucuna küçük bir öpücük bıraktığımda gülümsedi. Nefes alışverişleri normaldi, şimdi kendini rahat hissettiğinden emindim. Onun üzülmemesi, mutlu ve rahat olması için her şeyi yapardım.
Belinin etrafına sıkıca sarılmış olan beyaz, pileli eteğinin düğmesinde parmaklarımı yavaşça gezdirdim ve küçük bir hamleyle düğmeyi açtım. Eteğini bacaklarından aşağı doğru sıyırdım ve tişörtünün bulunduğa koltuğa doğru attım. Yüzünde bir gülümseyle kollarını yukarı doğru uzatıp tişörtüme uzanmaya çalıştığında başımı iki yana doğru salladım. Ellerini yakaladım ve tekrar başının üzerinde birleştirdikten sonra tişörtümü çıkarıp yere attım. Bana ait olan şeyleri önemsemiyordum, ona ait olanlara ise bir şey olmaması için elimden geleni yapıyordum.
Sağ bacağını kavrayarak yukarı doğru kaldırdım ve belimin etrafına sardım. Ağırlığımı vermeden üzerine doğru eğildim. Dudaklarımı iç çamaşırının açıkta bıraktığı, tam kalbinin olduğu noktaya bastırdım. Orada bir süre oyalandıktan sonra yavaşça yukarı doğru çıkmaya başladım. Artan öpücüklerimle beraber üst bedenini hafifçe yukarı doğru kaldırdı. Hareketlerimden çabuk etkileniyor, çabuk tepki veriyordu.
Boynuna ulaştığım sırada Belle gözlerini kapatmış, başının üstündeki ellerini yumruk yapmıştı. Dudaklarım boynuna değdiği anda dudakları aralarında ve kısa bir süre sonra bana küçük sesler bahşetti.
"Tony,"
İsmimi ağzından ilk kez duyduğumda donup kaldım. Başımı boynundan çektim ve yüzüne baktım. Durduğumu fark etmesi birkaç saniyesini aldı. Gözlerini açtı ve korkarak yüzüme bakmaya başladı. Başımı iki yana doğru salladım. İsmimi söylemesi ne kadar hoşuma gitsede bana 'Bay Stark' olarak hitap etmesini seviyordum, bu kaybetmek istemediğim bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'Interdit || Stark
Fanfiction"Parfümünün kokusu... Bu L'Interdit mi?" Kokumu içine çekerken burnunun ucu boynumdaki boşluğa değiyordu. "Öyle. Tıpkı sizinle benim aramızdaki şey gibi." {*L'Interdit: Yasak, yasaklanmış. Aynı zamanda Givenchy markasının bir parfümünün adıdır. Uyar...