6 (Ölümler ve Sebepleri)

10.7K 855 207
                                    

Ali

Beynimdeki uğultuların arttığını hissettiğimde gözlerimi zorda olsa araladım. Gözlerimi odadaki loş ışığın kaynağı olan televizyona diktim. Bir süre uyuşuk vücudumu hareket ettirmeden öylece izledim. Haber kuşağı dönüyordu. İzlemeye devam ederken hafifçe doğrulup yavaş hareketler ile ayağa kalktım. Pencereye doğru ilerlerken kulağım hala televizyondaydı.

''Evet sayın seyirciler, şimdiki üzücü haberimiz ise Adana'dan.'' İki elimi pencere mermerine dayamış dışarıyı kontrol ederken ''Yine hangi ölümü 'üzücü' diye verdiler acaba?'' diye düşündüm. Bu sırada gözüm birbiriyle oynayan iki köpeğe takılmıştı. Hafifçe gülümsedim. Onları izlemeye devam ettim.

''Adana'da şehir merkezine yaklaşık 30Km uzaklıktaki ormanlık alanda bulunan iki cesedin Tahir Ö. ve Cemal K.'ya ait olduğu tespit edildi. Katil zanlısı ise karakola götürülürken muhabirlerin sorularını büyük bir soğukkanlılık ile cevapladı.'' Soğuk kanlı olmasa insanları nasıl öldürebilirdi ki zaten?

''Tahir ve Cemal'i neden öldürdün?'' Muhabir kadının sesinin tizliği karşısında hafifçe yüzümü buruşturmuştum.

''Eşcinseldiler bacım!'' diye bağıran bir erkek sesi duydum. Doğruldum. Ellerimi penceren çektiğimde hızlıca arkamı döndüm ve ekranın önüne doğru ilerledim. Tam önünde durduğumda ekranda tekrarlayan görüntüyü ifadesizce izledim.

''Bu bir sebep mi sizce?'' Kadın soruyu hızlıca sorduğunda o adamı çoktan arabaya tıkmıştılar. Kapının açıklığından bağırdığında gözlerimin dolduğunu hissettim.

''Ölmeyi hak ediyorlar. Onlar lanetli!'' Ekranın önünde çökmüş öylece renkleri izlerken buldum kendimi. Bu ölmek için bir sebep değildi ki. Bir süre düşündüm öylece. Lanetli olacak ne yaptığımızı düşündüm. Bir erkeği sevmem miydi beni lanetli kılan? Bu sırada uyuya kaldığım koltuğun üstünde kalan telefonumun melodisi kulaklarımı doldurduğunda televizyon ünitesine tutunarak dengemi sağlayıp ayağa kalktım.

Telefonu elime aldığımda ekranda beliren ''Eko'' yazısı ile derin bir iç çektim. ''Bu haberin üstüne hiç olmaz Erkan.'' Kendi kendime söylenirken arama durmuş hatta tekrar çalmaya başlamıştı bile. Bir süre ısrarla çalınca açmaya karar verdim.

''Efendim?'' Küçük bir ses ile sorguladım.

''Neredesin?'' Sesini duymanın verdiği rahatlık ciğerlerimi doldururken gözlerim tekrar dolmuştu. İçimi bu kadar sevgiyle dolduran bir sesi nasıl bırakabilirdim? Ölmem mi gerekiyordu? Sanırım bunun için ölmeye hazırdım.

''E-evdeyim.'' Mırıltı ile verdiğim cevapla hafif durakladı.

''Sesin.. Çok kötü geliyor.''

''Bir şey izledim de. Duygulandım.'' diye basitçe açıkladım.

''Tamam.'' Garip bir sessizlik oluştuğunda devam ettirmem gerektiğini anladım.

''Eee sen neden aradın?'' Kendimi koltuğa bıraktığımda merak içeren bir sesle sordum.

''Ha, o.. Bana yazma demiştin.''

''Ve sen de aradın?'' İyi yaptın...

''Aslında şey diyecektim. Konuşalım şu meseleyi. Enine boyuna. Elif çok üzgün.''

''Erkan başlama yine.'' İstemsizce sinirli çıkan sesim ile cevapladım.

''Hiç inandırıcı değil birin sevdiğin. Söylemiyorsun da kim olduğunu.''

''Neden söylemiyorum acaba?''

''Kimseyi sevmiyorsun, bu da bir bahane.''

''Ben hep seviyorum onu, şu an mesela.. Ne bileyim gecenin on ikisinde, sabahın dördünde, öğlen bir gibi. Seviyorum da, söylemiyorum. Hem sen niye merak ediyorsun ki?''

''Merak ediyorum oğlum. Elif çok güzel bir kız, zeki de sayılır. Parası da var. Ondan daha iyi birini nasıl buldun?'' Güldüm bu sefer, göremediği için rahattım.

''Hiç aşık olmadın değil mi?''

''Bilmem.'' Şu an omuzlarını silkerek cevap verdiğini hayal edebiliyordum.

''Sana onu söylemeyeceğim.''

''Neden işte?''

''İzin vermiyorlar Erkan... Belki o da istemez. Yüzüme bile bakmaz. Ben en çok bunu kaldıramam.'' Son sözlerimi söyleyip telefonu usulca kapattım. Vereceği cevapları az çok biliyordum. Bunun peşini bırakmayacağını da.

**

Bu hikaye depresif olmayacaktı.

Two Ghosts • boy×boy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin