Ali
"İyi misin diye sormayacağım. Biliyorum kötü hissediyorsun." Elini omzuma atıp sıktıktan sonra ayağa kalktı.
"Su alıp geliyorum." Hızlı adımlar ile oturduğumuz merdivenden kalkıp gitti. Arkasından onu izledim. Sonra insanlara baktım bir süre. Gülüşlerini, güzel kıyafetlerini, pahalı telefonlarını ve sevgi ile ışıldayan gözleri fark ettim. Ancak bunların yanında sahte sırıtışlar, ahlaksız bakışlar, sinsi dokunuşlar da fark ettim. Bunların yanında benim günahım ne diye düşündüm. Ahlak anlayışlarına uymamam mıydı tek suçum? Çok değerli namuslarıyla ters düşmem miydi?
Ah toplum, bilirsiniz işte... Toplum yanlış olan şeylere değer vermeye bayılırdı.
Peki şimdi ne yapacaktım? Nasıl yıkacaktım bu algıyı? Kalkıp o adama aslında zararsız, sıradan biri olduğumu nasıl kabul ettirecektim. Sahi, buna niye mecburdum? Elimi yüzüme çıkarıp ovdum. Derin iç sıkıntılarını, derin derin solurken atmaya çalıştım. Koridorda göz gezdirirken Erkan'ın elindeki su şişesiyle geldiğini gördüm. Bu sırada merdivenlerin hemen yan tarafındaki sınıftan çıkan Şevket ve Elif ikilisini fark ettim. Şu an uğraşacağım son kişiler onlar olduğu için kafamı eğip geçip gitmelerini bekledim. Radarlarına girmek istemiyordum.
"Ooo bak bak bak. Burada kimler varmış? Naber biladerim ya?" Şevket gülerken bana baktı. Bu yıkık halimin onlara keyif verdiğini seziyordum. Elif de onun arkasında gülümsüyordu. Kızarmış gözlerimi onlara dikip kafa salladım.
"Şu an hiç sırası değil." dedim alnımı ovalarken. Şevket derin bir kahkaha atıp tüm koridorun gözlerini üstümüzde toplamıştı. İkisi önümü kapattığı için Erkan'ın nerede kaldığını göremiyordum.
"Keyif aldığım yer de tam olarak burası." dedi Şevket. "Kan kokusunu sevmeye başladım."
"Niye köpek misin sen?" dedim ayağa doğru kalkarken. Elini omzuma atıp beni geriye doğru bastırdı. Gözlerim oraya kaydığında sinirle kafamı çevirdim.
"O elini çek." dedim dişlerimi sıkarak.
"Çekmezsem ne olur?"
"Kırılır falan maazallah." diye fısıldadım elini iterken. Ayağa kalkıp bir iki adım atmışken arkadaki Erkan'ı fark ettim. Yüzündeki gülümseyişe kaydı gözüm. Gözlerime bakarak iyice genişletti gülümsemesini.
"Gurur duyuyorum seninle." Ağız hareketleriyle belli belirsiz söyledi. Şevketi biraz gerimde bırakırken bende gülümsedim. Tam yanına gelmişken devam etti. "İşte böyle güçlü duracaksın. Bana karşı bile." dedi ve elindeki suyu bana uzattı.
"İğrenmeyeceğini bildiğim için içtim biraz." Omuz silkerken içmeye başladım. Henüz arkamızda olan, merdiven trabzanlarına dayanmış Şevket ve Elif'in hin bakışlarını sırtımda hissediyordum.
"O değil de sevgili abiciğim. Sen de nasıl R yaptın ama? Çok çabuk yumuşadın sanki Ali'ye karşı. Bu işin içinde bir şey olmasın?" Elif ellerini incelerken bize bakmadan konuştu. Dediklerinin zerresini ciddiye almazken tamamiyle aklımı karıştırmak için yaptığını biliyordum. Gözlerim Erkan'a kaydı. Yine de ne tepki vereceğini merak ediyordum.
"Bak bakayım kurduğun cümlede seni ilgilendiren bir şey var mı? Özneleri Ali ve ben. Lütfen sus abiciğim. Hadi." Elimdeki şişenin kapağını kapatırken zafer edasıyla gülümsedim.
"Bizi ilgilendiren bir şey yok mu? Cidden mi?" Şevket gülerken trabzandan kendini çekti. "Siz ikimizin de hayatından çok güzel anlar çaldınız. Beni Elif'ten uzaklaştırdınız. Elif'i de oynattınız." diye yüksek sesle konuştu.. Gözüm koridorun diğer tarafına kaydığında nöbetçi öğretmeni kontrol ediyordum. Şükür ki soru çözmek ile meşguldü.
"Her şey o kadar basit değil işte." dedi Erkan.
"Sessiz edin kavganızı. Başımızı yakacaksınız." dediğimde Elif güldü. "Şuna da bakın, Erkan'ı öne sürüp nasıl da melek rolüne dönüştü yine. Kalbimle oynayan o değilmiş gibi."
"Defalarca daha özür dilerim. Ama artık anla. Bir hataydı ve dönüldü." dedim çaresizce.
"O gün kantinde dediklerimin arkasındayım hâlâ ama öncesinde içimdeki nefreti atmalıyım. Bu süreçte sana vereceğim zararlardan sorumlu değilim." dedi kaşlarını kaldırarak.
"Senin vereceğin zarardan ne olur?" dedi Erkan ona karşılık. "Verdiğim zaman yalvarıyor olursun." dedi Elif abisine yalancı bir üzüntüyle.
"Ben sana asıl acıyı tattırayım mı Elif? Tam şu an." Erkan meydan okur gibi Elif'e baktı. Cidden bu durumda olmaları hiç hoşuma gitmese bile bir şey de gelmiyordu elimden. Şevket de belli ki girmek istemiyordu şu an aralarına.
"Sen bana ne yapabilirsin ki?" dedi Elif.
"İzle ve gör." dedi Erkan. Ardından bana döndü. Elimdeki şişeyi alıp yere koydu. "Ne olursa olsun sakin kalmaya çalış." dedi telkin eder gibi. Sorgulayıcı bakışlarımla ona baktım.
"Bu er ya da geç olacaktı. Eee madem olacak biz de ele güne karşı şanlı şöhretli yapalım." dedi Elif'e bakarak. Elini bana uzatıp yüzüme baktı ardından. Etrafıma bakıp uzatmamakta direttim. Kenarda olduğumuz için o kadar da göze batmıyorduk ama birkaç kişinin gözü üzerimizdeydi. Rahatsız hissediyordum.
"Şu an sana savaşı kazanmana sebep olacak şeyi veriyorum. Lütfen yardımcı ol. Cesur ol." dedi kendinden emin bir tavırla. Elimi yavaşça ona uzattım. Elimi kavradığında önümde hafifçe eğildi. Gözlerime baktı.
"Sana berbat günler yaşattım. Şu an başına gelen şeylere sebep de oldum. Benim yüzümden ağlıyorsun ama biliyorum ki aynı zamanda benim için mutlu da olabiliyorsun. İşte Ali, ben o bir dal mutluluğa tutundum. Farkında olmadan kalbimde yetiştirdim tıpkısından. Söylediğim her şeyi bir bir yedim de. Sevmenin yürekte başladığını senden öğrendim. Şimdi sana belki çok mutlu bir gelecek vaat etmiyorum ama el ele ve güçlü bir gelecek vaat ediyorum. Yanında olmama izin verdiğin gibi, yanımda ol istiyorum. Ali benimle birlikte olur musun?"
İçimden gelen tek şey vardı o an. Ona kaslarım el verdiğince sarılmak. Elimde olan elini iyice sardım ve kendime doğru çektim onu. Bedenlerimiz birleştiğinde ağzımdan tek bir cevap çıkmıştı. Ve bu doğru cevap hayatımdaki tüm yanlışları götürecekti.
"Evet!" dedim fısıltıyla. Cevabı verirken hiç düşünmemiştim çünkü hiçbirimiz dört dörtlük olacağımız için söz veremezdik. Tek yapabileceğimiz nihayetinde birbirimizin yanında olabileceğimize söz verebilmektir. Ve o bunu göze almıştı.
**
Kendi kendime dedim ki, biraz da birlikteyken drama yaşasınlar. Ehehehehe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Fiksi RemajaYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.