Ali"Şu bacağını sallamayı kes." Yanımda oturan Cem'in uyarısıyla sıranın altına baktım. Farkında bile değildim. Son beş dakikadır gözüm sürekli saatdeydi. Yaklaşık 30 saniye sonra zil çalacaktı ve ben Sibel ile konuşacaktım. Neyi fark ettiğini öğrenmem gerekiyordu. Kafamı ellerimin arasına aldım ve yüzümü ovuşturdum. Derin bir iç çekip sabırsızlıkla sınıfta gezdirdim gözlerimi. Erkan bana bakıyordu. Kafamı hemen önüme çevirdim. Kulaklarıma dolan gürültülü tiz ses ile hemen arkama döndüm.
"Sibel konuşalım." Yüzümü süzdükten sonra derince iç çekti.
"Rahat bırakmayacaksın değil mi?" Sesli bir cevap vermeden kafa salladım.
"İyi o halde hadi." Eliyle kapıyı işaret ettiğinde dışarı çıkacağımızı düşünerek oraya yönlendim. Gergindim ve bu hareketlerime fazlasıyla yansıyordu.
"Sakin ol biraz. Titriyorsun." Sibel elini sırtıma koyup konuştuğunda omuz silkmek ile yetindim. Hızlı adımlarla bahçeye indiğimizde kapının karşısındaki banklardan birine oturduk. Aramızda biraz mesafe bırakmaya özen göstermiştim. Ellerimi önümde bağlayıp konuya nasıl girebileceğimi düşündüm. Sözcükleri toparlayamıyordum.
Sibel ise ellerini iki yanına yaslayarak etrafı izliyordu.
"Seni biliyorum." dedi basitçe. Kalbimin durduğunu hissettim. Vücudum bir tehlike anındaymış gibi reaksiyonlar veriyordu ve kaçmak istiyordum. Ama konuşmalıydım.
"N-neyden bahsediyorsun?" Gözlerine bakarken boynumu bükmüştüm.
"Eşcinsel olduğunu işte." Refleks olarak hemen ağzını elim ile kapatmıştım. Kafamı hızla etrafımıza çevirdim. Gözlerim ile ortamı tarayıp kimse olmadığını anlayınca biraz daha rahatladım. Elimi çekip tekrar mesafe bıraktım arada.
"Yanlış biliyorsun." derken istemsizce gözlerimi kaçırdım. Hiç inandırıcı değildim.
"Erkan'a aşık olan da babamdı." Eğlenir gibi bir ifade ile konuştu. Yüzümü buruşturdum ve ona döndüm.
"Se-sen nereden biliyorsun?" direnmenin bir anlamı yokmuş gibi gelmişti o an. Omuzlarım düştü ve vücudumdaki kasıntıdan kurtardım kendimi.
"İyi bir gözlemciyim bilirsin." Kafa salladım. Bu sebeple çoğu şeyi dedikodu gruplarına düşmeden tahmin ederdi.
"Elifle çıkarken bile, siz bir aradayken gözün sürekli onun üstündeydi. Başta garipsemedim. Sonra şeyi fark ettim, edebiyat dersinde hocanın aşk üzerine yazdırdığı denemede geçirdiğin her şeyi Erkan için yapıyordun. Yemek yapıp getirmeler, gözlerine bakarak konuşmalar, derste onu izlemeler.. Ve emin olduğum nokta ise şeydi, kantinde Ceyda ile Erkan'ı gördüğünde ağlaman. Ceyda'yı sevmediğine adım kadar emindim. Geriye tek seçenek kalıyordu."
Sessizce onu dinledim. Anlamıştı, diyebilecek hiçbir şeyim yoktu. "Ne yapacaksın?" diyebildim korkuyla. Gözlerim dolmuştu.
"Hiç."
"Nasıl hiç?"
"Koca bir hiç." Kaşlarımı çatmış ona bakarken bana döndü tam anlamıyla.
"Bak bahçeye, İrem ve Serkan yan yanayken ne yaptım?"
"Hiç." dedim fısıltıyla.
"Ne farkın var onlardan?"
"Yok." dedim fısıltıyla. Gözlerimi ellerimden ayıramıyordum. Sessizce oturduk kısa bir süre. Sonra meraklı sesiyle sordu.
"Eee ne yapacaksın Erkan itiyle."
"Beni sevmezse ne yaparım bilmiyorum. Severse ne yaparım onu da bilmiyorum. Bu arada ben onun beni sevmesi için ne yapacağımı da bilmiyorum galiba Sibel." derken sürekli duraksayarak konuşmuştum.
"Ne yapacağını bilemiyorsun çünkü aşıksın Ali."
İlk kez biri bunu bana sesli söylediğinde göğüs kafesimin sıkıştığını hissettim. Onu sevdiğimi biri korkusuzca söyleyebiliyordu. Kafamı önüme eğdiğimde iyice ağlamaya başlamıştım. Omuzlarım sarsılmaya başlamış, iç çekmelerim hıçkırıklara dönmüştü.
"Oğlum niye ağlıyorsun lan?" derken ona bakıp gülmeye çalıştım ama bu daha çok ağlamama sebep oldu.
"M-mutluluk." diyebildim sadece. Ve ona sarıldım. İlk kez biri beni tanıyordu. İlk kez biri bana tanırken değer veriyordu.
"O kadar haklısın ki." derken elini omzuma koydu. Sanırım neden ağladığımı fark etmişti.
"Ben haklı falan olmak istemiyorum Sibel. Benden özür de dilemesinler. Beni sadece rahat bıraksınlar. Ben insan olmak istiyorum, ben aşkımı bağırmak istiyorum." Ve bir süre daha bahçedeki bankta öylece kaldık.
***
Depresyondayım. Help!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Fiksi RemajaYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.