Ali
3 gün 11 saat ve 42 dakika...
Elmacık kemiğimdeki morluk ile geçirdiğim süreyle birlikte O'nunla konuşmayışımın üstünden geçen süreydi bu. Bu süre içerisinde pek çok kez göz göze gelmiş her birinde gözlerinden geçen siniri okuyabilmiştim. Bazen en yakın hissettiğiniz düşmanınız olur ve hatta gösterdiğiniz sevginin aynısını beklerken geriye dönen nefret olur. Tam olarak bu durumdaydık.
Beni görmezden gelmeye gayret gösteriyordu. Bunu o kadar hissettiriyordu ki, sınıftaki gergin hava öğretmenlere kadar yansımıştı. Derin bir iç çekip önümdeki teste baktım. Yanlışlarıma odaklanmaya çalışırken bunu yapamadığımı fark edip kafa dağıtmak için sınıfta göz gezdirdim. Herkes kendi halindeydi. Gözüm Erkan'a değip geçtiğinde Sibel'e döndüm. Yüzündeki mamur gülümseyiş ile bana bakıyordu. Elini omzuma koyup sıkmıştı.
Ama maalesef her şey sona erdiğinde dostlarımızın telkinleri ve iyi niyetlerini değil, bize düşmanlık yapanların sessizliklerini ve söylediklerini hatırlıyorduk. Ve ben kafamı yastığıma koyduğumda Sibel gibi hayatımdaki iyileri değil onun hem psikolojik hem de fiziksel şiddetini hatırlıyordum.
"Sence sıradaki hamlesi ne olacak?" derken iki gündür tek kelime etmediğimiz konuyu açmıştı Sibel. "Yani demek istediğim birilerine söyler mi?" Bir süre düşündüm. Omuz silkmek ile yetindim. Ne yapabileceğini gerçekten kestiremiyordum. Yanımdaki bedenin hareketlenmesi ile Cem'in bize döndüğünü anladım.
"Erkan ile aranızdaki problem ne bilmiyorum ama hemen halledin bence. Tüm sınıf onun bu agresif hallerinden bıktı." dedi sessizce. Çok da büyük olmayan sınıfımızda söylediğinin Erkan'ın kulağına gitmesini istemiyordu belli ki.
"Problem ben kaynaklı değil." dedim bir noktaya odaklıyken "Belki de ben kaynaklıdır..." iç çekerken Sibel'e baktım bu sefer. Sahi bu kızla ne ara bu kadar yakınlaşmıştım? Hemen yanımızdaki kapının açılmasıyla üçümüzde dönüp oraya baktık. Geri planda kalan ancak ana konularımızdan biri de şu son üç günde Erkan ve Ceyda arasındaki yakınlaşmaydı. Ve bu yakınlaşmanın aktrisi Ceyda girmişti sınıfa.
Erkan'ın üzerinde hiçbir hakkım yokken Ceyda'yı kıskanıyordum. Bu berbat bir histi. Sibel ise bunu anlıyormuş gibi Ceyda'ya olan kinini git gide açığa vurmaya başlamıştı. Ve karşılıklı olarak cepheler alınmıştı. Soğuk savaş mecazen başlamıştı. Ve savaşın ilk somut adımını Sibel atmıştı.
"Dikkati üstüne çekmeye çalışan bir kaltak gibi." dedi gülerek aniden. Sanki bana başka birisinden bahsediyormuş gibi yüksek sesle söylemişti. Anında tüm kafalar bize döndüğünde bu yaptığının yanlış olduğunu söylemek için fırsatım bile olmamıştı. Ceyda'nın üstüne alınmaması, dolayısıyla Erkan'ın püskürmemesi için dua ediyordum. Çünkü sonuçları beni etkileyebilirdi. Ancak umduğum gerçekleşmemişti.
"Yine ne sıkıntın var senin?" dedi Ceyda oradan. Dişlerimi sıkarken o tarafa bakmaya korkuyordum. Cevap vermemesi için Sibel'e yalvaran bakışlarla bakmaya başladım.
"Aaa sen niye alındın ki tatlım ben başkasına söylüyordum." dediğinde Erkan'a imalı imalı bakmıştı. Sibel'e dönük vücudumu çevirmiştim. Artık kendi sıramda önüme dönmüştüm. Bulaşmak istemiyordum. Yan taraftan gelen sıraya vurma sesi ile irkildim. Bu bana bir şeyleri hatırlatmıştı.
"Ali!" diye bağırdı Erkan. Gözlerimin bu kadar çabuk dolmasına anlam verememiştim.
"Şu kıza sahip çık. Kötü olur!" diye ikinci kez bağırdı Erkan. Asla onun tarafına bakmıyordum. Yüzündeki sinir ve gözlerindeki nefreti kaldıramazdım. Ellerimi başıma sarmış öylece oturuyordum. Sınıfta hafif bir uğultu başlamışken Cem'in seslendiğini duydum.
"Tamam abi sakin!" diyerek ortamı toplamaya çalışıyordu.
"Seninle konuşmuyorum dön önüne!"
"Emir verme bana!" Cem diklenmeye başladığında artık müdahale etmem gerektiğini fark ettim. Cem'e dönüp ellerim ile sakinleştirmeye başladım.
"Cem lütfen." diye fısıldadığımda bana bakıp duraksamıştı. Sanırım gözlerimdeki doluluğu görmüştü. Yerine oturdu.
"Sonunda birisi kalktı." Erkan dalga geçer gibi söylediğinde dişlerimi sıkmak ile yetindim. Ona karşı aynı anda pek çok duygu hissedebildiğimi keşfetmiştim.
"Hayırdır dönemiyor musun?" derken Ceyda ile gülüştüklerini duyuyordum. "Gerçi yakında temelli dönersin." dediğinde gülüşleri gürleşmişti. Ceyda'ya söylemiş miydi? Ya da böyle bir iğrençliği yapmış mıydı? Yavaşça ona döndüm.
"Ne istiyorsun?" dedim sadece. Kollarını iki yandan sırasına yaslamış ve kendisini Ceyda'ya siper etmişti.
"Sahip mi çıksan arkandakilere?" dediğinde göz devirdim ve önüme döndüm.
"Arkandaki gibi koyun mu onlar? Beyinleri var ve kendileri hareket ediyorlar. Emir vermiyorum." dedim. Sınıftan yüksek bir gülüş koptuğunda Erkan ve Ceyda'nın gülüşlerinin solduğunu hayal edebiliyordum. Ona karşı bir şeyler hissetmesem eminim bu homofobik tavırları için bir sürü intikam planı hazırlıyor olurdum. Ama sevgim nefretten de ötedeydi. Bu esnada sıranın itilişini duymuş ve ayağa kalktığını tahmin etmiştim.
"Eee o zaman bazı şeyleri herkes öğrensin de bu gülüşleri götlerine girsin!" dedi. Son anlarda verdiğim ani ve cesur kararlar beni hep bir yerlerden bir yerlere taşımıştı bu hayatta. Bu sefer agresif olan taraf bendim. Elimi sıraya vurup bende ayağa kalktım.
"Hadi bakalım! Kim akmış kim kara görelim." dediğimde gözlerimin içine ilk defa şaşkınlık ile bakıyordu.
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Teen FictionYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.