*bir önceki bölümü atlamamanız dileği ile.Ali
"Eline bir oyun hamuru alan Erkan, şekilde gösterildiği gibi her adımda elindeki her bir oyun hamurunu 2 parçaya ayırıyor ve 3. adım sonunda 8 parça oyun hamuru elde ediyor."
Okuduğum soru ile elimdeki kalemi hızlıca test kitabının üstüne fırlatıp derin bir iç çektim ve kafamı sıraya gömdüm. Cidden dünya hiçbir şekilde benden yana değildi. Sınıftaki uğultuyla beraber artan baş ağrıma gözlerimin sulanması da katılmıştı. Acaba depresyona mı girmiştim? Hiç sırası değildi. Derin bir 'off' çekerek kafamı kaldırdığımda uğultunun en çok geldiği yere, yani öğretmenler masasının önünde toplanmış arkadaşlarıma gözlerimi çevirdim.
"Biraz sessiz mi olsanız abi?" diye sitem ettiğimde ufak mırıldanmalar yükselse bile seslerini düşürmüştüler ki gözüm diğer bir yüksek sesin çıktığı O'nun sırasına kaydı. Yanındaki kıza bir şeyler anlatıyordu. Herne kadar yapmak istemesem bile kendime ihanet edip kafamı hafifçe eğerek kızın kim olduğuna baktım. Ceyda..
Kaşlarımı çatıp, "Ne alâka?" diye düşünürken aklıma geçtiğimiz hafta kantindeki halleri geldi. Tabii ya, flört aşamasındaydılar. Gözlerimi üstlerinden çekip önüme döndüğümde istemsizce kendimi onlara bakarken buluyordum. Madem flört ediyorsun, ne diye ilk tahminde kızın ismini bana söylüyorsun seni beyinsiz? Ama öyle bir şeydi ki, her soruma "Ne de olsa Erkan bu, her şeyi bekle." gibi bir cevap verip merakımı erteleyebiliyordum.
Tekrar soruyu çözmeye döndüğümde denklemi kuramayacağımı fark edip, şekil üzerinden çözmeye çalıştım. Ama sınıftaki gürültü buna bile izin vermiyordu. Sabır dilercesine dişlerimi sıkarken yan taraftan gelen kahkahalar ile birde üstüne sinir binmişti. Hızlıca elimi sıraya vurmak ile yetindim. Vuruşumla sınıfta yankılanan sert ses birkaç kişinin dikkatini çekse de hâlâ gülüşmeleri devam ediyordu.
"Katil olmadan bugün bitmeli." Dışımdan yüksek sesle söylene söylene kitaba döndüm. Kulağıma gelen gülüşmeler devam edince ne yapacağımı bilemeyerek arkamdaki kıza döndüm.
"Sibel şunları uyarsana, sessiz olsunlar." Ceyda ve Erkan'ı işaret edip söylediğimde Sibel kaşlarını kaldırıp bana bakarken yüzüme yaklaştı.
"Erkan senin kankan değil mi? Sen söyle. Uğraşamam onunla." Göz devirince yüzünde hafif bir sırıtış oluştu.
"Hadiii beee!" derken geri çekilip güldü.
"Küs müsünüz?" İfadesizce yüzüne bakıp, hiçbir şey söylemeyince durdu ve bana baktı.
"Uff tamam be, söylerim. İki dedikodu yaptırmadın." Keyifsizce yüzünü o tarafa döndüğünde hızlıca önüme dönüp test kitabı ile ilgileniyormuş gibi yaptım.
"Şşşt Erkan! Bir bak." Sibel bağırdığında göz ucuyla bakıp anladığım kadarıyla Erkan ona doğru dönüp baktı.
"Ne oldu?"
"Sessiz ol be azıcık. Kimse sizin flörtünüzü çekemez burada!" derken oldukça ciddi bir ses tonu yayıldı. Yüzümde oluşan gülümseme kesinlikle Sibel'in içimden geçenleri söylemesi ile alakalı değildi. Kafamı bu sırada anlık olarak kaldırdığımda Erkan'ı bana bakarken yakalamıştım.
"Size ne kızım?" dediğinde Sibel'e baktım. Erkan yanlış kişiye çatıyordu. Sibel biraz inatçı bir kızdı. Arkamda hissettiğim hareketlilik ile Sibel'in ayağa kalktığını anladım.
"Benimle kızımlı mızımlı konuşma. Yanındakine benzemem he." diye çıkıştı aniden Sibel. Ben bile şaşırmıştım. Bu kadarını beklemiyordum. Artık sınıftaki herkes susmuş, onları izliyordu. Erkan ayaklanacağı sırada Ceyda ayağa kalktı.
"Bunu her gün başkası ile flört eden kız mı söylüyor?" derken gülmüştü. Konu ne ara buraya gelmişti? Sibel kaşlarını çatarak ona doğru yürüdüğünde, "Çarpıtma konuyu. Sessiz olun işte." diye bağırındı.
"Olmazsak ne olur?" Ceyda ile Sibel karşı karşıya geldiğinde gözümü Erkan'a kaydırdım. Onları izliyordu. Sibel'in benim yüzümden bir kavgaya girmesini istemediğim için hemen kalkıp, kolundan çekiştirdim onu.
"Boş ver, gel otur." dediğimde kolunu benden kurtarmak için çekti kendini. "Dur ya, zaten bu kız fazla oluyordu. Neymiş kaşıntısı bakalım." Derin bir 'off' çekerken omuz silktim. Benden çıkmıştı mevzu. Hafif gerisine çekilip izlemeye başladım.
"Söyle derdini."
"Asıl sen söyle. Durduk yere bize karışıyorsun." dediğinde Ceyda, Sibel dönüp bana kısa bir bakış attı.
"Gülüşmeniz can sıkıcı. Ders çalışıyoruz burada." Ceyda'nın bu tarz bir sorunda bile üste çıkmaya çalışması beni kanser ediyordu. Yüzüne alaycı bir gülüş yerleştirirken "Daha çok duyacaksın." dediğinde suratım istemsizce düşmüştü. Umarım bir anlam taşımıyordu. Umarım.
"İflah olmaz bir kaşarsın!" Sibel tam elini Ceyda'ya uzattığında sınıfın kapısı şiddetle açılmıştı. 25 dakikadır boş olan derse hoca yollamışlardı anlaşılan. Sibel havada kalan elini indirip, yüzüne bir gülümseme yerleştirirken hocaya kafa selamı verdi. Hoca onları takmadan yerine geçerken, Ceyda'da Erkan'ın yanına geçmişti. Bende sırama oturduğumda Sibel bana bakarak arkama doğru geçerken tek elini omzuma atıp sıktı ve kulağıma doğru eğildi,
"Merak etme, o kızı yolacağım. Hem senin için hem kendim için." dediğinde yutkundum. Ardından omzumu bırakıp arkamdaki yerine yerleşti.
"Niye b-benim iç-iin?" Sessizce fısıldadım arkamı dönüp.
"Kör mü sanıyorsun beni?" derken Erkan'a dönüp baktı. İçimdeki korkuyla önüme döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Novela JuvenilYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.