Ali
"Ne işin var lan senin burada?" Kulağımın dibinde çemkiren Mesut ile yerimde zıpladım. Savaş başladığından beri kendime nasıl bir yol çizeceğimi düşünürken ilk işin yönelimimden kaçmamam, ondan utanmamam ve hayattan kopmamam gerekiyordu. Savaş yalnızca Elif ile değildi. Beni ve eşcinselleri kabullenemeyen herkesleydi.
"Abi biraz sessiz mi olsan acaba?" diye söylendim kulağımı ovalarken. Elimdeki çantamın içinden defterimi çıkarmaya çalışıyordum. "Ulan en arkada otursana." diye söylendi Mesut tekrardan. Güldüm ve cevap vermedim. Yanımdan geçip kendi sırasına oturduğunda söylenmeye devam ediyordu. Bu sırada defteri çıkarmış sayfalarını karıştırıp duruyordum. Elimden geldiğince sınıfa kulak tıkıyordum. İçeriye giren Tunahan ile gözlerimiz kesişti. Kaşlarını çatıp yerine oturdu o da. Şu anlık çok büyük bir tepki gelmemişti bu kendi çapımdaki baş kaldırmama.
O sırada içeriye Ceyda girdi. Gülen yüzü anında düştüğünde ağzındaki çıkarıp gözümün içine baka baka çöpe attı ve cırtlak sesinin ayarını yükselterek konuşmaya başladı.
"Bu niye önde oturuyor yine?" Ellerini beline koyup tüm sınıfa seslendi. İğreniyor gibi yüz ifadesine bürünmüştü. Tüm laf atmalarda sabrını kullanan Sibel en sonunda dayanamamış ekstra gıcık kaptığı Ceyda'ya bağırmaya başlamıştı.
"Ben soruyor muyum bu kız niye genelevde değil de burada diye?" Eliyle Ceyda'yı işaret ederek söylendi. Cem gülmeye başlayınca gözlerimle uyardım onu. Bu baş kaldırışta ilk kuralım müdür veya velilerden herhangi birini bu işe bulaştırmamaktı. Bu sebeple sessizce bitip gitmesi gerekiyordu.
"Sana sormadım paçoz! Size sordum bu ibne niye burada?" dediğinde elimdeki kalemi sıraya sertçe koydum. Sinirlerim iyice gerilmişti. Ceyda'ya yeterince sabrettiğimi ve önceden kalma kinlerimi düşünerek ayağa kalkmak için atağa geçtiğimde kapıdaki Erkan'ı fark ettim. Dünki mesajında yanımda olduğunu söylese bile iki-üç haftadır onu sürekli Ceyda ile görmem vereceği tepkiden korkmama neden olmuştu.
Kalktığım yere geri oturdum. Erkan ise bu sırada içeri çoktan girmişti. "Ne oluyor burada?" diye sordu. Tüm sınıf ilgi ile bizi izliyordu. Ceyda elini kaldırıp beni işaret ederken şikayetlenmeye başladı. "Şuna bak yüzsüz gibi gelmiş oturmuş birde." diye söylendi. Erkan kaşlarını çatıp bana döndüğünde içimde oluşan o kaygı gitgide körükleniyordu. Elim hafifçe seğirirken sıranın altına indirdim. Güçsüzlüğüm yalnızca bana ve Erkan'a özeldi.
"Ben onu sormadım. Senin konuşma tarzını sordum." dediğinde içimdeki ateş bu sefer heyecan olarak geri dönmüştü. Ceyda'nın yanına iyice sokulup gözlerine baktı. "Biliyorsun asla bir kadına el kaldırmam. Beni buna itme. Özür dile." diye diretti. Erkan bir çete lideri veya okulun en popüler çocuğu falan değildi ancak az çok çekinilecek bir aurası vardı. Ceyda şaşkınca Erkan'a bakıyordu.
Bu sırada arka taraflardan gelen Mesut'un sesi sınıfta yankılandı. "Lan bu çocuğu ilk linç eden, sınıfa nefret salan sen değil miydin? Ne atarlanıyorsun kıza?" diye atarlandı. Haklı olmasına haklıydı. Erkan'ın ne diyeceğini merak edip ona baktım. Gözlerini Ceyda'dan çekip Mesut'a baktı.
"Pişmanım." dedi kendinden emince. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. "Oğlum sen ne gurursuz bir insansın lan? Geçen hafta kız kardeşinin elini tuttu, dün herkesin içinde terk etti. Eş cinselken onunla oynadı. Neyin peşindesiniz oğlum siz?" derken bize bakıyordu. Ellerimi birbirine dolayıp ağzımı açmak için hazırlandım. Onu bu kadar baskı altında yalnız bırakmak istemiyordum. Sonra durdum. Onu ne kadar seversem seveyim, günler önce yaptıkları aklıma geldi.
Bu sınıfta en sevdiğim kişi tarafından yerle bir edilmem, aynı durumdayken paramparça edilmem aklıma geldi. Onun durduğu yerde, aynı yalnızlık ile dikilmiştim. Peki ya ben onun kadar acımasız olabilir miydim? Kalbimi yokladım. Ama bu yapmam gereken son şeydi çünkü onunla ilgili neyi sorarsam sorayım kalbim hep yine onu gösterecekti.
Ona olan sinirimi yutup ayağa kalktım. "Erkan ve Elif birbirinden ayrı iki insan. Bilmediğiniz şeyler var. O yüzden çenenizi bu konuda kapatın." Erkan bana gururla bakarken göğsümdeki o sevgiyi dolu dolu hissettim. "Ve bana gelince. Hep buradayım. Hep burada kalacağım. Gücünüz yetiyorsa kaldırırsınız." dedim. Sessizce bana baktı Mesut. Sınıfın kalan kısmına döndüğümde herkesin şaşkınca bizi izlediğini gördüm.
Arkamda bir hareketlenme hissettim. Ardından belimde hissettiğim el ile vücudumda bir yanma hissettim. Erkan kendini bana yaslamıştı. Belimi hafifçe sıkıp elini geri çekti. Elini yanına indirdiğinde ellerimiz neredeyse birbirine değiyordu.
"Bundan sonra onu karşısına alan beni de karşısına almış olur. Buna kardeşim bile dahil." dedi.
Onunla mutlu ya da mutsuz olmaya gerek yoktu. Ne olursa olsun, onun yanında olmak benim için en muazzam şeydi. Bu kadarı yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Fiksi RemajaYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.