Ali
Onu bekliyordum. Yaklaşık 20 dakikadır kapı ile bakışıyorduk. Oysa gelmesine daha dakikalar vardı. Neyi bekliyordum, niye bekliyordum bilmiyorum. Gerçi sonunda sarılacaksak beklemek basit bir eylem. Ama sarılmak da şu hâlde yapacağımız son eylemdi.
Kaç dakika bekledim bilmiyorum. Hava kararmış, sokak lambası yanmaya başlamış, annem gece vardiyası için işe gitmişti bile. Gitgide korkmaya başlamıştım. "Ya gelmezse ve Ceyda'nın yanındaysa?" Saate umutsuzca bakmaya başladığımda kapının sesi ile irkildim.
Hızlı bir şekilde zaten bir-iki adım uzağımdaki kapıya vardığımda duraksadım, kapıda beklediğimi düşünsün istemezdim. Bu bile en fazla beş saniye sürmüştü. Kapının arkasında olduğunu bile bile yüzünden mahrum kalmak istemedim ve kapıyı açtım.
"Hoşgeldin." Yüzünde anlamsız bir bakış vardı.
"Tüm keyfimi bölecek kadar ne acelen vardı anlat bakalım." Yüzüm anında düşmüş, büyük bir hızla gerçeklerin içine atılmıştım.
"Teşekkür ederim beni sorduğun için Erkan. Ben de seni seviyorum." derken acı gülümseyiş yüzüme yerleşti. Anında kapıdan çekilip içeri geçmesi için işaret verdim. Hızlıca içeri geçip salona ilerlediğinde arkasından onu izledim. Üstünü mü değiştirmişti o?
"Elif bir şeyler istemişti, onları aldım o yüzden geç kaldım." diye kısa bir açıklama yapıp yüzüme bakmaya devam etti. Ayakta dikilmiş öylece duruyorduk. Bana kalsa daha da dururduk ama o yorulsun istemezdim.
"Otursana." diye verdiğim komutla daha yeni hatırlamış gibi oturdu. Aramızda gergin bir sessizlik oluşmuştu.
"Özür dilerim."
"Özür dilerim." İkimizde aniden aynı kelimeleri fısıldadığımızda hafifçe gülümsedik.
"Üstüne çok geliyordum, darlıyordum seni." diye açıkladı kendini. İçinden gelerek söylediğini biliyordum.
"Beni düşündüğün halde azarladım seni." Kendimi açıkladım bende.
"Annen.. işte mi?" Evi incelerken sorular sormaya başlamıştı. Alakasız sorular ama gerginliği dağıtmak için minik seslerdi bunlar. Kafa sallamak ile yetindim.
"Ev hiç değişmemiş."
"Aslın.. Evet değişmedi." Aslında birkaç yeri değişmişti ama uzatmamak için evet demekle yetindim. Onu izleme fırsatı bulmuşken gereksiz sesler ile bu anı boğmak istemiyordum.
"Beni neden çağırdın Ali?" Sorduğu soruyu daldığım için algılamadığımda tekrar sordu.
"Neden buradayım?" Başımı sallayıp basitçe cevapladım.
"Özür dilemek istedim." Gülmeye başladı.
"Gerçek bu değil." Kahkaları hafiflerken konuştu. Yüzüme bakmıyor, gözlerini her yerde gezdiriyordu.
"Mutlu olmana katlanamadım."
"Niye?"
"Kaç gündür hayatımı meşgul ediyordun."
"Bu bir bahane bile değil amınakoyayım." diye sesini hafifçe yükseltti.
"Sen beni geriyordun. Sen de geril istedim. Gıcık ol istedim."
"Sırf bu yüzdendi yani?" Daha normal bir ses tonu iler sorduğunda kafamı eğdim. Gerçeği söylemeyi o kadar isterdim ki..
"Evet sırf bu yüzdendi." derken yüzüme gerçekçi olduğunu umduğum bir gülümseyiş yerleştirdim.
"Değişiyorsun Ali.. Sen eskisi gibi değilsin."
"N-ne demek istiyorsun?"
"Her şeyi saklıyorsun, hissediyorum. Bir şeyler değişiyor." derken ayağa çoktan kalkmıştı. Ben de onu izlerken ayağa kalktım.
"Ben aynıyım." derken kendim bile inanmamıştım buna. Ona olan aşkımın artık küçük bir çocuğun mutluluğu yada bir ergenin heyecanı kadar basit olmadığını biliyordum. Bir volkan gibi patlamaya hazırdım. İşte bu durum beni çeşitli dengesizliklere itiyordu, ben bunu kişiliğimi ispatlamaya çalışmak olarak yoruyordum. O volkan yakında patlayacaktı, hissediyordum.
Yönünü evin dış kapısına yönlendirdiğinde onu öylece izledim sadece. Taze nane kokusunun odaya sindiğini ancak fark edebilmiştim. Aniden gelen kapı çarpması ile olduğum yerde sıçradım. Bilmeden de olsa bilmem kaçıncı terk edişiydi bu beni.
Aradan çok geçmemişti ki -en azından kokusu hâlâ burnuma gelirken- telefonum titremeye başladı. Artarda gelen bildirimler ile telefonumu cebimden çıkardım.
Erkan: Oyunu unutmadım.
Erkan: Yarın son tahminimi yapacağım.
Erkan: Okulda ol.
***
Hikaye gittikçe boka sarıyor, hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Ghosts • boy×boy
Fiksi RemajaYarım dolu bardakta yüzen iki hayalet, tek bedende iki ruh.