7

12.2K 693 168
                                    

Hiçbir şey yapmamama rağmen hocanın ısrarla beni dinlememesi ve dersten atması nedeniyle kendimi bahçeye atmış ve uzun süredir kullanmadığım halde yeniden başladığım sigaradan bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirmiştim.

İzmire geldiğim günden beridir hayatım eskisine rağmen daha durgun devam ediyordu ama son zamanlar edindiğim arkadaş çevresi sayesinde sıkıcı hayatım az bile olsa hareketlenmeye başlamıştı. Pek sessiz sakin tipler olmasalar bile bana kendimi iyi hissettiriyorlardı. Eski Murat gibi hissettiriyorlardı. Rüzgar'dan önce var olan Murat gibi.

Hayatım eski düzenine başka bir şehirde oturmasına rağmen yine de gayet iyi hissediyordum. Sadece bezen Poyraz ve diğerlerini hatırlamam, onları özlemem moralimin düşmesine neden oluyordu. En yakın arkadaşımı, Poyraz'ı çok fazla özlüyordum. Onunla sohbet etmeyi, gece geç saatlere kadar hiçbir anlamı olmayan konularda tartışmalırmızı, aklına girip okulu kırdığımız zamanları çok özlüyordum. Kısacası ben kardeşimi geri istiyordum ama yapacak pek bir şeyimiz yoktu. O hayatını İstanbulda, bende bir şekilde İzmirde devam ettirmek zorundaydım.

Sigaramın bitmesi ve yanıma sessiz bir şekilde oturan beden daldığım düşüncelerden beni bir çırpıda çıkarmayı başarmıştı. Sırtını benim gibi duvara yaslayan ve havanın hafif soğukluğunu umursamadan otların üzerine oturan çocuğa verdim dikkatimi hemen ama o benim aksime gözlerini yolduğu otlara odaklamıştı. Az önce benimle mesajlaşan çocuk o değilmiş gibi şimdi yine çekingen tavırlarına bürünmüştü.

"Neden geldin?"

Sorduğum soruyla hafif bir şekilde yerinde kıpırdansa bile cevap vermemişti.

"Gelince konuşacağımızı sanmıştım."

Otları yolmayı bırakıp kısa bir süreliğine yüzüme baktı ama sonra hemen bakışlarını tekrar yere odakladı.

"Ben yalnız kalma diye geldim."

Fısıltıya benzer sesiyle konuşması nedensiz bir şekilde yüzümde küçük bile olsa bir gülümsemenin belirmesine neden olmuştu.

"Dün sana kötü davranmama rağmen mi?"

Görmediğini bildiğim halde tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruya karşılık olarak ilk önce omuz silkmişti.

"Bana söylemene rağmen geçmişini kurcalamaya devam ettim."

Bunu neden söylediğini anlayamamıştım.

"Yani?"

Devam etmesi için söylediğim kelime işe yaramış olacak ki yeniden konuştu.

"Bana öyle davranmanda benimde payım var."

Anlayışı karşısında kendimi gevşemiş ve rahatlamış hissetmeye başlamıştım.

"Rüzgar benim İstanbulda hayatımda olan birisi."

Aniden söylediğim cümleyle titreyen gözlerini gözlerime dikmiş ve hemen ardından şaşkın bakışlarını yüzümde gezdirmişti.

"Arkadaşın mıydı?"

Merakına gülerek kafamı salladım.

"Hayatımı sana anlatacak kadar sana güvenmem gerektiğini sanmıyorum."

Sırtını yaslandığı duvardan heyecanla ayırarak karşıma geçip oturmasına ve yüzündeki çocuk heyecanına gülmeden edememiştim.

"Bana güvenebilirsin, gerçekten. Güvenilir birisiyimdir."

"Birisine güvenmek o kadar kolay bir şey değil."

Yüzünde az önce beliren gülümseme usulca kaybolurken kafasını olumlu anlamda salladı.

"Ama ilerde bana güvenirsen anlatırsın, değil mi?"

Aynı sınıfta olmamıza rağmen bu kadar çocuksu ve tatlı olması beni şaşırtmıştı. Tamam tatlı olabilirdi ama bu kadar çocuksu olması garipti. Sonuçta Yavuz benden sadece bir yaş küçüktü ama ona bakınca sanki benden 5 yaş küçük birisiyle konuşuyormuşum gibi hissediyordum.

"Güvenirsem anlatırım tabi."

Büyük bir gülümsemeyle yeniden bana baktığında gülümsemesi yüzünden gözlerinin bile kaybolduğunu fark ettim. Gerçekten büyük bir gülümsemeydi.

"Merak etme, benim güvenilir birisi olduğumu kısa zamanda anlarsın."

Yazıp yazıp atıyorum ama tıkandığım zaman taslak bölüm bulamayacağım😶

Umut mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin