Hayatımda yaşadığım en korkunç geçen hafta sonları arasında tartışmasız ilk sıradaydı geride bıraktığım iki gün. Kıskançlık ve kırılmışlığımla başbaşa kalmıştım. Kalbim inatla onu düşünmeyi sürdürmeye devam ettiği için sürekli kafamda senaryolar yazıp duruyordum. Kaç kez onu arayıp kontrol etmek istemiştim ama gururum izin vermemiş ve ben içimdeki kurtlarla beraber yaşamaya devam etmiştim.
Devamlı instagramda Murat, Poyraz, Berkan ve her ne kadar onu gördüğüm zaman kalbim acısa bile Rüzgar'ın hesaplarında dolanıp durmuştum ama Rüzgar onlardan bağımsız story'ler atıyordu. Ve bu bir nebze bile olsa sakinleşmeme neden oluyordu.
Sadece bir keresinde Berkan'ı aramış ve açmadan kapamıştım. Geri döndüğünde ise yanlış aradığımı söylemiş ve ağzından birkaç laf almıştım. Murat sadece annesi ve Poyraz'la zaman geçirmişti anlaşılan.
"Murat?"
Alp'in yüksek sesle onu çağırmasıyla gözlerim anında sınıf kapısına yönelmiş ve onunla göz göze gelmiştim. Bana yorgun bir gülümseme bahşederek kendi sırasına geçmişti.
Geriye bakmamak için kendimi doldurmaya başladığım sırada kafamı geriye döndürerek sırasına gömülmüş Murat'a baktım. Sıranın üzerinde birleştirdiği kollarına dayamıştı çenesini ve gözlerini bana dikmişti. Ona bakmayı sürdürdüğüm sırada yine yüzünü küçük bir gülümseme süslemişti.
Sınıfta herkes kendi yerini almaya başlamıştı ve bu hocanın artık geldiğini belli ediyordu. Kendimi zorlayarak öne döndüm ve kitabımı açarak derse odaklanmaya çalıştım.
Gülümseyen yüzünün görüntüsü tekrar beynimi hücum ettiğinde benim de yüzümde gülümseme belirmişti. Onu gülümseyerek görmeyi seviyordum. Ona yakıştığını düşündüğüm en birinci şeydi. Hele ki o gülümsemenin sebebi bensem mutlulukla kaplanırdım.
"Nasılsın?"
Teneffüste sıramın yanında beliren vücuttan yayılan kokudan zaten onun geldiğini anlamıştım ama sesini duymamla kesin emin olmuştum. Kafamı geriye atarak yüzüne bakmaya çalıştığımda diğer tarafa geçerek yanıma oturdu.
"İyi misin?"
Kafamı aşağı yukarı sallayarak cevapladım sorusunu. Sonraki ders beden olduğu için sınıf tamamen boştu ve bundan yararlanarak sıranın üzerindeki elimi eliyle örttü. Bu hareketine karşılık hemen elimi geri çektim.
Hala yüzüne bakmamakta ısrar etmeme rağmen bakmak için kıvranıyordum resmen. Bana yaklaştığı sırada nefesimin hızlanmasını fark etmesin diye nefesimi tuttum. Ama benden farklı olarak o hızlanan nefesini saklama gereği duymuyordu anlaşılan.
Saçlarımdan derin nefes çekmesi tüm vücudumun titremesine neden olmuştu.
"Seni çok özledim. 2 gün hiçbir şekilde seni göremediğim için çıldıracaktım resmen. Seni bırakıp gitmem aptallıktı."
Fısıltıyla konuşurken daha çok kendiyle konuşuyor gibiydi. Elini yanağıma atarak beni tamamen kendini çekerek burnunu saçlarıma daldırdı. Küçük birkaç öpücük bırakırken ben bir şey yapmadan öylece duruyordum.
"Yalvarırım affet artık."
Kollarıyla vücudumu tamamen sararken duyduğum aciz ses içimi darmaduman etmişti. Ona böyle acı yaşatmak değildi benim amacım. Ben onu cezalandırmak bile istemiyordum. Yaptığım tek şey kendimi korumaktı.
"Yapma, Murat. Acı çek diye yapmıyorum bunu."
Omuzlarımdan tutarak beni kendinden ayırdı ve bu kez yüzümü avuçlarının arasına aldı. Sürekli bana dokunmaya çalışıyordu. Hareketleri beni ne kadar çok özlediğini açıkça belli ediyordu.
"Onun için yapmasan bile bu acı çekmediğim anlamına gelmiyor. İstanbul'a, doğduğum, büyüdüğüm, güzel şeyler yaşadığım şehirde, annemle, Poyraz'la olmama rağmen ben sadece seni düşünüyordum. Gözüm senden başka kimseyi görmüyor. Yemin ederim seni çok seviyorum. Kimseye değişmem seni, Yavuz. Artık affet kurban olduğum."
![](https://img.wattpad.com/cover/158279066-288-k950875.jpg)