54

7.4K 443 176
                                    

Yavuz: Sen ne yapıyorsun?

Murat: Dikkatini dağıtacak şeyleri ortadan kaldırıyorum

Yavuz: Bırakmadın çocuğu

Yavuz: Belli ki seninle sıkılıyor

Murat: Sen takma Selim'i

Murat: Biz baya eğleniyoruz

Yavuz: Pek öyle durmuyor

Murat: Sen bize bakma, ders çalış hadi

Murat: Test kitabı öyle açık duruyor önünde

Murat: İstersen sınıfta çalış

Murat: Kantin gürültülü çünkü

Yavuz: Gözümü üstünden ayırmamam gerekiyor

Yavuz: Selim için endişeliyim

(Görüldü)

Murat: Rahat bıraktım

Murat: Endişelenmene gerek yok

Murat: Derse odaklanabilirsin artık

(Görüldü)

Murat: Yak canımı, Yavuz

Murat: Daha çok yak

Murat: Bu acıyla ölmem ben

Yavuz: Bir şey yaptığım yok benim

Murat: Peki

(Görüldü)

Yavuz: Benim canımın nasıl yandığıyla ilgili en ufak bir fikrin yok

Murat: Bunun farkındayım

Murat: Bu yüzden yeteri kadar ceza çekiyorum zaten

Yavuz: İçim alev alev yanarken sana iyi davranamam

Murat: İyi davran demiyorum sana

Murat: Bunu beklemiyorum senden

Murat: Sadece bilerek acıtmaya çalışma hiç değilse

Yavuz: Bilerek bir şeyler yaptığımı mı düşünüyorsun?

Murat: Kıskandırarak yeteri kadar kalbim acıtıyorsun bilerek

Yavuz: Öyle bir amacım yok

Yavuz: Ben neden seni kıskandırmak isteyeyim?

Yazdığı mesaja cevap vermek yerine kalkıp az önce gittiği sınıfa girdim hızla. Öyle arası olduğu için bos sınıfta en arkada oturan Yavuz anında dikkatimi çekmişti. Başını ağır hareketlerle kaldırdığında gözlerimiz anında buluştu.

"Neden geldin?"

Titreyen sesi duyulduğunda hızlı adımlarla yanına yürüyüp başının üzerinde dikildim.

"Beni gerçekten kıskandırmaya çalışmıyor musun?"

Başını geriye atarak yüzüme baktı ve dudaklarını oynatarak sessiz bir şekilde "hayır" dedi.

"O zaman Selim'i neden koruyup duruyorsun? Beni görmek bile istememene rağmen onunla gülüyorsun. Kıskandırmak istemiyor musun? O zaman neden Selim seni bu kadar ilgilendiriyor? Bu yaptıkların ne o zaman, Yavuz?"

Yutkunduğunu belli eden adem elmasına kayan bakışlarım tekrar yüzüne tırmandığında test kitabına eğdi bakışlarını.

"Ölüyorum ben, Yavuz. Seni kaybedeceğimi düşünerek her gün ölüyorum."

Söylediğim şeyle dolan gözlerini önce yüzümde gezirdi, ardından sıradan çıkıp ağır adımlarla sınıfın penceresine yaklaştı. Ben de onu takip ederek arkasında durdum. Dışarıya seyrederken titreyen sesi doldurdu sınıfa.

"Galiba bunun için geç kaldın. Biz birbirimizi kaybettik zaten."

Donan ruhum ve vücudumla öylece dikilmeye devam ettim. Yanlış duymamışım, değil mi? Hayatımı karartacak cümleyi söylemişti az önce. Tapılası dudaklarından dökülmüştü beni mahvedecek kelimeler.

Umut mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin