"Hani ders çalışacaktık biz?"
Kucağımda oturup kendini kaybetmiş bir şekilde bana bakan Yavuz gülerek sorduğum soruyu umursamadan alt dudağımı dudaklarının arasına alarak açlıkla emdi.
Son zamanlar benimleyken hiç çekinmeden hareket etmesi, konuşması inanılmaz keyif veriyordu bana. Yavuz artık tamamen çırılçıplak ruhuyla benimle beraberdi. Sadece gerçek aşıkların yaşadığı doğallığı yaşıyorduk birlikte. Her halimizle sevildiğimizi bilerek yaşıyorduk ilişkimizi ve bu mükemmel bir duyguydu. Kendin olabilmek müthişti.
"Yavuz, ders diyorum. Fizik diyorum."
Dudaklarımızı zorlukla ayırarak söylediğim şeye bu kez o gülmüştü. Şu an fazla azgın gözükmesi bile hala çocuk tatlılığından uzaklaştırmıyordu onu. Bu halini çok fazla seviyordum. Azgınlığının ve bebekliğinin aynı anda gözükmesi güzelliğine güzellik katıyordu.
"Seni taciz ediyormuşum gibi davranma, Murat. Sanki sen ders çalışmak istiyorsun."
Alaylı yüz ifadesiyle süslediği cümlelere konuşmadan önce cevap olarak kafamı salladım.
"Ben sadece gelecek hayatımı düşünüyorum. Sonuçlar açıklanınca beni gebertmen olası bir ihtimal."
"Bugünü hatırlatırsın sen de."
Bulunduğumuz durum yüzünden kızaran yanakları, hafif aralık dudakları ve usulca bana sürttüğü kalçası kendimi kaybetmeme kesinlikle yetiyordu.
Beni bu kadar çok istediğini hiç çekinmeden belli etmesi inanılmaz keyifli hissettiriyordu. Zaten yeterince azmıştım ama bunu düşündükçe daha çok teslim oluyordum çekimine. Omuzlarımda, boğazımda turlayan küçük parmakları, şakağımdan yanağıma, yanağımdan çeneme usulca hareket eden dudaklarıyla fazla mükemmeldi. Her haliyle güzeldi benim sevgilim. Her haline aşıktım bebeğimin. Her haliyle benimdi, her halimle onundum. Bizdik, bütündük.
Sırtında özenle dolaştırdığım ellerım tişörtünden içeri girdiğinde kalçasını bana daha çok bastırarak kollarını boynuma doladı. Ufacık vücudu bana sokularak iyice ufalıyordu. Ensemde birleştirdiği elleri orada oyalandığı sırada boynuma küçük öpücükler bırakarak kulağıma doğru aram aram fısıldıyordu.
"Mutlu olmamız gerekiyor artık."
Kendinden geçmiş sesi kalbimi hızlandırdığı sırada gülümsedim.
"Ne o, beni sadece cinsel anlamda mı istiyorsun sen?"
Göğsüne yerleştirdiğim ellerimle onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştığımda bacaklarını belime daha sıkı dolayarak yerini sağlama aldı.
"Murat, sınırlarımı zorluyorsun ve sen bunun apaçık farkındasın."
Sinirli çıkan sesi çatık kaşlarıyla mükemmel bir uyum sağlamıştı o an.
"Hangi sınırlarını?"
Utangaç Yavuz'u gün yüzüne çıkarmak için fazla çabaladığımın farkındaydım ama Yavuz'un da bazı zamanlarda ne kadar inatçı olduğunun şahidi olmuştu.
"Murat, hadi artık konsantre olsana sen."
Yanağıma küçük öpücükler bırakarak saçlarımı okşamak işine kaldığı yerden devam etti söylenerek. Sesi o kadar çok belli ediyordu ki, beni istediğini. O yüzden kendimin bile anlamadığı bir şekilde üstüne gidiyordum.
"Bence de konsantre olmamız gerekiyor artık."
Cevabımdan memnun olmuş olacak ki, dudağını dişleyerek gülümsedi. Usulca dudaklarıma uzandığında yanaklarından yakalayarak durdurdum onu.