Yavuz'un okulda benden kaçmasına alışıktım ama gözlerinin benimle buluşmaması için uğraşmasına bir türlü alışamıyordum. Kavgamızın üzerinden 3 gün geçmesine rağmen ne mesajlaşmıştık, ne de okulda konuşmuştuk. Benim ona yazacak yüzüm yoktu, onun ise kırılmış bir kalbi vardı.
Suçun tamamen bende olduğunu biliyordum. Onun masumluğunu kafamda saçma bir şekilde göz ardı etmiştim. Aptal gibi onu hiç yapmayacağı bir şey için suçlamıştım resmen. Kırılacağını hiç düşünmeden onu incitcek sözler sarf etmiştim.
Kalbimin bana oynadığı bir oyunla başbaşa olduğumu düşündüğüm için öyle bir şekilde davranmıştım. Henüz onarılmayan, hala darmaduman olan kalbim paramparça bir şekilde bana inat yeniden heyecanla atmaya başlamıştı ve her ne kadar korkmuyormuş gibi davransam bile içten içe korku tüm ruhumu ele geçirmiş durumdaydı. Yeniden aşık olacağım, birisine güvenebileceğim düşüncesi ödümü patlatıyordu. Ve tüm bu korkularıma rağmen ben Yavuz'u öylesine hayatımdan silemiyordum. Ona ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.
"Zil çaldı oğlum."
Alp'in omuzumu dürtmesiyle kafamı hızla salladım ve kendimi boğulduğum düşüncelerimden kurtarmaya çalıştım.
"İyi misin sen? Fazla dalgınsın."
Kaşını havalandırarak söyledikleri sinirlenmemden başka bir boka yaramıyordu resmen. Ona baktıkca Yavuz'un onu öpmesi aklıma geliyordu ve kendimin bile anlamlandıramadığı bir şekilde kıskançlıktan içimin burkulmasına neden oluyordu. Onun pembe, dolgun dudaklarının Alp'in dudaklarının üzerinde olduğunu düşünmek kafamı patlatmak istercesine duvarlara vurma isteği yaratıyordu.
"Senin bir problemin var kesin. Yavuz'la mı ilgili?"
Yavuz isminin dudaklarından dökülmesi bir anda beni kendimden çıkarmıştı. Ellerimi boğazına dolayarak onu sıranın üzerine yatırdım ve sinirle soluyarak dişlerimin arasından konuştum.
"Yavuz seni hiç ilgilendirmez."
Yaptığım şeyi beklemediği için hala şaşkınlığını üzerinden atamayan Alp bir şey söylemeden öylece bana baktı ama birkaç saniye geçtikten sonra hızla kaşları çatıldı ve beni hızla göğsümden iterek kendinden uzaklaştırdı.
"Ne yapıyorsun oğlum sen?"
Dişlerini sinirle bir birine bastırdığını kasılan çenesinden anlamıştım.
"Bu tavırlar ne?"
Kendime gelmeye başladığım için mahçupluk hissinin usulca sirayet etmesiyle bakışlarımı Alp'ten ayırdım.
"Özür dilerim, ben bu aralar pek iyi değilim."
Yeniden bakışlarım yüzüne sabitlendiğinde çatık kaşlarıyla karşılaşmıştım.
"Yavuz ne iş?"
Ne söyleyeceğimi bilemez bir halde bir süre öylece bekledikten sonra nihayet konuşmak aklıma gelmişti.
"Aramız bozuk."
"Benimle olan konuyu mu anlattı sana?"
Merak kokan sesiyle sorduğu soruya ne cevap vereceğimi kestiremiyordum.
"Söyledi yani?"
Yeniden sabırsızca sorduğu sorusuna artık bir cevap vermek zorundaydım.
"Onun bir suçu yok. Ben söylemesi için direttim."
"Benim gay olmadığımı da söyledi mi?"
Hala bakışlarındaki soğukluk yerini korurken kendimi sorgudaymış gibi hissediyordum.
"Merak etme, gay olmadığını biliyorum zaten."
"Ama senin için aynı şeyi söyleyemeyiz galiba?"
İzmir'e geldiğimden beridir benimle iyi geçinen, hatta arkadaşım diye bileceğim birisi olduğu için bunu ondan daha fazla saklamak istemediğim için sadece kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim.
"İstersen benimle de konuşmayabilirsin uzak durmamı istiyorsan."
İma barındıran sesimle yüzümdeki iğneleyici ifadeyi birleştirerek söylediğim şeyle kaşları kısa süreliğine düğümlendi ve ardından hemen çözüldü.
"Beni öpmediğin sürece bir sorun yok."
Yine vücudumu hızla saran kıskançlık duygusuyla derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.
"Bir daha bu konuyla ilgili ima yapma."
Şaşkınlıkla gözlerinin açıldığı sırada sadece iki kelime edebilmişti.
"Yoksa siz?"
Sıradaki çantamı aldığım sırada kendime kızgın bir şekilde mırıldandım.
"Aptallık etmeseydim biz diye bir şey olacaktı ama ben mahvettim."
Tepkisini beklemeden bir hışımla sınıftan çıkmamla Alp'te peşime takıldı.
"Sakın beni öptüğü için aranızın bozulduğunu söyleme bana."
"Bu konuyu bir daha açma dedim sana."
Sinirle bağırdığımda ellerini suçsuz olduğunu belirtmek için kaldırdı.
"Tamam, özür dilerim."
Daha fazla Alp'le uğraşmamak için onu bırakıp kendimi okuldan dışarı attım. Geç çıktığımız için okul çıkışında pek kişi yoktu. Hırsla ellerimle saçlarımı dağıtarak kafamdaki aptal düşüncelere bir son vermeye çalıştım ama hiçbir yararı yoktu.
Benim kısa bir sürede Yavuz'la konuşup bu sorunu halletmem gerekiyordu.