"Dışarı çıkmak istemediğine emin misin?"
Göğsüme sokulmuş Yavuz usulca kafasını sallamakla yetindi o an.
"Hep evdeyiz ama. Bir yerlere gitsek iyi olmaz mı?"
Birkaç saniye bir şey yapmadan öylece durdu ama hemen ardından burnunu boynuma getirerek yüzünü tamamen oraya yerleştirdi.
"Seninle sadece bir kere sinemaya gittik, onda da filmi izleyip geri döndük."
"İstemiyorum, Murat."
Çenemin hemen altına bir öpücük bıraktı. Neden böyle yaptığını bir türlü anlayamıyordum. Sürekli evde kalmayı tercih ediyordu. Gay olduğumuz için mi, yoksa başka bir nedeninin olduğunu düşünüp duruyordum ama sonuç olarak bir şey söylemediği için nedenini hala bilmiyordum.
"Neden istemiyorsun?"
Uzandığı yerde huzursuzca kıpırdanmasının hemen ardından kollarını belime dolayarak sıkıca sarıldı bana. Bu konu onu geriyordu anlaşılan. Bunu her seferinde yaptıklarıyla çok iyi anlıyordum. Ama neden?
"Evde daha iyi hissediyorum."
"Ama bebeğim bazen dışarı çıkmak gerekir."
Söylediğime canı sıkılmış olmalı ki benden uzaklaşarak yatakta oturdu.
"Gerekmez."
Kaşları endişeyle çatılmış, elleri birbirine kenetlenmiş, parmakları birbirine ezerek işgence veriyordu adeta. Huzursuzdu. Bu konu her açıldığında olduğu gibi, yine huzursuzdu.
"Neden?"
"Ev daha güzel. Ben dışarı çıkmayı sevmem."
Parmaklarını ondan kurtarmak için birbirleriyle iç içe olan parmaklarını usulca çözüp kendi ellerimin arasına aldım.
"Sevmemen için bir neden var mı peki?"
Onunla ilgili çok fazla şey öğrenmek istiyordum. Onu kendinden bile iyi tanımak istiyordum ama Yavuz bu konuda bana pek yardımcı olmuyordu.
"Dışarısı sıkıcı."
"Ama bunun bir nedeni olmalı. Öylesine bundan hoşlanmaman imkansız."
Kıkırdayarak belime sardı ince kollarını. Başı tam olarak karnıma denk geldiği için gıdıklanmıyor değildim ama bunun sırası olmadığını biliyordum.
"Murat, benim söylediklerimin altında bir şeyler arama. Ben sandığın gibi derin birisi değilim. Notlarımın iyi olması beni öyle biri yapmaz."
Kendini böyle tanımlaması sinirimi bozmuştu. Neden böyle olduğunu söylemişti ki, durup dururken?
"Aptal aptal konuşma."
"Ama gerçeği söylüyorum. Dışarı çıkmıyorum, çünkü evde olmayı seviyorum. Hepsi bu."
Sağ elim saçlarıyla oynamaya başladığı sırada sol elim bana sarılı olan kolunun üzerinde sakince hareket ediyordu.
"Bu bile bir neden oluyor işte, Yavuz."
"Dışarıyı sevmemem de bir neden oluyor ama sen onu kabul etmemekte ısrar ediyordun az önce."
Kollarını usulca gövdemden çözüp gözlerime dikmişti uyuşuk gözlerini. Yorgun olduğunu gözleri aşırı belli etse bile aynı zamanda bana meydan okurmuşcasına bakmayı da ihmal etmiyordu.
"Bu bakışlarını seviyorum."
Yüzündeki emin ifadeyi bozmamaya özen göstererek sol kaşını havalandırdı.
"Hangi bakışımı?"
İşaret parmağım kaşında dolaşmaya başladığı gibi itinayla kaldırdığı kaşı usulca eski yerini geri aldı ve gözleri tüy yavaşlığıyla kapandı.
"Kendinden emin, bana meydan okurmuşcasına bana bakmana bitiyorum. Göz bebeklerin bana olan aşkın yüzünden titrerken bakışların sertliğini koruyor. Öyle bakınca benden vazgeçecekmişsin gibi hissediyorum, kalbim acıyla kıvranıyor hissettiği gerçekle ama hemen titreyen göz bebeklerin bana güven veriyor. 'Merak etme, sana aşığım ben. Seni hiç bırakır mıyım?' diyor bana sanki. Beni anında sakinleştirmeye başarıyor işte o an."
Dudaklarının kenarı hızla yukarı tırmandı. Söylediklerimin hoşuna gittiği belli oluyordu işte. Gözlerini açmadan yanaklarımın iki yanında beliren elleriyle ben de gülümsemiştim.
Bana daha çok yaklaşıp dudaklarımın üzerine nefesini bıraktı konuşmadan hemen önce.
"Bana bu kadar aşık olduğunu hissetmek kadar güzel bir şey yok, biliyor musun?"
Dudaklarımı kesik kesik dokunuşlarlarla süslemesinin bana artık yetmediğini hissediyordum. Daha fazlasını istiyordum.
"Kışkırtma artık."
Fısıltıyla karışık sesim dudaklarına çarptığında gülerek bu kez kulağıma doğru üfledi nefesini.
"Güçlü görünümünün altında bana karşı olan bu teslimiyetin çok hoşuma gidiyor. Bana karşı olan zaafına aşığım."
Masum kıkırtıları eşliğinde belinden yakalayarak sırtını yatakla buluşturdum.
"Sınırlarımı bilerek zorluyorsun."
Yüzündeki emin ifade hızla solmuştu duyduğu şeyle.
"Annem içerde."
Onu taklit ederek nefesimi yüzüne üfledim.
"Yani?"
"Yani uslu uslu uyu."
Yüzüne öpücükler bırakarak huysuzlandım.
"Uyumasak?"
"Sonra Murat."
Zor olsada cılız sesi beni durdurmaya yetmişti. Üzerinden kalkarak kendimi yanına bıraktığımda vücudunu tamamen bana döndürdü.
"Teşekkür ederim."
Buna cevap olarak sadece kollarımı açtım ve arasına yerleşmesini bekledim sabırla.