30

9.4K 567 128
                                    

Sabah erkenden Yavuz evden çıkmadan yetişmek için kalkmış ve acele bir şekilde hazırlanarak kendimi dışarı atmıştım. Okula gitmeden önce onunla konuşmak zorundaydım. Bir gün daha aramızda olan soğukluğun devam etmesine izin veremezdim. Saçma sapan davranışlarımla zaten onu yeteri kadar üzmüştüm. Artık daha fazla incinmesine, söylediğim lafların altında ezilmesine izin veremezdim. O çok fazla masumdu ve mutluluğu sonuna kadar hak ediyordu.

Evet, tam olarak aşık olduğumu söyleyemezdim ama ona karşı çok yoğun duygular besliyordum. Gülümsemesi, utangaç bakışlarıyla bana bakması, pembeleşen yanakları aklıma geldikce içimi inanılmaz bir huzur kaplıyordu. Onun o tatlılık barındıran hareketlerini düşünerek geleceğim yolu çoktan bitirmiştim. 

Düşüncelerimin etkisiyle yüzümde oluşan gülümsemem apartmanlarının önüne geldiğimde gördüğüm şeyle anında solmuştu. Alp'le konuşmadığını her defasında bana inatla söyleyen çocuk şu an onunla beraberdi. Aynı benim karşımda olduğu gibi çekingen bakışlarını parmaklarına odaklamış ve elleriyle oynamayı sürdürüyordu. Karşısındaki arkadaş dediğim Alp ona bir şeyler anlatırken o sadece kafasını sallamakla yetiniyor ve ara sıra gülümsemeyi ihmal etmiyordu.

Damarlarımda dolaşan kan kıskançlıkla donarken yumruklarımı sinirle sıkmıştım. Ulan bana asla bir araya gelmediklerini söyledikleri halde şu an karşımdakı manzara bana tam olarak aksini söylüyordu. Sırf Alp yanımda diye okulda neredeyse yüzüme bile bakmayan çocuk şu an onun karşısına geçip gülümsüyordu resmen.

Kısa bir süre onları izledikten sonra kendimi daha fazla durduramadım ve adimlarımı yere olabildiğince sert bir şekilde basarak yanlarına yaklaştım. Beni gören Yavuz'un gözleri korktuğunu ve şaşırdığını bellli edercesine yerinden fırlayacak şekilde açılmıştı. Ona daha fazla dikkat etmeden yumruğumu gelişi güzel Alp'in suratına indirdiğim sırada Yavuz ismimi bağırarak beni arkadan tuttu. Ama bu hareketi daha fazla sinirlenmeme neden olmuştu. Vücudumu kolaylıkla ondan kurtardım ve hemen ardından sert bakışlarımla gözlerini delecek bir şekilde ona baktım.

"Sakın, Yavuz, sakın!"

Yeniden Alp'e döndüğümde uyarımı umursamadan tekrar arkadan bana sarıldığında bu kez sinirle onu kendimden ittim.

"Bana dokunma!"

"Murat, yanlış anladın. Bir dinle lan önce."

Beni sakinleştirmek amacıyla sakin bir şekilde konuşan Alp'in yüzüne ikinci yumruğu indirdiğimde geriye sendeleyerek bir küfür savurdu.

"Yanlış anladın sen. Murat. Yemin ederim düşündüğün gibi bir şey değil. Sadece konuşuyorduk. Hem seninle ilgili konuşuyorduk zaten."

Yavuz titreyen sesiyle nefes almadan bunları bana söylerken aniden Alp'e döndü ve ondan yardım ister gibi yalvararak ona baktı.

"Sen de söylesene. Murat'la ilgili konuştuğumuzu söylesene Alp."

Gözlerim anında Alp'i bulduğunda kafasını olumlu anlamda sallayarak Yavuz'un söylediklerini onayladı.

"Anlamadan, dinlemeden direk dalıyorsun be oğlum. Sadece seninle ilgili konuşuyorduk. Aranızın düzelmesi için yardıma gerek varsa bana söylemesini dedim sadece."

İçimdeki güvensizlik duygusu baş kaldırdığı için ne söylediklerinde manytıklı bi taraf görüyordum, ne de bakışlarında o güveni hissetmiştim. 

"Bunu söylemek için neden buraya kadar geldin peki?"

Sorgulayıcı bir şekilde yüzünü incelediğimde kendinden emin bir şekilde kafasını salladı.

"Büşra da bu apartmanda oturuyor. Ben Yavuz'un burada oturduğunu bile bilmiyordum oğlum. Aniden karşılaştık. Zaten Yavuz öylesine çıkıp gidiyordu. Ben durdurdum konuşmak için. Hem aramızdaki sorunu halletmek için, hem de seninle ilgili konuyu konuşmak için."

Alp'in dudaklarından dökülen her kelime kafamı duvara vurarak patlatmak istememe neden oluyordu. Yine içimdeki saçma güvünsizlik duygusuyla Yavuz'u kırıp dökmüştüm.

Pişmanlıkla ona döndüğümde bir çift dolu mavi gözle karşılaştım. Boğazım acıyla düğümlenireken kırgınlık kokan sesi içimi parçalamıştı.

"Bir kere de güven bana. Beni suçlamaktan vazgeç artık. Murat."

"Ben özür dilerim."

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde öylece ona bakmayı sürdürdüğüm sırada, Yavuz 'un yüzünü dudaklarımdan dökülen kelimelerle acıyla karışık bir gülümseme süsledi.

"Bu suçlamaların canımı yakıyor, Murat. Kalbim fazla acıyor."

Ben orada öylece dikilmeye devam ederken Yavuz yanımdan geçerek gitmişti. Söylediklerinde çok haklıydı. Geçmişimden gelen güvensizlik duygusu yüzünden masum olduğunu bilmeme rağmen onu her seferinde suçlamaya devam ediyordum.

Umut mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin