Yavuz'un ağzından
Gözlerindeki kırılmışlık ve vücudunun titremesiyle yüzüme üzüntüyle son kez bakıp kendini sınıftan dışarı atmıştı. Arkasında gitmek, sarılıp her şeyi geride bıraktığımızı söylemeyi o kadar çok istemiştim ki o an ama yapamamıştım. Her şeyi unutup onunla birlikte olmak istiyordum ama artık biz diye bir şey olmaması gerektiğini de biliyordum. Yaşanmış şeyden sonra öylece devam edemeyeceğimize emindim.
Ona aşıktım. Ben Murat'ı çok seviyorum ama bu unutulacak gibi bir şey değildi. Kulaklarımda çınlayan sesi, eskiden hayat neşem olan sesi hatırlamakla kendimi öldürmek istiyordum. Fazla zordu yaşadığım şey. Her hücresine aşık olduğum kişinin öylece başka ismi inlemesi yenilir yutulur cinsten bir şey değildi.
Düşünceler kafamın içinde bir kaos yaratmaya başladığında eve vardığımı fark ettim. Apartmanın karşısında dikilen vücudu görmeyiyse hiç beklemiyordum. Başı yere eğik ayağıyla taşla oynarken fazla dalgın gözüküyordu. Vücudu bitkinliğini belli etmek istermişcesine eğik duruyordu. Kalbim hızla atmaya başladığında bu anın tadını çıkarmak istedim. O uzun zamandır izleyemiyordum. Resmen onu izlemeye bile hasret kalmıştım.
Kapüşonun önünden sarkan sarı saçlara burnumu daldırıp kokusuyla mayışmak için geberiyordum. İki yanında duran o aşık olduğum eller hayatta en sevdiğim duyguyu bahşediyordu bana. Parmakları yanağımda hareket ederken kendimi kaybedişime hasrettim. Eskiye dönmek için zamanı geriye almak istiyordum. Ben Murat'ı geri istiyordum. Mutluluğumu istiyordum. Olmayacağını, bir daha asla birlikte olmayacağımızı bilmeme rağmen yine de istiyordum işte.
"Yavuz?"
Rüzgarın alıp getirdiği sesi kulaklarıma dolduğunda transtan çıkıp karşımdaki bedene verdim tüm dikkatimi. Yorgunluğunu belli eden yavaş adımlarla yanıma gelip önümde durduğunda bitkinliğini gördüm. Ben bu çocuğa ne yapıyordum böyle?
"Benim içime sinmedi. Bence yeniden konuşmamız gerekiyor. O yüzden seni bekledim."
Ne konuşacaktık ki? Gerçekten çözülecek bir şey kalmış mıydı?
"Yavuz, hala beni sevdiğine eminim. Aynı şeyleri tekrar tekrar söylediğimin farkındayım ama ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemez haldeyim."
Gözlerime aniden hücum eden yaşları geriye göndermeme fırsat olmadan kendilerini bir anda özgürlüğe bıraktılar. Yüzüm anında Murat'ın avuçları arasında yerini aldığında içimde uzun süredir beklettiğim diğerleri de anında özgürlüklerine kavuşmak için savaşmaya başladılar ama benim onlara direnecek gücü kendimde bulamadığım için kolaylıkla özgürlüklerine kavuşmuşlardı.
"Ağlama, kurban olduğum. Ağlama, bebeğim. Ağlama."
Şefkatla yüzümü öpücüklere boğarken kalbimi ısıtacak kelimelerle süslüyordu öpücüklerini.
"Murat, gerçekten git artık. Hayatımdan çıkman gerekiyor. Yalvarırım git."
Paramparça olan kalbim daha küçük parçalara ayrılırken tüm bunlara dayanacak gücüm olduğuna inanmıyordum.
"Gerekmiyor. Senden vazgeçmemem gerekiyor asıl. İkimizin de mutluluğu için seni bırakmamam gerekiyor."
Gözlerimden akmaya devam eden yaşları elimin tersiyle silerek uzaklaştım Murat'tan. Bir türlü anlamak istemiyordu.
"Bu hikaye bana çok tanıdık, Murat. Bugün gitmesen bile, bir gün mutlaka beni bırakacaksın. Bir gün Rüzgar seni geri isteyecek ve o an bana acımayacaksın bile. Bunun farkındayım ben."
Söylediklerimle kaşları sinirle çatılmış ve konuşmak için atağa geçmişti ama buna izin vermeden tekrar ben konuştum.
"İnkar etme sakın. Bu hikayenin sonu bu. İlk zamanlar inkar ediyordum ama o günden sonra eminim artık."
Yeniden bir hırsla bana yaklaşarak elimi avuçlarının arasına aldı.
"Ben kendimden eminim, Yavuz. Seni sevdiğimden emin olduğumu söylüyorum."
Elimi sinirle ondan kurtardım.
"Biliyor musun, babam da anneme aynı şeyleri söylemiş ama eski sevgilisi tekrar barışmak istediğinde annemi öylece bıraktı. Yeni bile değildi. Benim tam 14 yaşım vardı. 15 sene sonra ortaya çıkan eski sevgilisine geri döndü. Aynı şeyler olacağına adım kadar eminim. Unutulamayan eski sevgili hikayesinin tekrarını yaşamayacağım."