Keyifli okumalar
Bazen tek bir cümle hatta tek bir kelime bile insanın hayatını değiştirebilir. Tek bir hata ve tek bir yanlış karar onu ateşin ortasına düşürebilir. Berfin'e düşürdüğü gibi... Geçmişte yaptığı hata peşini bırakmıyor, geleceğini altüst ediyordu. Ubey'e meydan okuması onu nezarethaneye düşürmüştü. Bir saat evvel ifadesini verdikten sonra göz altına alınmıştı. Şimdi ise sadece Aybars'ın masumiyetini ispatlamasını bekleyecekti.
Berfin deminden beri Atlas'ı, yetimhaneyi ve hayatını düşünüyordu. İçten içi beynini kemiyordu. Her seferinde düşünceleri onu bir çıkmaza sokuyordu. İçindeki ateş gitgide çoğalırken ve fırtına gitgide güçlenirken ne zaman yakıp yıkacaklarını çaresizce bekliyordu.
Birkaç dakika sonra polis memurun sesiyle düşüncelerinden kurtulup bakışlarını ona çevirdi. "Beni çıkarmaya mı geldiniz?" diye sordu hevesle, yerinden kalkarken. "Masum olduğuma inandınız mı?"
"Hayır." dedi polis memuru kafasını iki yana sallayarak. "Bir ziyaretçiniz var!"
"Aybars mı?" diye sordu merakla. Ardından kapıda beliren tanıdık yüzle ağzını şaşkınlıkla araladı. "Sen!" dedi inanmayarak. "Senin ne işin var burada?"
"Babanı böyle mi karşılarsın kızım?" diye sordu Kays Bey, kızına doğru adımlarken. "Beni hiç özlemedin mi?" Berfin onu hâlâ affetmediği için Amerika'ya gittiğinden beri onunla sadece ara sıra telefonda konuşmuştu. "Hesabına her ay para yatıran babanı hiç mi özlemedin?"
"Bana geleceğini söylemedin!" dedi Berfin sorusunu es geçerek. "Ne zaman döndün?" Duraksayıp ona şüpheyle bakarak devam etti. "Burada olduğumu kimden öğrendin?"
"Deniz arayınca ilk uçakla geldim." Berfin hiç sorgulamadan babasının yalanına inanıp kafasını salladı. "Bana inanıyorsun değil mi?" diye sordu babasına bakarken. "Suçsuz olduğuma, yetimhaneyi yakmadığıma ve çocuklara asla zarar vermeceğime inanıyorsun değil mi?"
"İnanıyorum kızım ve bunun için seni çıkarmaya geldim."
"Ne zaman çıkabileceğim peki?" Nasıl çıkacağını bile merak etmiyordu. Sadece bir an evvel buradan çıkmak, Ayris'in Amerika'ya gitmesini engellemek ve Atlas'ın yanına gitmek istiyordu. "Bugün mü?"
"Bugün değil ama yarın sabah buradan çıkacaksın!"
Genç kadın birkaç dakika sessiz kalarak Atlas'ın gitmesini nasıl engelleyebileceğini düşündü. Aklına bir şeyler gelerek yeşillerini babasına dikti. "Dışarıdaki adamı çağırır mısın?" Ciddi bir ifadeyle ekledi. "Acil!"
"Tamam." dedi Kays Bey onaylayarak. "O zaman ben şimdi anneannenin ziyaretine gidiyorum ve yarın sabah seni çıkarmaya geleceğim!"
"Anneanneme burada olduğumu söyleme, lütfen!" diye rica etti. "Kesinlikle öğrenmemeli!"
Kays Bey kafasını evet anlamında salladıktan sonra nezarethaneden çıkıp Aybars'ın yanına gitti. Genç adam, Berfin'i yalnız bırakmak istemediğinden dolayı dışarıda çıkmasını bekliyordu. Ubey'in işi olduğundan emindi fakat ne yazık ki kanıtı yoktu.
"Kimsiniz bilmiyorum ama kızım sizi istiyor." Aybars, Kays Bey'in sesiyle bakışlarını ona çevirdi. Ona elini uzatarak, "Doktor Aybars Deniz!" dedi gülümseyerek. Adam ona doğru uzatılan eli hafifçe sıktı. "Kays Asafoğlu, Berfin'in babası! Memnun oldum Aybars Bey."
"Ben de efendim." dedi Aybars saygılı bir şekilde. Ardından, "İzninizle!" dedikten sonra nezarethaneye doğru yürüdü.
Berfin hâlâ ayakta ağlayarak gelmesini bekliyordu. Aybars ona yavaş adımlarla yaklaştı. "Neden ağlıyorsun?" diye sordu endişeli bir sesle. "Buradasın diye mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN ORTASINDA (TAMAMLANDI)
General FictionBu hikâyede ya Kar ericekti ya da Ay sönecekti... "Her şeyin bir bedeli var. Bugüne kadar kim ateşin ortasından sağ çıktı ki ben çıkayım? En başından beri belliydi. Ya seninle ateşinde yanacaktım ya da senin yerine yanacaktım!" "Benim için değer mi...