Keyifli okumalar
Hayatın diğer tarafında ne var acaba? Berfin dipte olduğunu düşünüyordu. Daha fazla batamam diyordu ama daha da dibe batıyordu. Omuzlarında çok büyük bir yük taşıyordu. Acı çekiyordu. Asla yeniden kazanamayacağı masumiyetini kaybettiği için vicdani hiç rahat değildi. Zamanı geriye alamıyor, hatasını telafi edemiyordu. Geçmişte işlediği günah peşini bırakmıyor, hayatı pişmanlıklarla ve keşkelerle geçiyordu. Elinden bir şey gelmiyordu zira bazı hataların dönüşü yoktu, aynı hatası gibi. Ne telafisi ne de dönüşü vardı. Şimdi geçmişi kayıp, geleceği meçhuldu. Bugünü olacaksa bile hayatını nasıl devam edeceğini, söylediği yalan, yaptığı hata ve işlediği günahın bedelini nasıl ve ne zaman ödeceyeceğini bilmiyordu.
Aybars hastanenin odasında telefonunu tutarak, Berfin'den bir hayat belirtisi bekliyordu. Hâlâ bir umut vardı. Kavuşmak, yaşamak, sevdiğine destek olmak ve ona verdiği sözü tutmak için yegâne bir şans istiyordu. Hayat her zaman ve herkese fırsat vermezdi, peki onlara ikinci bir şans sunacak mıydı? Gerçi Berfin'e verse bile yeni bir sayfa açamayacak, her şeyi unutup yeniden başlamayacaktı.
Genç adam cesaretini topladıktan sonra titreyen bir sesle konuşmaya başladı. "Berfin iyi misin?" Karşı taraftan cevap gelmeyince korkmaya başladı. "Berfin orada mısın?" Bu defa sesi çaresiz çıkmıştı. "Ben öleceğim diye düşürürken, ya Berfin'im öldüyse!" diye düşünmeden edemiyordu. "Ses ver!"
"Yaşadığımı kanıtlayan hiçbir şey yok..." Berfin'in fısıltı bir sesle söylediği cümle, genç adamı rahatlatmaya yetmişti. "İyisin!" dedi mutlu bir sesle. "Hayattasın!" Sevdiği kadın hâlâ yaşıyordu. "Yaşıyorsun!"
"Hayattayım!"
"Uçuruma düşmedin mi?"
"Direksiyonu iki elimle sımsıkı tuttum sonra uçuruma düşmemek için ağaca çarpmak zorunda kaldım."
Genç adam rahatlayarak derin bir nefes verdi. "Şimdi rahatladım." dedi yumuşak bir sesle. "Hadi hemen hastaneye gel de seni kontrol edeyim, belki başını çarpmışsın filan."
Berfin, "Tamam." dedikten sonra telefonunu kapattı.
Aybars elini kalbinin üstüne koyarak sandalyeye oturdu. Atlas'ı hatırlayarak, Ayris'i onu Ubey'in verdiği adresten alsın diye aramaya karar verdi. Yine telefonunu elini aldı ve kardeşinin numarasını çevirdi.
"Günaydın abi!" diyerek telefonunu açtı Ayris. "Atlas'ı buldun mu?"
"Evet canım, buldum." Niçin aradığını hatırladıktan sonra devam etti. "Ubey, Atlas'ın bulunduğu adresi gönderdi, gidip alır mısın?" Berfin hastaneye gelecek diye gidemiyordu. "Hastalarım var da!"
"Tamam." dedi Ayris onaylayarak. "Hemen Jad'a söyler, gider alırız oğlumuzu." Oyuna devam edecekti. "Sözünü tutup Atlas'ımı bulduğun için çok teşekkür ederim abi!" dedi minnetle. "Beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin bile edemezsin!"
"Tamam o zaman, adresi gönderiyorum." dedikten sonra kapatıp adresi gönderdi. Kafası karmakarışıktı. Bir yandan Ayris'in diğer yandan Berfin'in söyledikleri. Kime inanacağını bilmiyordu. Atlas'ın kimin oğlu olduğunu çözemiyordu.
Birkaç dakika sonra kapının açılma sesiyle düşüncelerinden kurtulup bakışlarını o tarafa çevirdi. Gelen Kayla'dı. "Kayla!" dedi Aybars yerinden kalkarken. Kadının elindeki evraklara baktıktan sonra devam etti. "Sonuçlar çıktı mı?"
"Evet." dedi Kayla içeri girerken. "Çıktı!"
***
Berfin uzun bir yolculuktan sonra sonunda hastaneye varmıştı. Arabasını park ettikten sonra Aybars'ın odasına gitmek üzere hastaneye girdi. Asansöre doğru ilerlerken, Ubey'i görünce şaşırdı. Hapishanede olduğunu sanıyordu, bu sabah Aybars ona öyle demişti. Ubey onu fark etmediği için onu takip ederek gizlice arkasından gitti. Hastaneye niçin geldiğini ve Aybars ona neden yalan söylediğini öğrenmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN ORTASINDA (TAMAMLANDI)
General FictionBu hikâyede ya Kar ericekti ya da Ay sönecekti... "Her şeyin bir bedeli var. Bugüne kadar kim ateşin ortasından sağ çıktı ki ben çıkayım? En başından beri belliydi. Ya seninle ateşinde yanacaktım ya da senin yerine yanacaktım!" "Benim için değer mi...