KEYİFLİ OKUMALAR
Tesadüfler, saklanan gerçekleri ertelemez. İhanetler, geleceklerinin önünde duramaz ve yıllar geçse de gerçekleri değiştirmez. Retil'in, Berfin'den sakladıkları ve ihaneti belki bugün değil fakat bir gün mutlaka ortaya çıkacaktı. Ertelenen ne varsa olacaktı çünkü bazen tek kelime her şeyi değiştirmeye yeterliydi. Aynı baba kelimesi gibi.
Atlas, Aybars'a, 'baba' deyince, Berfin'in kafası iyice karışmıştı. Aybars'ı evli çocuklu sanmıştı lâkin gerçekler öyle değildi. Hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Gerçi şimdi Berfin bunu düşünecek hâlde değildi, onun tek odak noktası, Atlas'tı.
Genç kadın endişeli bakışlarını Atlas'a çevirdi. "İyisin değil mi oğlum?" Bunu sorduktan hemen sonra cevabını beklemeden onu kollarının arasına aldı. Sarıldığı an tuhaf bir şey hissetmişti. Sanki onun gerçek oğlu olduğunu hissetmiş gibiydi... Atlas huzur kokuyordu. Çocuk birkaç saniye sonra geri çekildi. "İyiyim." dedi Aybars'a anlamsızca bakarken. Berfin'in ilgisini ve merakını anlamamıştı.
Aybars herkesten özür diledikten sonra Atlas'ı kucağına alıp odasına götürdü.
Bütün misafirler evden çıkınca sadece Berfin ve Retil kaldılar. Berfin nedense bu evden gitmek istemiyor, Atlas ile kalmak istiyordu. "Retil sen git, Deniz bizi merak etmesin, ben biraz daha burada kalacağım, çocukla.'' Retil buna zinhar izin vermezdi. Atlas'ın, Berfin'in oğlu olduğunu bildiği hâlde, Aybars'ın gerçekleri bilip bilmediğinden emin olmadan ve içinde şüphe varken bu evde daha fazla kalmasına müsaade edemezdi. "Hayır!" diyerek karşı çıkmıştı. Hemen ardından devam etti. "Yani olmaz, kalıp ne yapacaksın?" diyerek toparlamaya çalıştı. Sırf yaptıkları boşa gitmesin diye bir an önce Berfin'in bu evden çıkmasını istiyordu. "Kalmana gerek yok bence!"
"Çocuğa bakacağım!" Duraksayıp itiraz istemeyen bir sesle ekledi. "Sen eve git, iyi olunca gelirim."
"Peki, nasıl istersen." dedi Retil ve istemeye istemeye kendi evine gitmek üzere kapıya doğru gitti.
Giden Retil'in ardından Berfin neden burada kalmak istediğini düşünmeye başladı. Asıl burada değil, Bodrum'da olması gerektiğini hatırladı fakat içinde tuhaf bir his vardı. Sanki bu evde onu tutan bir şey varmış gibi hissediyordu. Atlas tutuyordu. Oğlu...
Berfin birkaç dakika sonra arka bahçeden villaya girdi ve seslerin geldiği odaya ilerledi. Atlas'ın odasına. Kapının önüne geldiğinde orada durdu. Aybars, Atlas'ın saçlarını havluyla kurutuyor, onunla konuşuyordu. "Çok korkutun beni Atlas." dedi yumuşak bir sesle. "Sana bir şey oldu sandım!" Çocuk ona tüm içtenliğiyle gülümsedi. "Ama iyiyim baba!"
"Nasıl oldu peki? Nasıl düştün havuza?"
"Bir anda oldu." dedi Atlas hafifçe omuz silkerek. "Sanki beni biri arkadan itmiş gibi!" Bu konuda daha fazla konuşmak istemediğinden dolayı, "O kadın nerede?" diye sordu Berfin'i kastederek. "Burada mı?"
"Hangi kadın?" Aybars anlamamıştı. "Kimden bahsediyorsun?"
"Bana oğlum diyen ve sarılan kadın!"
Aybars, Berfin'den bahsettiğini geç de olsa anlamıştı. "Berfin gitti oğlum." Atlas'ın yüzü anında düştü. "Ya!" Dudağını büzdü. "Ara gelsin, ne olur!"
"Onu neden istiyorsun?"
"Çünkü annemden sonra bana sevgiyi hissettirdi." dedi masumca. "İlk defa kendimi mutlu hissettim!"
Berfin kesinlikle bu cevabı beklemiyordu. Oldukça etkilenmiş, gözleri anında dolmuştu. Bu yangından nasıl çıkacaktı? İçindeki ateşi, öfkeyi ve hasreti nasıl söndürecekti? Yaptığı hata ne zaman peşini bırakacaktı? Geçmişinden ve pişmanlığından ne zaman kurtulacaktı? Belki o günahı işlemeseydi şu an ateşin ortasında olmayacaktı. Belki içi yanmıyor olacaktı! Ama her günahın bir bedeli vardı... Ve kendisi her gün yavaş yavaş bedelini ödüyordu. Ödemeye de devam edecekti... Fakat, bu defa tek başına değil!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN ORTASINDA (TAMAMLANDI)
General FictionBu hikâyede ya Kar ericekti ya da Ay sönecekti... "Her şeyin bir bedeli var. Bugüne kadar kim ateşin ortasından sağ çıktı ki ben çıkayım? En başından beri belliydi. Ya seninle ateşinde yanacaktım ya da senin yerine yanacaktım!" "Benim için değer mi...