BÖLÜM -4-

5.9K 255 9
                                    

Gözlerimi açtığımda karşımda Ece ve iki arkadaşını gördüm. Etrafıma bakındığımda buranın okulun bodrum katındaki kullanılmayan bir oda olduğunu fark ettim. Ama Ece'nin niye beni buraya getirdiğini anlayamamıştım. Pek de iyi niyetli olmadığı elimi bağlamasından ve beni buraya zorla getirmesinden anlaşılıyordu. "Niye burdayım, ben ya?" dediğimde Ece "Sana söylemiştim, eğer Kaan'dan uzak durmazsan kendini ölmüş bil diye. Ama görüyorum ki beni dinlemiyorsun." dedi. Demek mesele yine Kaan'dı. Bu kız nasıl bir manyak diye düşünmeden edemedim. Fakat bu düşüncelerim Ece'nin kafamı soğuk suya sokmasıyla son buldu. Donmuştum. Az daha nefessizliken bayılacakken Ece kafamı geri çıkardı. Saçlarımdan tutuyordu ve gerçekten acıtıyordu. "Kızım sen manyak mısın ya?" demeden duramadım fakat bunu söylemem onu daha da kızdırmış olacak ki kafamı tekrar suya soktu. Birkaç saniye sonra tekrar çıkarttığında kendime gelmek için saçlarımı savurdum. Ece ise "Haklısın. Bence de saçlarını biraz kısaltmalıyız. Makası getirin." Dedi. Ne?! Saçlarıma dokunduğu an onu öldürürdüm. Saçlarım benim için çok önemliydi. Ece kafamı tekrar suya soktu. Korkudan titriyordum. Bayılmadan önce son gördüğüm şey içinde kaybolduğum masmavi gözlerdi.

Uyandığımda yerde yatıyordum ve önümde Ece ve Kaan'ı gördüm. Konuşuyorlardı. Yani daha çok Kaan Ece'ye bağırıyordu. Bana döndüklerinde uyandığımı görmesinler diye gözlerimi kapattım. Napıyım biraz meraklı bir insandım konuştuklarını dinlemek istiyordum. Fakat Kaan'ın ağzından dökülen sözcükler kalp atışımın hızlanmasına yetmişti. "BİR DAHA SAKIN BENİM OLANA DOKUNMAYA KALKMA." Ne yani Kaan benim için benim olan mı demişti? Oha.

Ben bu lafın şaşkınlığını yaşarken belimde hissettiğim eller irkilmeme sebep oldu. Kaan beni kucağına almıştı ve buradan götürüyordu. Gözlerimi açıp nereye gittiğimizi sormak istesem de gerçekten halim yoktu. Bu nedenle uykuya dalmama engel olamadım.

Uyandığımda bir yatakta yatıyordum. Nerede olduğumu anlamak için etrafıma bakındığımda Kaan'ı gördüm. Ama hala nerede olduğumuzu bilmiyordum. "Nerdeyim ben?" diye sordum. Kaan da "Benim evimdesin." Diyerek cevap verdi. Bunu her ne kadar sorgulayıp tartışmak istesem de Kaan'ın söylediklerinin şokunu atlatamamıştım. Bu yüzden sustum. Kaan odadan çıktı ve birkaç dakika sonra elinde bir bardak suyla geldi. Her ne kadar ben içebilirim desem de o kendi elleriyle içirdi. Ne oluyordu şimdi yani? Benim öküz dediğim çocuk birden bire düşünceli biri haline mi gelmişti? Saate baktığımda akşam 8 olduğunu gördüm. Annemler beni merak etmiş olmalıydı. Hemen yataktan kalktım ve Kaan'a "Benim hemen eve gitmem lazım, geç kaldım. Annemler merak etmiştir."dedim. "Tamam, seni ben bırakırım." Dedi. Her ne kadar gerek yok desem de tabiki dediklerim hiçbir işe yaramadı ve kendimi onun arabasında buldum.

Eve vardığımızda Kaan'a döndüm. "Her şey için teşekkür ederim, Kaan." Dedim ve aniden gelen bir cesaretle onun yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Bunu beklemediği her halinden belliydi. Hemen arabadan indim ve eve girdim. Annemlere şarjımın bittiğini ve okuldan sonra birkaç arkadaşla kütüphanede ders çalıştığımızı söyledim. Yalan söylemekten hiç hoşlanmıyordum ama gerçekten olanları anlatsam hiç hoş şeyler olmazdı bundan dolayı yalan söylemek durumunda kaldım.

Sen BENİMSİN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin