-İki gün sonra-
Müzik öğretmenimiz bugun ilk çalışmayı yapacağımızı söyledi. Öğle arasından sonra Kaan ve benimle stüdyoda çalışmak istiyormuş. Ben de "Tamam." Dedim tabi. Umarım Kaan da öyle demiştir. Öğlen yemekte Masal'larlaydım. Yemekten sonra müzik stüdyosuna gittim ama kapıda durmak durumunda kaldım. Kaan içerideydi ve müzik öğretmeniyle konuşuyordu. Normalde dinlemezdim ama konuşmada kendi adımı da duymuştum bu nedenle dinledim.
Kaan: Hocam, ben Güneş'le çalışmam. Onunla söylemek onunla aynı ortamda bulunmak bile istemiyorum. Hem sahneye de yakışmaz bence ondan daha iyisini bulabiliriz.
Hoca: Ne diyosun sen Kaan? Güneş'in sesi çok güzel ve ayrıca kendisi de güzel. Sahneye yakışır. Kişisel problerimini git okul dışında hallet lütfen. Sahneye çıktığında bunları unutmalısın.
Kaan: Ama hocam, ben onunla söylemem.
Hoca: Söyleyeceksin Kaan, bu okul için çok önemli
Bu kadarını dinlemem bile gözümden bir damla yaş düşmesine engel olamamıştı. Bu kadarı bana yeterdi. Bu nedenle onlara fark ettirmeden hemen oradan uzaklaştım ve kızlar tuvaletine girdim. Benden başka kimse yoktu. Böylece bir köşede oturdum ve hüngür hüngür ağladım. Benden gerçekten bu kadar nefret mi ediyordu? Nasıl edebiliyordu ki? Daha beni tanımıyordu bile. Bana haksızlık yapıyordu. Bütün sevincimi bir sözüyle bitirmişti. Beni yıkmıştı, yerle bir etmişti. Bir süre öylece ağladıktan sonra yüzümü yıkadım. Gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Tuvaletten çıktığımda gören herkes ağladığımı gözlerimden anlayabilirdi. Bu nedenle saçlarımla başarabildiğim kadar yüzümü saklamaya çalıştım ama çenemde hissettiğim eller bunu başaramadığımı gösteriyordu. Kafamı güçlükle kaldırdığımda gelen kişinin Doruk olduğunu gördüm. Gözlerim onu endişelendirmiş olacak ki "Ne oldu sana böyle?" diye sordu. Benim ise konuşmaya bile halim yoktu bu nedenle Doruk'a sarıldım ve bir süre de onun omzunda ağladım. Sonra kafamı kaldırdığımda -berbat bir halde olduğumu biliyordum ama artık kaldırmam gerekiyordu.- Kaan'ı gördüm. Bana bunu yapan, hiç hak etmediğim halde beni üzen adamı.
Doruk'a biraz yalnız kalmak istediğimi söyleyip hızlıca bahçeye çıktım. Bir banka oturdum. Artık ağlamıyordum ama gözlerimin hala şiş ve kıpkırmızı olduğuna emindim. Omzunda bir el hissetiğimde kafamı kaldırdım ve Kaan'ı gördüm. Yanıma oturdu ve "Ne oldu yine?" diye sordu. Ben ise daha fazla dayanamyarak "S*ktir git Kaan" dedim. O da ilk önce "Ne?" dedi. Sonraysa beni kolumdan tutup duvara yasladı. "Ne oldu diyorum." Diye bağırdı. O kadar yüksek gelmişti ki sesi gözümden düşen yaşa engel olamadım. "Seni duydum. Müzik öğretmeniyle konuşmanızı duydum. Söylesene, Kaan. Ben senin benden bu kadar nefret etmeni sağlayacak kadar ne yaptım? Söyle, Kaan. Niye benden, nasıl benden bu kadar nefret ediyorsun? Ayrıca istediğin oluyor. Yarışmadan çekiliyorum." Dedim ve kolumu ondan kurtarıp eve gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Teen Fiction+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...