Bardan çıktığımda kendimi çok kötü hissediyordum. Hem içkiden hem de Kaan'la olanlardan dolayı. Artık göz yaşlarımı durduramıyordum. Arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Ama kim olduğuna bakacak gücüm bile yoktu. Doruk "Güneş" diye seslendiğinde gelen kişinin o olduğunu anladım. Yanıma geldi ve koluma girdi. Zaten yürüyebilcek durumda değildim. Doruk beni lavaboya götürdü ve yüzümü yıkadı. Biraz da olsa kendime gelmiştim. Doruk beni eve götüreceğini söyledi ve arabasına bindik. Eve gitmeden önce biraz dha kendime gelmem gerekiyordu bu nedenle ilk önce sahile gitmek istedim. Doruk da kabul etti ve arabayı sahile çekti. İndiğimde deniz kenarındaki büyük taşlardan birine oturdum ve denizi izlemeye başladım. Ne kadar zaman geçtiğini anlayamadım ama sonra omzumda bir el hissettim. Kafamı kaldırıp baktığımda Kaan'ı gördüm. Şaşırmamla beraber hemen ayağa kalktım ve gitmek için hamle yaptım. Bu sırada Kaan kolumdan tuttu ve beni kendine çekti. Çok yakın duruyorduk. "Ne oluyor sana?" dedi. Ne yani?! Gerçekten de anlamamış mıydı. Kolumu kurtarmaya çalışsam da kurtaramadım. Başka şansım olmadığını anladığımda anlatmaya başladım. "Niye hiçbir şey söylemedin? Beni sevmiyorsan neden yanımdasın? Neden benimlesin?" diyebildim güçlükle. O ise "Sana seni sevdiğimi bu kadar anlamsız bir şekilde söylememi mi isterdin? Hem de ilk defa." Dedi. Yaşadığım küçük şok sarsılmama neden oldu. Gerçekten her şeyi yanlış mı anlamıştım? Ama o anki hayal kırıklığım büyüktü. Olayları yanlış yorumlamam çok normaldi. Değil mi? Off ne yaptım ben ya. Aslında haklıydı "Seni seviyorum." Cümlesi gerçekten çok özeldi. Ve bar gibi kötü bir ortamda gereksiz bir oyunda harcanması çok saçmaydı. Yaşadığım şaşkınlıkla ağzımdan çıkan "Ne?" sözcüğüne engel olamadım. Kaan ise sözüne devam etti. "Aslında haklısın, bence de bitsin artık. Zaten doğru düzgün başlamamıştı. Başlamamalı da zaten. Biz diye bir şey olamaz." Dedi. Ve kolumu bırakıp gitti. Duyduklarım kulaklarımda tekrar tekrar yankılanırken ayaklarımın artık beni taşıyamayacağını hissettim ve kendimi yere bıraktım. Denize bakıyordum. Kaan'ı görüyordum her yerde. Söyledikleri hala kulaklarımdaydı. Nefesi sanki hala yüzümdeydi. Teni, sanki hala tenime değiyordu. Kalbi, hala benimleydi. Her şey bitmişti. Kaan beni bırakmıştı. Başım ağrıyordu. Fakat başımın ağrısını bastıran kalbimin ağrısıydı. Aşk acısı. İLK aşk acısı. Kim bilirdi bu kadar acıtacağını? Kendimi bu kadar değersiz hissettireceğini? Yaşadığım acıyla gözlerimin kapanmasına engel olamadım.
Uyandığımda yatağımdaydım. Dün gece bayılmış olmalıydım. Ama peki buraya nasıl gelmiştim? Yataktan kalkarken dün gece olanları hatırlamaya başladım ve aynı acı kalbimdeki yerini aldı. Aslında ikimiz de suçluyduk. Benim onu dinlemeden ondan ayrılmam çok saçma ve çocuksuydu ama onun da benden bu kadar kolay vazgeçmesi çok anlamsızdı. Acıtmıştı. Bütün hafta sonumu dizi izleyip dondurma yiyerek yani depresyonda geçirdim. Pazartesi günü geldiğinde zar zor yataktan kalktım ve aynada kendime baktım. Tam bir canavara dönmüştüm. Yolda görsem kendimi korkardım o derece. Göz altlarım uykusuzluktan ve ağlamaktan şişmişti. Gözlerim kızarmıştı. Dudaklarım yine ağlamaktan şişmişti. Ve gerkeçten kötü görünüyordum. Hemen lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım. Yarım saat sonra anca kendime gelebilmiştim. Gözaltımdaki şişlikleri ve makyajla kapatmıştım. En azından denemiştim. Aynaya tekrar baktığımda eskisi kadar kötü görünmediğimi fark ettim fakat ağladığım kesinlikle belli oluyordu. Olsun, zaten gülümsemeyi bile unutmuştum. Kahvaltımı da yaptıktan sonra evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım. Rüzgar yüzüme çarpıyordu ve bu iyi geliyordu. Okula vardığımda daha dersin başlamasına vakit vardı bu nedenle kantine gittim ve köşede bir masaya oturdum. Bir süre sonra Doruk beni gördü ve hemen yanıma geldi. Yanıma oturdu ve "Güneş, ne oldu?" diye sordu. Ben ise ilk başta "boşver" desem de daha sonra anlatmaktan başka seçeneğim olmadığını anlayıp her şeyi anlattım. Anlatmak iyi gelmişti aslında. Ama anlatırken ağlamama engel olamadım. Artık gözler bana çevrilmişti. Çünkü hüngür hüngür ağlıyordum. Ben güçlü biriydim. Ne olmuştu bana böyle? Kaan beni ne hale getirmişti? Doruk beni kollarının arasına aldı ve sarıldı Ben de kollarımı ona doladım. Fakat hala ağlıyordum. Doruk beni lavaboya götürdü ve yüzümü yıkadım. Kendime gelmek için biraz bekledikten sonra makyajımı yeniden yapmak zorunda kaldım. Ders zili çaldığımda sınıfıma gittim ve yerime oturdum. Kaan yoktu. Zaten gelmesini de beklemiyordum.
Gün sonunda Doruk beni bara götürmek için zorluyordu. Kaan bütün gün okulda yoktu ve ben gerçekten berbat haldeydim. Doruk belki bana biraz iyi gelebilir diye bara götürmeyi teklif etti. Biraz eğleniriz dedi. Zaten sabahtan beri sürekli yanımdaydı ve beni güldürmeye çalışıyordu. Ama işe yaramıyordu. Her ne kadar itiraz etsem de Doruk itirazlarımı kabul etmedi ve sonunda bara gitmeye razı oldum. Başka seçeneğim yoktu ve ben evde depresyonda biraz daha kalırsam yediğim dondurmalarla baya kilo alabilirdim. Okul çıkışında Doruk beni eve getirdi ve hazırlanmam için 1 saatim olduğunu söyleyip gitti. Bir siyah şort üstüne de sarı salaş bir bluz giydim. Makyaj yapmayacaktım fakat ağlamaktan her eyrim şiş olduğu için yapmak zorunda kaldım. 1 saat dolduğunda aşağı indim. Doruk da üstünü değiştirmişti. Aşağıda beni bekliyordu. Yanına gittiğimde kısa bir ıslık çaldı ve arabanın kağısını açtı. Böyle bir centilmenliğe alışmamış olduğum için biraz garipsedim ve yerime geçtim. Off aklıma yine Kaan gelmişti. Zaten hiç çıkmıyordu da neyse. Bara geldiğimizde girip girmemek konusunda karar veremedim. Çünkü burası Kaan'la her şeyin bittiği bardı ama Doruk içeri girmemiz gerektiğini söyleyinde içeri geçtim. Zaten üşümüştüm. Kapıdan içeri girdiğimizde ortalıkta yiyişen çiftler vardı ve midemi bulandırıyorlardı. Fakat yiyişen çiftlerden birini fark ettiğimde mide bulantım daha da arttı. Dejavu hissiyle beynim kavruluyordu. Aynı yerde ikinci kez Kaan'ı böyle görüyordum. Ama bu sefer daha çok acıtmıştı. Gözlerimi dikmiş Kaan ve kucağındaki kıza bakıyordum. Kaan beni fark ettiğinde kısa bir süre gözlerime baktı fakat daha sonra ben burda yokmuşum gibi kızla yiyişmeye devam etti. Ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Gözlerim yanıyordu. Kalbim parampaçaydı. Doruk hemen kolumdan tuttu ve "Gidelim" dedi. O da şaşırmış görünüyordu. Herhalde bu kadarını da beklemiyordu. Ben ise yine kaçmayacaktım. Güçlü bir kızdım. Kaan'dan önce güçlüydüm. Ve Kaan artık hayatımda değil. Hala da güçlü olmalıyım. Ona güçlü olduğumu göstereceğim. Kaçıp gitmeyeceğim. Gözümü yakan yaşları geri gönderdim. Hayır, bu sefer değil, bu sefer ağlamayacaktım. Doruk'a döndüm ve "Hayır, biz buraya eğlenmeye geldik ve eğleneceğiz." Dedim. Ve barın ordaki tabureye oturdum. Doruk da yanıma yerleşti. Barmene döndüm ve içki istedim. Kafamı dağıtmam lazımdı. Hele de Kaan ve kucağındaki kız karşımdayken bunu anca içki sağlayabilirdi.
Ne kadar içtim bilmiyorum ama işe yaradığına eminim. Başım dönüyordu. Gördüklerim de dönüyordu ve çok zor algılıyordum. Sadece sürekli kahkaha atıyordum ve bu bile iyi geliyordu. Düşüncelerim beni bırakmıştı sanki. Bu rahatlatıyordu. Kulaklarımı zorlayarak etrafımdaki sesleri algılamaya çalıştım.
Kaan: "Doruk, sen ne yaptın? Kızı niye buraya getiriyorsun? O çok masum. Bizim gibi değil. Böyle bir bara getiremezsin onu."
Ne? Bizim gibi mi demişti Kaan. Nasıl ya? Doruk Kaan'a hiç benzemiyor bir kere. Böyle demesi çok saçma hem nerden biz oluyor ki onlar?
Doruk: "Abi, ben nerden biliyim bu kadar sarhoş olacağını. Haklısın o daha çok saf. Ama onu çok üzdün abi ya. Bunu hak etmiyor ki."
Kaan: "Bak Doruk, ondan uzak durmalıyım. Ben kötü biriyim. Ona göre değilim. Ve sen de değilsin. Bizim hakkımızdaki gerçekleri öğrenince ne olacak? Onun masumluğuna zarar gelsin istemiyorum. Ben onu hak etmiyorum."
Ne diyor bunlar ya? Ne abisi? Daha fazlasını duymak istesem de başaramadım ve uykuya daldım.
Merhabaa, uzun zamandır bölüm atmıyordum ama bu bölüm gerçekten uzun oldu hatta yazdığım en uzun bölüm diyebilirim. Neyse, lütfen artık yorum yapın ve vote sayısını arttıralım. Yorum yapmak istemeyen fikirlerini mesaj olarak da bildirebilir. Seviliyorsunuz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Подростковая литература+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...