BÖLÜM ŞARKISI: RAIGN - DON'T LET ME GO (Multimedia'da var.) :)
Sonunda okul bittiğinde eve gitmek için sabırsızlanıyordum. Gülümsemek çok zor geliyordu. Ayrıca bu küçümseyici bakışlardan da bıkmıştım. Çantamı toparlayıp hızlıca çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Bora beni alacağını söylemişti. Ben kötü hissettiğimi söylesem de geleceğini ve anlatmamı istediğini söylemişti. Daha yeni tanışmamıza rağmen bana çok yakın ve iyi davranıyordu. Ama her şeyi ona anlatmayı planlamıyordum. Okulun kapısına yaklaştığımda Bora da beni görmüştü. Yanına gittiğimde bana sarıldı. Bense hareketsiz kalmakla yetinmiştik. "Nasılsın, güzellik?" dediğinde "İyiyim." Diyerek geçiştirdim. Kaşlarını kaldırıp "Belli." Demişti. Gözlerim Bora'nın omzunun üstünden Ece ve Kaan'a takıldı. Bir şey konuşuyorlardı. Yani Ece anlatıyor, Kaan bir şey söylemiyordu. Onlara baktığımı fark eden Bora da o tarafa döndü. Ece bize doğru yürümeye başlayınca gözlerimi devirdim. Konuşmak istemiyordum. Ama o çoktan yanımıza ulaşmıştı. "Selam." Dediğinde ben de yapay bir gülümsemeyle "Selam." Dedim. Ne söyleyeceği zerre kadar umrumda değildi. "Şey diycektim, bu akşam bize gelsenize. Kaan ve bir arkadaşı da gelecek. Film gecesi yapalım, diyorum. Hem senle aramızdaki buzları da eritiriz." Son kısmı bana bakarak söylemişti. Saçmalıyordu. Bizim aramız iyi falan olamazdı. Zaten amacı bana acı çektirmek ve acı çektiğimi izlemekti, biliyordum. "İstiyorsanız Cansu da gelsin. Ne kadar kalabalık, o kadar eğlenceli." Dediğinde sanırım artık kusmak istiyordum. Ece'yle aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Kaan'dan da uzak durmak istiyordum. O ikisini beraber görmeye dayanamazdım. "Benim işim var, gelemem." Dediğimde Ece "Ya çok eğlenceli olacak, gelmelisiniz." Dediğinde gözlerimi devirdim. Bora Ece'ye dönüp "Bir dk" dediğinde benim de kolumu tutarak biraz uzağa götürmüştü. "Anladığım kadarıyla o çocukla aranızda bir şey geçti. Şimdi yeni sevgilisiyle görmek zor olacak, anlıyorum. Ama mutlu olduğunu, yani onsuz mutlu olduğunu görmeli. Böyle kaçmamalısın. Sen tanıdığım kadarıyla bile güçlü bir kızsın. Bunu onlara da göster." Dediğinde "yeni sevgilisi" lafı boğazımın düğümlenmesine sebep oldu ama haklıydı. Birkaç saat bir yelloza ve acı çekmeye katlanabilirdim, sanırım. Ece'nin yanına döndüm ve "Tamam, geliyoruz." Dedim. Anlaşılan, bu gece gerçekten zor olacaktı.
Siyah straplez bir bluz ve kot pantolon giydikten sonra saçlarımı taramak için aynanın karşısına geçtim. Aynaya baktığımda gördüğüm şey güçlü bir kızdı. Ama hissettiğim çaresiz bir kız çocuğuydu. Az sonra Bora beni evden alacaktı ve Ece'lere gidecektik. Tek gidebileceğimi söylesem de Bora kabul etmemişti. Saçlarımı da taradıktan sonra son kez aynada kendime baktım ve bu gece güçlü olmam gerektiğini kendime tekrar hatırlattım. Evden dışarı çıktığımda Bora gelmişti. Arabasına bindiğimde "Selam, nasılsın?" demişti. "İyiyim." Dediğimde yüzüme bakmaya hala devam ediyordu. Sonradan aklıma gelmiş gibi "Sen?" diye sorduğumda gülümsedi ve "İyiyim." Dedi. Önüne dönüp arabayı çalıştırdığında ben de cama yaslanıp dışarıyı seyretmeye başlamıştım. Bu gece benim için iyi olan tek şey Cansu'nun da gelecek olmasıydı. Onu aradığımda, ilk başta gelmek istemese de sonra beni yalnız bırakmamak için geleceğini söylemişti.
Yaklaşık yarım saat sonra Ece'nin evine gelmiştik. Arabadan inip kapıya doğru yürürken derin bir nefes aldım ve ciğerlerimin oksijenle dolmasına izin verdim. Zili çaldığımızda Ece mini kırmızı elbisesiyle kapıyı açmıştı. Kıyafetinden özgüven akıyordu. Bana çok yapmacık gelen gülümsemesiyle "Hoşgeldiiniiz." Dedi ve bizi içeri aldı. İçeri girdiğimizde Kaan'ın koltukta oturduğunu gördüm. Ona bakmamak için gözlerimi kaçırarak ben de diğer koltuğa oturdum. Bora benim yanıma Ece de Kaan'ın yanına oturmuştu. Ece'nin Kaan'ın arkadaşı diye bahsettiği çocuk da burdaydı. Adının Can olduğunu söylemişti. Bora ve Ece sohbet etmeye başladığında ben sadece susup oturuyordum. Kaan da bir şey söylemiyordu sadece Ece ona bir şeyler söylediğinde kafasını aşağı yukarı sallamakla yetiniyordu. Kapı çaldığında Ece açmaya gitti ve içeri Cansu geldi. Yanıma geldiğinde ayağa kalktım ve ona sarıldım. Kulağıma "Ben burdayım canım, yanındayım. Güçlü ol." Diye fısıldadığında o görmese de kafamı "Tamam." Anlamında salladım. Sonunda ayrıldığımızda o da Can'ın yanına geçmişti. Ece doğruluk mu cesaret mi oynamayı teklif ettiğinde bu oyunla hiç iyi anılarım olmadığı için bir şey söylemedim. Ama Ece çok ısrar edince oynamak zorunda kaldık. Yere oturduğumuzda şişenin bana gelmemesi için içimden dua ediyordum. Çünkü Kaan tam karşımda oturuyordu. Şişe Ece ve Kaan arasında durduğunda bana gelmediği için sevindim fakat Kaan "Cesaret" dedikten sonra Ece'nin söylediği şeyi duymamla ağzım açık kaldı. "Beni öp." Demişti. Kaan hiçbir tepki vermeyince "Hadii." Diye ısrar etti ve Kaan'ın yanına gitti. Şu anda tam karşımdalardı. Kaan Ece'ye doğru yaklaşıp onu öptüğümde gözlerimi kapatarak yüzümü buruşturdum. Dayanmak gerçekten çok zordu. Cansu beni dürtene kadar gözlerimi açmadım. Sonunda açtığımda oyuna devam ediyorduk. Şişe tekrar döndüğünde Ece ve Bora arasında kalmıştı. Ece Bora'ya soruyordu. Bora hiç düşünmeden "Cesaret" dediğinde Ece bir süre düşündü ve sonra midemin bulanmasını sağlayan bir şey söyledi. "Güneş'i öp. Hem de 1 dk boyunca." Bunu duyduğumda içtiğim su boğazımda kalmıştı ve öksürmeye başlamıştım. Cansu sırtıma vurduğunda kendime gelebildim. Bu kızın öpüşmekle derdi neydi?! Tabiki dediği şeyi yapmayacaktım ama beni şaşırtan Bora'yı durduranın ben değil Kaan olmasıydı. Bora bana yaklaşmaya başladığında Kaan "Saçmalık bu. Çok çocukça bir oyun. Hadi film izleyelim." Demişti. Şaşırmıştım ama sevinmemiştim. Çünkü beni umursamadığını biliyordum. Film seçerlerken Ece korku filmi izlememizi önerdi. Korku filmlerinden nefret ederim. Bu yüzden "Hayır, bence başka bir şey izleyelim." Dedim. Ece ise "Ay canım korkma, yanında Bora var. Ona sarılırsın." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Korkmuyorum." Aslında korkuyordum ama kimsenin bu gerçeği bilmesine gerek yoktu. Sonuç olarak her ne kadar istemesem de korku filmi izlemeye başlamıştık. Ama filmi izlemiyordum zaten düşüncelerime dalmıştım ve karşımda Ece Kaan'a sokulmuşken gözlerim filmi değil onları izliyordu. Ece Kaan'a dokunmak için her fırsatı kolluyordu. Filmin ilk dakikalarında bile korkuyorum bahanesiyle Kaan'a sarılmıştı. Ancak tırnaklarımı avucuma geçirerek kendimi durdurabiliyordum. Ece'nin eli Kaan'ın elini tuttuğunda içimden ona kadar saymaya başlamıştım. Sakin kalmam gerekiyordu. Ece Kaan'ın elini tutarak kendi çıplak bacağının üstüne koydu ve bacağını okşamasını sağladı. Bu kadarı çok fazlaydı. Ayağa kalktığım gibi hiçbir açıklama yapmadan lavaboyu bulmak üzere salondan çıktım. Sonunda bulduğumda soğuk suyla yüzümü yıkayarak kendime gelmeye çalışıyordum. Ama o görüntüler aklıdan çıkmıyordu. Kapı açıldığında kimin geldiğine bakmak için o tarafa döndüm ve Kaan'ı gördüm. Gelmesine şaşırmıştım ve ona çok sinirliydim. Bana yaşattıklarından nefret ediyordum. Onu gördüğümde içimde oluşan histen, duygularımdan nefret ediyordum. "İyi misin?" diye sorduğunda şaka mı yapıyor diye bakmaktan kendimi alamadım. Kaşlarımı çattım ve "Çok iyiyim, Kaan. Gerçekten çok iyiyim." Dedim ama gözyaşlarıma engel olamamıştım. Çıkmak için kapıya yöneldiğimde Kaan güçlü kollarıyla kolumdan beni tuttu ve kendine çekti. Aramızda çok az bir mesafe vardı. "Ağlama, canım yanıyor." Dediğinde bir an şaşırsam da sinirim galip geldi ve aklıma gelen her şeyi söylemeye başladım. "Yanlış anlama. Bu gözyaşları senin için değil. Sana güvenecek kadar aptal olduğum için. Nasıl bu kadar kör olabildim? Senin gibi bir şerefsize nasıl güvenebildim. Ama Kaan," Elimi kalbinin üstüne koyarak konuşmaya devam ettim. "Burada ben varım. Sen her ne kadar inkar etsen de. Ama artık yanında değilim. Olmayacağım. Sonsuz yalnızlığında sana başarılar." Dediğimde gözlerinde ufak bir pişmanlık kırıntısı gördüm ama çok kısa bir süreydi. Bu durumdan yararlanarak kolumu ondan kurtardım ve hızlıca dışarı çıkmak için banyonun kapısına doğru ilerledim. Kapıya geldiğimde aklıma bir şey gelmiş gibi ona döndüm ve "Ayrıca Kaan, Ece ile çok yakışıyorsunuz. Mutluluklar." Dediğimde hala ağlıyordum. Kendime gelmem lazımdı. Bir an önce bu evi terk etmem lazımdı. Ellerimle gözlerimi silip salona girdiğimde çantamı hızlıca elime aldım. "Benim gitmem lazım." Diyerek kapıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bora peşimden geldiğinde ona döndüm ve "Yürümek istiyorum. Biraz yalnız kalmam lazım." Dedim ve onun cevabını beklemeden dışarı çıktım. Temiz havayla karşılaştığımda az da olsa rahatladığımı hissettim. Derin nefesler alarak yürümeye başladım. Şu anda bana iyi gelebilecek tek bir yer vardı. Yakın olduğu için yaklaşık 15 dk yürüdükten sonra varmıştım. İçime çektiğim deniz kokusu burnuma dolarken gerçekten rahatladığımı hissettim. Sahile gelmiştim. Burayı çok seviyordum. Düşünmek için de düşüncelerden kurtulmak için de en iyi yer burasıydı. Bu saatte gelmek tehlikeli olabilirdi ama bunu düşünecek durumda değildim. Yarım saat kadar orada öylece oturdum. Kaan'la geçirdiğimiz günler, parça parça önüme gelirken sadece onları izledim. Gerçekten mutlu olduğumu hissettiğim günlerdi. Onun karanlığında bir ışık görmüştüm. Onu kurtarabileceğimi sanmıştım. Ama yanışmışım. Onun tek istediği beni incitmekti. Ve bu sefer başarmıştı da. Canımı çok yakmıştı. Çok dengesizdi. Bir beni umursamadığını söylüyordu sonra beni umursadığını gösterecek şeyler yapıyordu. Ama onun oyunlarından sıkılmıştım artık. Ağlamamın canını yaktığını söylemişti. Ama zaten bana en çok acı veren kendisiydi. Bu düşüncelerimle boğuşurken duyduğum bir ses irkilmeme sebep oldu. "Bu saatte buralarda ne arıyorsun, güzelim?" Duyduğum erkek sesine döndüğümde bana doğru gelen iki adam gördüm. Ellerinde bira şişeleri vardı. Kör kütük sarhoş oldukları belliydi ve gerçekten tehlikeli görünüyorlardı. Kaçmaya çalışacağım sırada adamlardan biri kolumu tuttuğunda yerimde kalmak zorunda kaldım. Kurtulmak için çırpınırken "Bırakın beni!" diye bağırıyordum ama taktıkları yoktu. Korkuyordum. Gerçekten çok korkmuştum. Ta ki tanıdık kalın erkek sesini duyana kadar. "Bırakın kızı. Yoksa sizi doğduğunuza pişman ederim."
Merhabalarr, bugün bana göre uzun bir bölümle karşınızdayıım. Bunu yazarak gerçekten çok emek harcadım. Lütfen okuyan herkes vote a bassın. Bu sizi yormaz ama beni mutlu eder ve diğer bölümü daha büyük istekle yazacağım için daha çabuk ve uzun gelir. Yorumlarla fikirlerinizi belirtirseniz de çok sevinirim. Ne düşünüyorsunuz? Sizce sondaki erkek sesi kime ait?? Sizi seviyorum :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen BENİMSİN.
Teen Fiction+Benimle olmasan bile hep benim olacaksın. -Ben hep senin olacağım. Çünkü ben sensiz kendim olamam. Adım Güneş. Lise 3’e başlayacağım. Şimdiye kadar İzmir’de yaşıyorduk. Fakat bu sene babamın tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınıyoruz. Açıkçası çok d...